English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Istanbul

Istanbul Çeviri Fransızca

744 parallel translation
İstanbul'daki elçilikte.
Il est à l'ambassade d'Istanbul.
Fakat onu devre disi birakabilirsin Joel... Istanbul'dakini biraktigin gibi.
Vous pourrez vous l'envoyer, comme celui d'Istanbul!
Bu Istanbul'da mi oldu?
A Istanbul?
Izini Istanbul yakinlarinda yasayan...
Je retrouvais sa trace chez le général russe,
IKemidov adli bir Rus generalin evine kadar sürdüm.
Kemidov, dans la banlieue d'Istanbul.
Hiç süphe yok. Sizce burada durup... aglasarak birbirimizi asagilamali miyiz... yoksa Istanbul'a mi gitmeliyiz?
On va rester là à gémir et s'injurier?
Artik sizinle vedalasalim. Tabii Istanbul seferi için bize katilmak istiyorsaniz o baska.
Nous allons nous dire adieu, à moins que vous ne veniez à Istanbul?
Her şey, İstanbul'a vardığımız o gece başladı. "
Tout a commencé le soir de notre arrivée à Istanbul.
İstanbul'da mı?
A Istanbul?
Pazar ve Ortakları, İstanbul.
Pazar et Cie, Istanbul.
Ona söyle, Albay Haki'ye desin ki H-A-K-İ, İstanbul'da başım belada.
Qu'il avertisse le colonel Haki, H-A-K-I à Istanbul, que j'ai des ennuis.
İstanbul'a dinleneyim diye gelmiştim.
C'est vrai. Je vais à Istanbul prendre un peu de repos.
İstanbul'da Dimitrios'un cesedini gördü ve merak etti.
Pourquoi? II a vu le cadavre de Dimitrios à Istanbul et il veut en savoir plus sur lui.
Siz de İstanbul'dan geldiniz, değil mi?
Et vous venez D'Istanbul, n'est-ce pas? Mm-hmm.
Peters çok daha hoş bir isim. İstanbul'dayken, bu kaçakçıların akıbetini öğrendim.
Quand j'étais à Istanbul, j'ai entendu des choses très intéressantes au sujet la fin de ces contrebandiers.
İstanbul Morgunda gördüğünüz, Bay Leyden Dimitrios'u kendi başına ortadan kaldırmaya yeltenen Gullus idi.
Celui que vous avez vu à la morgue d'Istanbul, M. Leyden, était Gollos après qu'il ait essayé de mettre en pratique ses idées sur Dimitrios.
İstanbul'da gömülen kişinin Dimitrios olmadığını tek siz kanıtlayabilirsiniz. Gerekirse, Polis kayıtlarındaki Gullus'un fotoğrafını gösterebilirsiniz.
Vous seul pouvez vous témoigner que l'homme enterré à Istanbul n'est pas Dimitrios, si nécessaire, vous pouvez identifier les photographies de Gollos sur les fichiers de police.
İstanbul'a, Atina'ya, Kahire'ye.
Istanbul, Athènes, Le Caire...
İngiliz Karşı İstihbarat özel ajanı Colin Travers ertesi sabah İstanbul bağlantılı uçakla Londra'dan ayrıldı.
Colin Travers, un agent spécial du Bureau d'Intelligence Britannique quitta Londres par avion le lendemain matin, pour Istanbul.
Travers ve Albay von Richter aynı akşam İstanbul'a vardılar ve Anadolu Ekspresi'ne bindiler.
Travers et le Colonel von Richter arrivèrent à Istanbul le même soir A bord de l'Express Anatolien.
İstanbul Ekspresi'nde iki birinci sınıf kompartman, farklı vagonlar.
Deux compartiments 1ère classe, voitures séparées, sur l'Istanbul Express.
Bir Arjantin yolcu ve yük gemisi, İstanbul'dan Rio'ya gidiyor.
un navire Argentin de passagers, d'Istanbul en direction de Rio.
İstanbul'a vardığımızda derhal gemiye çıkacağız.
A Istanbul, nous embarquerons sur le navire.
Albaya, İstanbul'da bir buluşma ayarlayacağımı söyle.
Dites-lui que j'arrangerais un endroit de rencontre à Istanbul.
Yarın sizi İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'ndan ararım.
Je vous appellerai au Consulat à Istanbul demain.
Siebert, Steuben'la birlikte bu akşamki İstanbul trenine binin.
Siebert, vous et Steuben prenez le train pour Istanbul ce soir.
Teslimatı yapana dek ona göz kulak olacaklardır.. Ve bu da İstanbul'da bir yerlerde olacak.
Ils vont faire attention à lui jusqu'à ce qu'il l'ait et ce sera à Istanbul.
İstanbul'da kimse kimseyi bulamamıştır.
Personne ne trouve jamais personne à Istanbul.
- Amsterdam? İstanbul?
Constantinople?
- Hayır. Hayır. - İstanbul'a hiç gitmediniz mi?
Vous n'êtes pas allé à Constantinople?
- Ama Venediğe gittiniz? - Evet. O zaman Venediğin, İstanbul'un yanına bile yaklaşamayacağını söyleyeyim.
Venise ne peut se comparer à Constantinople.
İstanbul'da en azından sokaklar, sultanlar... paşalar, sarıklar var...
À Constantinople, il y a des rues, des sultans, des pachas, des turbans...
Evet, İstanbul.
Constantinople!
Monte Carlo. "İstanbul".
Monte Carlo.
Bainbridge ve Oğulları Silahçılık. İstanbul temsilcisi S. Kopeikin.
Bainbridge et Fils, matériel de guerre.
İstanbul'dan baş ağrısıyla ayrılmayı istemem.
Je ne veux pas partir malade.
Alımlı bir bey, İstanbul'dan birlikte geldik.
Par un homme charmant, nous avons voyagé ensemble.
Zavallı Dimitrios'u İstanbul'da kaybettik, değil mi?
Et le pauvre Dimitrios nous a été enlevé à Istanbul, n'est-ce pas?
İstanbul, İstanbul, İzmir, 1922, Sofya.
Je pensais que vous partiez. Bonne nuit.
Polisiye öyküler.
La première fois que j'ai entendu parler de Dimitrios, c'était à Istanbul, par le colonel Haki. Romans policiers
Dimitrios onu gemiyle İstanbul'a götürdü.
Dimitrios l'a emmené en croisière à Istanbul.
Onu İstanbul'da karşılayayım dedim, ama oraya vardığımda geç kalmıştım.
J'ai décidé de le rencontrer à Istanbul, mais quand je suis arrivé, c'était trop tard.
İstanbul'u yeğlemiştim.
Constantinople me convenait mieux.
İstanbul ya da Kahire.
Constantinople ou du Caire.
İstanbul'a kadar inmediklerini takip etmekten başka yapacak bir şey yok.
Rien d'autre à constater qu'aucun d'eux ne descend.
İstanbul'daki adresini bana ilet.
Et votre adresse?
Bunları üç ay önce İstanbul'dan aldım.
- Je les ai eu à Constantinople.
Hâlâ İstanbul'da olduğunuzu sanıyordum.
Je vous croyais toujours à Constantinople.
İstanbul'da almıştım, o anda kimin için olacağını bilmeden.
J'ignorais pour qui.
Bana geri dönmeleri için İstanbul'a gitmeleri gerekiyormuş.
- Elles sont allées à Constantinople pour me revenir.
İstanbul mu?
Constantinople?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]