English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Inevitable

Inevitable Çeviri Fransızca

1,538 parallel translation
Anlaşılan kaçınılmaz bir şey.
C'est ce qui s'appelle une rencontre inévitable.
Korkunç bir suçla biten son bölüm benim mi suçumdu? ... ya da kaçınılmaz mıydı?
Est-ce ma faute si un horrible crime s'est déroulé ici même, ou est-ce que ce qui s'est passé était inévitable?
Doğru. Bu durumda kesinlikle Kanna Köyü'ne çarpacağız.
Il va s'écraser sur le village de Kanna, c'est inévitable.
Oturan Boğa'nın yaptığı şey, derhal tutuklanmasını gerektiriyor.
Les actions de Sitting Bull rendent son arrestation inévitable.
Bu yetmezmiş gibi, tozun sebep olduğu zatürreeden kaçış yoktu.
Sans compter l'inévitable pneumonie propagée par la poussière.
Ve ben, William Gordon... mutlak sorumlu olanın ben olduğumu hissediyorum.
Et moi, William Gordon, je me sens responsable de l'inévitable.
Dolayısıyla değişim kaçınılmaz.
Un changement est inévitable.
Savaştan kaçış yoktur, ancak ertelenir, o da düşmanının avantajına olur. Niccolo Machiavelli 1502
La guerre est inévitable, elle ne peut qu'être retardée qu'au profit de ton ennemi.
Bu kaçınılmazdı zaten. Üzülme.
C'était inévitable.
Neden bildirmeyecekmiş, anlayamadım.
Ca me semble inévitable.
Eğer bu dönüm hayatın gerçeği ise o halde tarih, eninde sonunda k endini tekrarlayacaktır.
Si cette répétition est une preuve de la vie... Il est inévitable que l'histoire ne fera que se répéter.
İç savaş kaçınılmaz.
Une guerre civile est inévitable.
Diğer seçenekleri de denedim, ama açıkçası bu kaçınılmaz.
J'ai essayé toutes les autres options, franchement, c'est inévitable.
Bu ilacı almanın kaçınılmaz sonucu budur.
C'est le résultat inévitable quand on prend ce médicament.
Bu şirketim içinde geçerli tabii.
C'est inévitable dans cette entreprise.
Zaman zaman bu bize çok kolay gelir sadece Tanrı'ya bizi affedip affetmeyeceğini sorar ve kaçınılmaz şeyi yapmak zorunda kalırız.
Parfois, mieux vaut demander pardon à Dieu, et accepter l'inévitable.
Her gün yaradana dua edin ki aklınızdan çıkarmayın ve kaçınılmazı elden geldiğince erteleyin.
Je vous invite à prier pour que le Tout-Puissant postpose l'inévitable.
Evet, aynen öyle.
C'est inévitable.
Bak, işte 150 Dolar ve liste.
Du changement inévitable
Olacak olan neyse olur, durduramazsın gökyüzü asla alçalmaz.
"L'imminent est inévitable." "Le ciel jamais ne descend."
Görkemli bir şey olacaksa, ki burada bunun olması kaçınılmaz ben en önde gitmeye hazırım.
S'il se passe un truc spectaculaire et inévitable, je suis prêt.
Bu kaçınılmaz son.
C'est inévitable.
Çağrısını duyuyoruz ve kaçınılmaz sonumuzu bekliyoruz... "
"Nous entendons son appel et attendons notre inévitable destin."
Kimyalarının uyuştuğunu hissedebiliyorum!
Je peux sentir la chimie inévitable qu'ils partagent!
Bir kez daha insanların eline geçecek. Dürüst inananlarca dağıtıldığı sürece, kılıcı kullananların cesareti bugünü yalnızca mümkün değil, aynı zamanda kaçınılmaz kıldı.
Elle sera à nouveau l'instrument du peuple, rendue par de vrais croyants, dont le courage de sortir les armes a rendu ce jour non seulement possible, mais inévitable.
- Kesinlikle gerekli olduğunu biliyorsun.
- Alors tu sais que c'était inévitable.
Öyleyse, kaçınılmaz olanın gerçekleşmesi nasıl engellenir?
Vraiment tout le monde. Alors comment empêcher l'inévitable d'arriver?
Kaçınılmaz olanı engellemek... Her gün uğraştığımız şey bu değil mi zaten?
Empêcher l'inévitable, ce n'est pas déjà ce qu'on fait tous les jours?
Ve gerçek amacının ortaya çıkacağı o kaçınılmaz gün geldiğinde söz veriyorum, orada olacağım.
Et le jour inévitable où vos vrais motifs seront révélés, Je vous promets que je serai là.
"Netice birkaç kişi için avantajlı olsa da Tanrıların evinde bir çatışmaya neden oldu."
"Bien qu'il en restât peu " la confrontation fut inévitable au royaume des Dieux. "
Acı kaçınılmaz bir yan etkidir.
La douleur est un effet secondaire inévitable.
Hiç değil.Yinede bu önlenemez.
Ça ne l'est pas. Mais c'est inévitable.
Bir adama, sadece zorunlu değişime... karşı çıktı diye geri kafalı denmemeli. Ona basitçe, kafası yavaş çalışan biri... diyebilirsiniz.
Tout comme un homme opposé à un changement inévitable ne doit pas invariablement être traité de luddite, on pourrait choisir de le décrire tout simplement comme quelqu'un de lent dans sa façon de faire.
Şu ikisi kavga edecek birazdan. Sioux'larla beyazlar gibi.
Il va y avoir une querelle entre ces deux-là, aussi inévitable que celle des Sioux contre les Blancs.
Ölüm kaçınılmazdır.
La mort est inévitable.
Çatışma kaçınılmazdı.
Le conflit était inévitable.
- Kaçınılmaz görünüyor, değil mi?
Ca me parait inévitable.
T. S. Elliot eleştirinin,.. ... nefes almak kadar kaçınılmaz olduğunu söylemişti.
T.S. Eliot a écrit : "Critiquer est aussi inévitable que de respirer".
Kaçınılmaz sonuç.
L'inévitable arrive.
Kaçınılmaz hüzün.
La tristesse de l'inévitable.
Yani değişim kaçınılmazdır.
Le changement est inévitable.
Pekala. Beni dinle, Dee. Ölüme yavaş ve acı şekilde sürünmek... hayatın kaçınılmaz bir gerçeği.
La lente et douloureuse glissade vers la mort... est une partie inévitable de la vie.
Evet, Normal insanlar için s * kişmektir değil mi? Demek istediğim yaptığımız her şey, öpüşmek, okşamak, ön seks, vs... Bunun hepsi, bir şeye yönelir en son, önceden bilinen bir şeye.
Eh bien, pour les hétéros, c'est baiser... et tout ce que nous faisons les baisers, les caresses, les préliminaires... euh, tout ça nous amène à l'inévitable et ultime conclusion
Artık kaçınılmaz olanla savaşmayı bırakıp herşeyin bozulmasına izin vermenin zamanı geldi.
Il est temps que j'arrête de lutter contre l'inévitable, que je laisse tout se décomposer.
Öteki kurbanı duyunca, o anı hatırlayıp bir anda dehşete kapıldım.
Je redoutais l'inévitable moment où j'entendrais parler de la prochaine victime.
Galiba bir şekilde kaçınılmaz olanı erteliyordum.
En un sens, - je repoussais l'inévitable.
Dünyayı ele geçirmek üzere falan değil ya.
Ce n'est pas comme si la domination mondiale était inévitable.
Birisi demiş ki, "Trajedi kaçınılmaz şeylerin bir araya gelmesidir."
Quelqu'un a dit : "La tragédie est l'inévitable dénouement des choses."
Bu yüzden, bir hapishane hücresi görmeniz gerekiyor.
Il me semble inévitable que vous fassiez un séjour en prison.
Bu yüzden, bir hapishane hücresi görmeniz gerekiyor Bay Scofield.
Il me semble donc inévitable que vous fassiez un séjour en prison, M. Scofield.
Bu yüzden, bir hapishane hücresi görmeniz gerekiyor.
Il me semble inévitable que vous alliez en prison.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]