Ispiyoncu Çeviri Fransızca
446 parallel translation
Meraklanma, ağzımız kapalı. Aramızda bir ispiyoncu vardı, şimdi dişsiz kaldı.
Une fois, on a eu un mouchard avec nous...
- O bir ispiyoncu.
- Pourquoi? - ll a cafté.
Ama buradaki herkes senin bir ispiyoncu olduğunu sanıyor.
On dit que t'es une balance.
Bir ispiyoncu olmakla gurur duymalısın.
Vous devez être fier d'être un indicateur!
Beni ne zannediyorsun, ispiyoncu mu?
Pour qui me prenez-vous?
Lanet olası, Romalı ispiyoncu!
Bougre de couillon, espace d'andouille. Tu parles d'un soldat manqué!
Adi herif ne olacak! Romalı ispiyoncu!
Oh espèce de trouillard, tiens tu m'dégoûtes!
Ne yani, Benim bir ispiyoncu falan mı olduğumu düşündün?
- Je ne suis pas une rapporteuse! - Tu es une grande fille.
Hain ispiyoncu! Ve hatalı alıntı.
En fait de citation, tu inventes.
Ondan da Virginia'da mahveden ispiyoncu küçük fahişeden de nefret ediyorum.
Je la hais. Et je hais celle qui vous a détruit, en Virginie!
Durma, git söyle, ispiyoncu!
Va lui dire, langue de pute.
Kapıyı kilitleyecek kadar bile aklınız yok, sen ve o ispiyoncu.
Vous n'avez même pas fermé à clef. Toi et ce salaud!
Benesch'in yerini bilmiyorum, ayrıca ispiyoncu da değilim!
Je ne sais rien de Benesch. Je ne moucharde pas!
Hele hele polis kuvvetleri için daha kötü bir gün. Yapabileceğiniz en iyi şey, şans dileyip, bir ispiyoncu çıkması için dua etmek!
et un jour sombre pour la police qui attend qu'un indicateur tombe du ciel.
"25.000 dolar için ispiyoncu olun."
"Soyez indic pour 25000 dollars."
- Dost meclisindeyiz. Tanrı mı ispiyoncu?
Á des amis qui écoutent Dieu, bien sûr.
Ben ispiyoncu değilim, kimseyi suçlamam.
Voyons, je ne suis pas un mouchard, je ne balance personne.
O kadar da ispiyoncu değilmiş.
Il est moins cafard que je ne le croyais.
Şu ispiyoncu Mary Kay.
Cette vache de Mary Kay.
Ama ben ispiyoncu değilim, tamam mı?
Je suis pas un mouchard, d'accord?
Senin ağzından sokup götünden çıkarıcam, seni ispiyoncu pislik.
Te l'enfoncer dans la gorge, elle ressortira par ton cul. Espèce de grande gueule.
Yani bir ispiyoncu gibi?
Une sorte d'indic, peut-être?
- Cameron bir ispiyoncu! - O Nolan'ın adamı.
Cameron est en train de tout cafeter dans le bureau de Nolan.
Roberto Texador'um ben, ispiyoncu Moltalvo değil.
Vous parlez à Roberto Texador ici, pas à Roger l'embusqué Montalvo.
Ben ispiyoncu değilim. Bunu Quinn'e de söyle.
Je ne suis pas une balance.
O da mutlaka ispiyoncu olurdu.
Il nous aurait balancés.
İspiyoncu işareti.
La marque du mouchard.
- İspiyoncu!
Cafteur!
İspiyoncu mu değil mi?
T'as cafté ou non?
- İspiyoncu gibi mi görünüyorum?
- J'ai une tête de mouchard?
Ben ispiyoncu değilim.
Je ne suis pas un mouchard.
İspiyoncu!
- Donne-moi ça.
Ben ispiyoncu değilim.
J'suis pas un mouchard.
- İspiyoncu?
- Nous a donnés?
İspiyoncu değilim ben!
J'aime pas les flics!
İspiyoncu.
Rapporteuse.
İspiyoncu olduğu ortaya çıktı hala onu savunuyorsun.
Je n'aimais pas Foster. Tu vois, c'est un traître. Et tu le défends!
İspiyoncu musunuz nesiniz?
Vous êtes des mouchards?
İspiyoncu olmak susatıyor.
Etre un salaud, ça donne soif!
İspiyoncu piçler!
- Non, seulement à 6 h. Ah! Pourri!
İspiyoncu olmadığını biliyorum.
Bien sûr que non, je le sais, ça.
Yalancı pisliğin biri o. İspiyoncu ve ikimiz de bunun farkındayız.
C'est un enfoiré de menteur, vous le savez.
- Hayır. - İspiyoncu buydu herhalde.
Probablement un indic.
İspiyoncu!
Mouchard!
İspiyoncu!
Rapporteuse!
Alacağın olsun Lucy! İspiyoncu!
Tu vas me le payer, lucy, espèce de traître!
İspiyoncu. İşte sen busun.
T'es un traître, t'as compris!
"İspiyoncu Kalp" hikayesini bilir misin Carla?
Tu connais l'histoire du coeur révélateur?
- Suçlu o. - İspiyoncu.
"Elle vous a rendu chèvre", très bon.
İspiyoncu sürtük yeğeni başka bir konu.
Son cafard de nièce, c'est une autre histoire.
İspiyoncu bir ibneyle işbirliği yapacağımı mı sandın?
Je ne ferais pas ça, Bobby, je te le jure. J'ai besoin de toi. Quoi, tu crois que je m'associerais avec un indic pédé?