Ironik Çeviri Fransızca
1,270 parallel translation
Bu ironik.
L'ironie du sort!
Çok ironik. En yalnız olduğum anda bile, Bir düşman aramaya çalıştım.
Et même sur une île déserte, je me suis fait un ennemi.
Demokrasinin ironik boyutu.
L'ironie de défendre la démocratie.
Hayır, Tanrı bize korkunç gelen karışık, ironik ve zarif hamlelere ihtiyaç duyar.
Dieu adore la complexité ironique de farces subtiles et douteuses pour le commun des mortels.
... zeki, tarzı olan ve ironik biriydi.
Roger était drôle, raffiné et ironique.
Ne kadar ironik olsa da, sonunda onun dönüştüğü genç sıklıkla iyi biri oluyor.
Comme c'est ironique, au final, qu'un garçon qu'il a battu une fois de trop lui ait rendu la pareille.
İşin ironik yanı, hurda telefonun doğru dürüst çalışmaması.
Manque de pot, ce téléphone est une merde.
Sana da ironik gelmiyor mu, Miller?
Tu ne trouves pas ça un peu ironique, Miller?
- Bu çok ironik.
- Incroyable.
Bu biraz ironik duruyor ; çünkü kuleyi dizayn eden kişi Ekusun Tsukinoe, aslen Honshu adasında doğmuştur.
Cela peut effectivement paraître ironique étant donné que son concepteur, Ekusun Tsukinoe, est originaire de l'île d'Honshu.
Neyin ironik olduğunu biliyor musun?
Quelle ironie!
Hatta hapishane açılışını bile böyle yapmıştı sonra ise ironik bir şekilde oraya mahkum oldu.
Ce fut d'ailleurs aussi le cas de la prison qu'il avait bâtie et, ironie du sort, qu'il occupait désormais.
İşin ironik yani, ben katışıksız bir komünisttim.
L'ironie de l'histoire, c'est que c'était moi le communiste invétéré.
Ne kadar ironik.
Quelle ironie.
Bununla birlikte yegane arkadaşının ben olması ironik.
Il est ironique cependant, que je doive être votre unique compagnon.
Komik değilse bile en azından ironik.
Peut-être pas rigolo, mais ironique. Je sais pas.
Çok ironik.
C'est ironique.
Biraz ironik olmuş.
C'est un peu ironique.
Hiçbir şey, sadece biraz ironik.
Rien, c'est juste plutôt ironique.
Bu nasıl... Bu nasıl ironik oluyor?
En quoi c'est ironique?
Bu çok ironik. "Sonsuza dek Naley" diyorlar ama bu geçici bir dövme.
Plutôt ironique, ça dit : "Naley pour toujours" mais c'est un tatouage temporaire.
Ama evvela, tanrıça yerine koyup ironik bir öpüşme gerçekleştirmelisin, bu taş ile.
Tu dois t'exercer sur la déesse "Ironica"... Qui... vit dans cette pierre. Fais-le pendant une heure, une heure et demie.
Şu izci ceketi giymiş çocuktan da. Bunun ironik mi olması gerekiyor?
Et ce gars avec sa putain de veste de scout, c'est censé être ironique?
Biraz ironik.
Quelle ironie du sort!
Tamam, pekala, bu çok ironik.
C'est peut-être juste ironique.
Hayvanların bizim için ne kadar gerekli olduğunu - ironik olarak - ve onlarsız yapamayacağımızı düşündüğümüzde ; ( arkadaşlıkları, yemek, giysi, spor ve eğlence ve aynı zamanda tıbbi ve bilimsel araştırma ), sadece insanoğlunun bu insan olmayan sağlayıcılara saygısızlığını anlarız.
Si l'on examine leur rôle essentiel à la survie de l'Homme, on se rend compte qu'on dépend entièrement d'eux pour nous tenir compagnie, pour manger, pour s'habiller, pour se divertir, pour conduire des recherches médicales et scientifiques.
Ne kadar ironik!
Quelle ironie!
İronik.
C'est ironique.
Belki de ironik bir lakaptır.
C'est peut-être un surnom ironique.
- İronik...
Quelle ironie.
İronik bir durum.
C'est une ironie.
İronik mi?
Ironique?
İronik.
L'ironie.
İronik, biliyorum.
Ironique, je sais.
İronik, değil mi?
C'est ironique, n'est-ce pas?
İronik belki ama en sevdiği pozisyon da budur.
L'ironie du sort veut que ce soit sa position préférée.
İronik olan ne?
Qu'est-ce qui est ironique?
İronik bir şekilde, kızım o robot tarafından kovalanırken ben burada vaktimi harcıyorum.
Ce qui est ironique car je suis là à vous parler alors que ma fille est en danger.
İronik değilmi, bazı şeylere karşı hoşgörün oldukça yüksek aslında.
Ce qui est ironique, car ta tolérance pour d'autres choses est très haute.
- Aslında ironik bir durum.
En fait, c'est assez ironique.
- İronik ne demek biliyor musun?
Tu sais ce que veut dire ce mot?
- İronik olan bunu onlar tartışıyorlar ama sen benim üstüme kalıyorsun.
Ce qui est ironique, c'est que pendant qu'ils discutent, c'est moi qui t'ai.
İronik.
Quelle ironie.
İronik, değil mi?
- Ironique, hein?
- İronik, öyle değil mi?
Quelle ironie, hein?
İronik ama gerçeği söylemek için Millie'nin yalanına devam edeceksin.
Une des petites ironies de la vie, c'est que vous devez continuer le mensonge de Millie pour dire la vérité.
İronik ama belki biraz kendimi görmüşümdür.
Ironiquement, je crois que je me suis un peu vue en elle.
- İronik.
- C'est ironique.
İronik ama Tom işleri yürüttüğünü sanıyor hala.
Ironique, non, que seul l'état de Tom nous empêche de fermer?
İronik.
Sarcastique.
İronik olan şu ki babam paraya hiç düşkün değildir.
L'ironie, c'est que mon père n'est pas radin.