English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Intention

Intention Çeviri Fransızca

8,282 parallel translation
Sebep belirsizdir ancak amaç karanlık ve korkunçtur. Canavarcadır.
Le motif est flou, mais l'intention obscure et terrible, monstrueuse.
Bu yalnızca kimseyi vurma niyetimizin olmadığını gösterirsek işe yarar.
Ça marchera seulement si ils voient qu'on a aucune intention de leur causer du tort.
Sanırım ona bir şey verecekti.
Je pense qu'elle avait l'intention de lui donner quelque chose.
O da bunu bal gibi biliyor ve aramıza kara kedi sokarak bunu kullanmaya çalışıyor ki ben bunu gün gibi bariz görüyorum.
Qu'elle le sait et qu'elle a l'intention de l'utiliser pour créer une distance entre nous, car c'est douloureusement évident pour moi.
Öyle bir niyetim yok.
Je n'ai pas l'intention qu'il le prenne à la légère.
Danimarka elçiliğinde çalışıyor. Bu akşamki partide hem tüttürmeyi hem de...
De l'ambassade danoise, j'ai l'intention de rapprocher nos nations ce soir.
Kont Odo'ya halkınızı terk etmek gibi bir niyetinizin olmadığını söylemelisiniz.
Vous devez dire au comte Eudes que vous n'avez nullement l'intention d'abandonner votre peuple.
Her daim, niyetinizin bu olduğundan eminim baba.
Je suis sûre, père, que cela a toujours été votre intention.
- Kalmasına müsaade etme niyetim yok.
Je n'en ai pas l'intention.
Büyük bir baskı altında verilmiş ama en iyi sonucun alınmaya çalışıldığı bir karardı.
Fait sous la contrainte, et dans l'intention de faire le moins de dégâts possible.
Bu sabah kiliseye gitme planın varsa şimdi beni durdur.
T'avais pas l'intention d'aller à confesse?
Kimsenin çüküne hiçbir şey yapmam ben.
J'ai pas l'intention d'astiquer ou de sucer qui que ce soit!
Sanırım düşünce buydu.
C'est l'intention qui compte.
Ama yine de şunların bakışlara bak, sanki Charles Town ordusuyuz da bizi katledecekmiş gibi bakıyorlar.
Pour l'instant, on dirait, qu'ils ont l'intention de nous massacrer comme la milice de Charles Town.
Abe'i gerçekten sevdim ve onun yanlış inançlarla kahramanlık yaptığına gerçekten inandım.
J'aimais Abe et je croyais sincèrement à son intention déplacée d'accomplir un acte héroïque.
Bu konuda n'apmayı düşünüyorsun?
Qu'as-tu l'intention de faire à ce sujet?
Ama benim teslim olmaya niyetim yoktu.
Mais je n'avais aucune intention de me rendre.
Kastettiğim bu değildi.
Ce n'était pas mon intention.
Niyetim sizi ele geçirmek.
J'ai l'intention de vous capturer.
Dönmek isteseydim burada prangaya bağlanmazdım.
Je n'en ai pas l'intention.
- Eğer duygularını incittiysem amacım bu değildi.
- Si je t'ai offensée, Ce n'était pas mon intention
Bugün konuşma yapmayacaktım.
Je n'avais pas l'intention de faire un discours.
Senin güçlerini aldığımda, onları da öldüreceğim.
Une fois que j'aurai tes pouvoirs, j'ai l'intention de tous les tuer.
- Hayır, bunu düşünmüyorum. Hayır.
- Non, je ne suis pas l'intention de le faire.
Her ne hata yaptıysa iyi niyetinden yaptı.
Elle s'est trompée, mais l'intention était bonne.
- Evlenmeyi düşünüyor musun?
Vous avez l'intention de vous marier?
Karanlıkta sürmeyi düşünmüyorsundur umarım.
J'espère que vous n'avez pas l'intention de conduire la nuit? Vous vous arrêterez?
Niyetim şey değildi.
Ce n'était pas mon intention.
Londra'dan gitmek niyetindeydim.
J'avais l'intention de quitter Londres.
Tristan ve onun adamları tarafından yenilmeyi göze alamam.
Je n'ai pas l'intention d'être mis hors-jeu par les gens de Tristan de Martel.
Senin göze alman önemli değil.
L'intention n'a rien avoir avec ça.
Bu gece bu ölümü resmi olarak yapmayı planlıyorum.
Ce soir j'ai l'intention de rendre ça officiel.
Eğer klinikten muayene kanıtlarını alabilirsek- - Kayıtlar cinayet sebebini açığa çıkarmaya- -
Le dossier médical pourrait prouver qu'il y avait intention de tuer.
Kocasını, Lila Stangard cinayeti davasında savunacak mı?
A-t-elle l'intention de défendre son mari?
Diğerlerine kötü niyetle doğrudan vereceğin bir zarar sana 3 katı olarak geri dönecektir.
N'importe quel mal que vous faites directement aux autres avec une intention malveillante vous sera retournée trois fois.
Tamamen farklı bir görev üstlenme amacında olduğumu biliyor olmalısınız.
Vous devez savoir que j'ai l'intention de faire autre chose.
Yani gerçekten burada yaşamayı planlamıyordun, değil mi?
Tu n'avais pas vraiment l'intention de vivre ici non?
Geri ödetmek niyetindeyim.
J'ai l'intention de lui faire payer.
- Evet. - Peki ya "Artist's Intent"?
Et l'intention de l'artiste?
Eric'in bileğinden ötürü gitmeyecektim zaten. Şükürler olsun ki.
Je n'avais pas l'intention d'y aller à cause de la cheville d'Eric, dieu merci.
Tüm bu süreç boyuncaki desteğinin çok şey ifade ettiğini bilmeni isterim.
Il faut que vous sachiez combien votre soutien a été important... tout au long de ce procès d'intention.
Bak, öyle yapmak istememiştim.
Je n'avais pas l'intention de te laisser tomber.
Teslim olmaya mı niyetlendin?
Vous avez l'intention de vous livrer?
Sen o herifin defterini çarparken benden suç ortağı olmamı istiyorsun. Buraya gelme sebebin de o zaten, değil mi? Kafayı mı yedin sen?
Vous voulez juste que je sois complice d'un vol, c'est bien votre intention, non?
Roose Bolton'un onu kısa bir süre önce Kral Tommen tarafından meşrulaştırılan piç oğlu Ramsay'yle evlendirmeyi planladığını söylüyorlar.
Elle me disent que Roose Bolton a l'intention de la marier à son fils Ramsay, un bâtard récemment légitimisé par le roi Tommen.
- Kraliçe, aileni yok etmek istiyor.
La reine a l'intention de retirer le pouvoir à votre famille.
- Ben de ona yardim etmek istiyorum.
Et j'ai l'intention de l'aider.
Temizlik yapmayı planlıyorduk.
On avait l'intention de nettoyer.
Claire! Ne yapmayı düşünüyorsun?
Qu'as-tu l'intention de faire?
- Kocamı geri almayı düşünüyorum.
J'ai l'intention de ramener mon mari.
- Öyle olmasını istememiştim.
- Ce n'était pas mon intention.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]