English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Iraq

Iraq Çeviri Fransızca

282 parallel translation
Ta ki bundan bin yıl öncesine dek. Irak'ın Basra şehrinde başka bir ışık ustası yaşadı.
Jusqu'à il y a Mille ans... dans la ville de Basra, en Iraq, où vivait un autre maître de la lumière.
Irak ile İran arasındaki kanlı savaşta defalarca tecavüze uğradıktan sonra, rasgele anlaşıldığı kadarıyla radikal bir örgütün temsilcileri tarafından...
Effusion de sang dans la guerre entre l'Iraq et l'lran violée à plusieurs reprises, son corps a été jeté aurait été allumé par des représentants d'un groupe radical...
Korsan satışlarına göre Irak'ta nasılım acaba?
Je finance le terrorisme. Et en Iraq, ça marche bien?
Irak'a kim arka çıkıyor?
Qui soutient l'Iraq?
Bayanlar ve baylar, ben Vietnam, Afganistan ve Irak`ta bulundum..... ve abartmadan söyleyebilirim ki burada olanlar hepsinde olanlardan milyon kez daha kötü.
J'étais présent au Viêt-nam, en Afghanistan et en Iraq. Sans faire d'hyperbole, je peux dire que c'est un million de fois pire que tout cela réuni.
Ya Libya, ya İran, Irak ya da Suriye.
La Libye, l'lran, l'Iraq. Peut-être la Syrie.
Sharon gizli operasyonlarımız için Irakta görevli biriydi. Körfez savaşı sırasında.
Sharon a travaillé pour nous en Iraq pendant la guerre du Golfe.
İran'da iki yıl boyunca haber alma ağının başındaydım.
J'étais à la tête des opérations en Iraq pendant deux ans.
Beni Irak'ta pisliğin içinde bırakıp gittiniz.
D'abord tu me laisses tomber en Iraq comme une merde!
İran'ın başına geçmek için sadece birkaç güne ihtiyacım var.
Je fais 2, 3 trucs et après je rentre en Iran. Pas en Iraq?
— Seni Iraklı sanıyordum.
Iran, Iraq, quelle différence!
Afganistan, lrak, İran, Beyrut ve Kamboçya'da görüldü.
II a êtê aperçu en Afghanistan, en Bosnie, en Iraq, en Iran, à Beyrouth, et au Cambodge.
lrak, İran ve Suriye'deki terörist bölgelerden ve Türkiye üzerinden 800 millik boru hattı yapmaya çalışıyorum.
J'essaye de construire un pipeline de 1 300 km à travers Ia Turquie, sous Ie nez des terroristes en Iraq, en Iran et en Syrie.
Ama sadece komiteye hizmetim oldu, fakat... ama sadece, Hanson-Feinman Bill', karşıladım. Ve Irak'taki, Libya'daki...... ve Güney kore gibi ülkelerdeki terörizm ile mücadele ettim....
J'ai parrainé la Facture Hanson-Fineman laquelle a réajusté L'Acte de Puissance de Guerre... pour permette à l'exécutif de répondre au terrorisme parraîné par l'Etat... comme celui d'Iraq, de Libie, de Corée du Nord, en l'occurence.
Bruno Anselmo, 1990 doğumlu, Irak'ta askermiş, ordudan onursuz ihraç edilmiş.
Bruno Anselmo, né en 1990, a servi en Iraq et a été exclu de l'armée.
Kuzey Kore. " "iyi iş! Irak."
"Bon boulot. Iraq."
Çin, Suriye, İran, Irak, Amerika'dan geliyorlar.
Chine, Syrie, Iraq, Iran, Etats-Unis.
İki yıl önce Dr Britski Kuzey Irak'ta Rafhah yakınlarında bir kazıya başlamıştı.
Il y a deux ans, le Dr Britski a dirigé des fouilles près de Rafhah en Iraq.
Burası lrak değil evlat.
On n'est pas en Iraq.
Panama, Iraq, Somalia,
Panama, Iraq, Somalie,
Iraq,
Iraq,
- Bizimkilerin çoğu Irak'ta.
La plupart des nôtres sont en Iraq.
Ama Cartman kendini hastaneye atınca grubumuzdan bir kişi kaybettik sonra Kenny'yi götürdüler, sonra Kyle saatini 1 saat geri almayı unuttu sonra tarih kitaplarında Irak hakkında hiçbir şey- -
Oui mais d'abord, on a perdu Cartman qui est à l'hôpital. et ensuite on nous a enlevé Kenny, et puis Kyle a oublier de programmer and then Kyle forgot to set his clock ahead for Dalight Saving , et on n'a rien trouvé dans les livres sur l'Iraq.
Kuzey Irak'taki bu bölgeyi bombaladılar.
Ils ont bombardé cette ville du nord de l'Iraq
Saddam Hüseyin'i taa Irak'ta buldular.
Ils ont trouvé Saddam Hussein en Iraq.
" Dünyadaki en tehlikeli ülke olduğundan, Irak'ı temizlememiz lazım.
"Nous devons aller en Iraq, c'est le pays le plus dangereux au monde."
Irak'a, MI5'e, İngiltere'nin seksi FBI'ına milyarlar harcamaktan mutlular.
Ils dépensent volontiers des milliards pour l'Iraq, MI5 et un nouveau FBI britannique.
Irak'ta artmakta olan şiddet hakkındaki endişeler derinleşiyor.
La montée de la violence en Iraq inquiète de plus en plus le public.
Creighton Irak'a gitti.
Creighton était en Iraq.
Irak'ta bambumuz yok.
On n'a pas de bambou en Iraq.
O zaman iyi ki Irak'tayız.
Alors c'est une chance que nous soyons en Iraq.
Üç hafta önce Saddam Hüseyin'e ait iki milyon doları nakleden bir deniz subayı Irak'ta pusuya düşürüldü.
Il y a trois semaines, un officier de la marine transportant 2 millions de dollars en liquide de Saddam Hussein a été pris dans une embuscade en Iraq.
Eğer bize sırtını dönmüşse bu Irak'taki operasyonlarımızın yarıda kalmasına sebep olur.
S'il nous a trahi, il pourrait compromettre la moitié de nos opérations en Iraq.
Albayın kişisel eşyaları Irak'tan yola çıkmış.
Hum, les effets personnels du colonel partis d'Iraq.
Irak henüz kayıtlarını bulamadı. Ama geçmişine göre hüküm veriyorlar. Kolay bulunmayacak.
L'Iraq n'a pas encore envoyé ses données, mais à en juger par son passé, il ne sera pas facile à trouver.
İkinizden, Albay Ryan'ın Irak'ta kiminle çalıştığını bulmaya çalışmanızı istiyorum.
Je veux que tous les deux vous commenciez à chercher avec qui le colonel Ryan travaillait en Iraq.
Irak'ta ne oldu?
Qu'est-ce qui s'est passé en Iraq?
Irak'ta hiç bulunmadım.
Je n'ai jamais été en Iraq.
Kötü haber, bizi Irak'la doyurdular.
Les fausses infos sur l'Iraq.
Merkez komutanlığı tarafından kocası Binbaşı David Rowans adına kaydedilmiş.
Elle est enregistrée auprès du marshal, au nom de son mari, le major David Rowans. Il est en poste en Iraq.
Hayır, ben bunu Irak'a kocama yolladım.
Je l'ai envoyé à mon mari en Iraq.
Irak'a birkaç yüz bin insan gönderdiğimizden beri.
Depuis qu'on a envoyé deux cent mille personnes en Iraq.
Omuzu tedavi edildiğinde ve bir sonraki ay sonuçları temiz çıktığında, Irak'taki birliğine geri dönecek.
Son épaule guérie et son examen médical passé le mois prochain, il retournera en Iraq.
Sonra Irak olayı gerçekleşti, ve yedek birimlerden çağrıldı.
Puis il y a eu l'Iraq, et on a fait appel aux réservistes.
Bu adam Irak'ta sağ kaldı.
Il a survécu à l'Iraq.
Eğer kuralları çiğneyebiliyorsanın Irak'ta para kazanmanın bir çok yolu var.
On peut gagner beaucoup d'argent en Iraq si on enfreint les règles.
Ama kimsenin benim Irak'a gitmemi ve soru sormamı istediğini sanmıyorum.
Mais je ne crois pas qu'on veuille que j'aille en Iraq poser des questions.
Irak'ı, IKEA ile döşemek için anlaşma yaptık.
Oh, Nous venons de signer un contrat avec IKEA pour fournir l'Iraq.
Irak'ı yeniden inşa etmek ister misin?
Tu veux jouer à rebâtir l'Iraq?
Irak savaşı fiyaskoydu.
La guerre d'Iraq a toujours été une parodie.
— Ben Irak'lıyım — İran, Irak, ne fark eder.
Iran, Iraq, quelle différence?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]