English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Islak

Islak Çeviri Fransızca

714 parallel translation
Islak çadırlarda uyumak ve her şey ıslak halde.
Dormir sous la tente, avec l'humidité et le reste.
Islak saha mı?
Terrain lourd?
Sorun ne? Islak mı?
- Vous transpirez?
Islak belgeyi okuyamam ki!
Le dossier est trempé et illisible!
Karları silkele. Islak ayaklarla binme. Islak değiller.
Enlève cette neige, tu prendrais froid
Islak elbiselerle Çocuk'u arayamazsın.
Tu ne peux pas chercher Boy dans cet état.
Islak şemsiyeler.
des parapluies. Des parapluies mouillés.
Islak çamaşırlarını çabuk çıkart.
Retire ces vêtements trempés.
Islak kaldırımda yüksek topuklular...
Talons hauts sur pavés mouillés.
Islak pirinç. Burada size başka bir şey vermiyorlar mı?
Où aller sans le sou?
- Islak botlarla uyuyamam ben.
L'humidité m'empêche de dormir.
Islak havlu getir misin.
S'il vous plaît, apportez des serviettes mouillées.
- Pantolonunuz sırılsıklam! - Islak pantolonla duramaz.
On ne peut pas le laisser ainsi!
Islak vücutlu. .. dimdik göğüsler..
La poitrine, haute, haute et douce.
Islak.
Il est mouillé.
Islak ayak ve sert çamur yardımcı olmuyordu.
Tous les pieds étaient meurtris.
ISLAK ÇİMENTO Bella notte
Bella notte.
Islak olabilir diye düşündüm.
J'ai eu peur que ce ne soit humide.
Islak bir bez onu indirir.
Un chiffon humide te fera du bien.
Ben söyleyeyim. Islak ve küflü! Bu ormandaki herşey gibi.
Il est moisi et rouillé, comme tout ce qui se trouve dans cette jungle!
Islak giysileri çıkarmamız lazım.
On doit retirer ces vêtements.
Islak giysileri çıkarmak zorundaydım.
Vos vêtements étaient trempés.
Islak zeminde kıçının üzerinde öylece oturarak istihkakın gelmesini beklemenin ne kadar zor olduğunu bilmiyorlar.
Pour nous quand on ne bouge pas d'un poil pendant des heures, dans la boue, le cul mouillé à attendre la soupe qui n'arrive jamais.
Islak parmağını bardağın kenarına sürterek bana eşlik et.
Tu fais l'accompagnement en frottant le bord d'un verre avec un doigt mouillé.
- Islak kağıt.
- Avec du papier mouillé.
Islak olurlarsa iyi yanmazlar.
Si elles sont mouillées, ça ne brûlera pas bien.
Islak balçık *...
De l'argile humide.
Islak bir havlu ağrını hafifletir. Gidip biraz su getireyim.
Un linge mouillé devrait apaiser la douleur, je vais chercher de l'eau.
Islak olduğunu söyledi. Omatsu'yu mutfakta görmek istiyor.
Comme il est trempé, il voudrait parler à Omatsu dans la cuisine.
Islak.
Il est mouillé...
Islak bir şekerle, yaprak yığınına atlamamak gerek.
Ne sautez jamais dans un tas de feuilles avec une sucette mouillée.
Islak paltonu çıkar.
Enlève ton imper.
Islak hissetiyorum.
Mais trempé.
- Islak görünmüyorsun!
Ça ne se voit pas.
Islak bardak iz yapar, biliyorsun.
- On sait ce que ça fait, un verre mouillé.
Islak kıyafetlere bayılırım!
J'adore les vêtements trempés!
Islak.
Il est trempé.
Islak çimentoda dans ediyor gibiyim.
Valser sur du ciment frais est plus simple.
Islak!
Mouillés!
Islak. Kuru.
Humide.
Islak havlu getir! - Sadece bir havlum var!
Vite, des serviettes mouillées!
- Islak elbiselerini değiştirdikten sonra.
Après qu'il ait changé ses vêtements mouillés.
Islak bir bez filan ister misin?
Tu veux un gant ou un truc?
Islak. Kar tutmayacak.
C'est de l'eau, elle ne tiendra pas.
Islak bir cennete gidiyorsun.
- Tu vas aller dans un paradis humide. - Embrasse!
Islak kıyafetlerini çıkar, sana ödünç bir şeyler veririm.
Otez vos vêtements mouillés, je vais vous en donner d'autres.
"Islak ve rüzgarlı"
"Pluie et vent"
Islak elbiseyi alayım.
Laisse-moi porter cette robe mouillée.
- Islak değil.
- Pas encore.
Islak.
C'est mouillé.
Islak giysilerini çıkarın.
Enlevez-lui son kimono mouillé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]