English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Içkiler

Içkiler Çeviri Fransızca

1,218 parallel translation
Orada içkiler bedava.
Le bar y est toujours gratuit.
Daha sert içkiler istiyorduk.
On voulait une boisson robuste.
Belki öyledir ama o zaman neden bu içkiler ve üstüne bıyık çizilmiş basit pornografik fotoğraflar kuruyup sarı bir tabaka ile kaplanmıştı?
Peut-être. Mais tout cet alcool? Et ces photos pornos tachées de moutarde?
Son içkiler kapatıyoruz.
- Dernier appel!
Velvet Lounge'da içkiler çok rahat içiliyor.
L'alcool descend tout seul au Velvet Lounge.
Çiçekler, içkiler...
Fleurs, alcool...
Parti için alacağım içkiler bunlar bak.
Voilà ce que j'ai prévu pour l'alcool...
Bir dahaki içkiler benden olsun.
Tenez. Je paye la prochaine tournée.
Pekala. Yemeğimiz burada ve içkiler soğuyor.
Voilà la bouffe, les boissons froides.
Ev sahibine içkiler beleş.
La maison boit gratis.
Spor Gecesi. Hanımlara içkiler bedava.
C'est gratuit pour les filles.
Bütün gece içkiler kulübün hesabına.
C'est la maison qui offre. A volonté.
— Ben almayayım. Sert içkiler içmem.
Je ne bois pas d'alcools forts.
Şey, içkiler birazcık ısınmış.
Les boissons étaient un peu.. tièdes.
Sanırım içkiler benden.
C'est moi qui régale. Repos!
Ya içkiler bedava değilse?
Si les consommations sont payantes?
Bütün içkiler benden. Tony, herkese içki ver.
La bonne nouvelle, c'est que je vous offre vos verres.
Beyler içkiler müesseseden.
Messieurs, c'est la maison qui offre!
" Haplar ve içkiler çöpe gidecekmiş.
" Les pilules et l'alcool, c'est fini.
Ama içkiler de fiyata dahil.
Ça ne fait que 10 000, repas compris.
İtalyan spagettileri kadar etmese de,... ya da satın aldığın şemsiyeli içkiler kadar etmese de bir şeydir.
Quelque chose que ni des platrées de spaghetti bolognaise, ni des cocktails avec des ombrelles pourraient acheter.
Evet. Bedava giriş ve beleş içkiler sağ olsun.
Parce que je ne fais plus payer l'entrée et que j'offre les boissons.
G Gordon Liddy'nin ulusumuzun iyiliği için insanları piyano teli ile boğarken içkiler için para ödediğini mi sanıyorsun?
Vous croyez que Gordon Liddy les payait, quand il tuait des gens pour le bien de notre nation?
O gece Wade Adams'la yani Power Lad'le Code Bar'da buluştum. Times Meydanı'nda gerçek içkiler ve sanal gerçeklik konusunda uzman olan bir bardı.
Ce soir-là, j'ai retrouvé Wade Adams alias Super Mec à Bar Code, le bar de Times Square spécialisé en vraies boissons et réalité virtuelle.
- Homer, içkiler bizden Lisa'yı o şekilde görmek...
- Homer, on te paye la tournée. Vu que Lisa est...
Her yerde hatunlar ve içkiler.
Gonzesses et bibine à gogo!
Yoksa hoş içkiler, serinlik, bikini, tanga mı?
Les cocktails, Ie farniente, Ie bikini, Ie string?
Bütün gece içkiler su gibi aktı.
Consos gratos toute la nuit.
Park yapılan kısma ilerledik ve işte şurada ve burada, Microsoft da burada yapmıştı tanışmayı içkiler ve büyük bir afiş var...
Nous avons défilé autour et en haut du parking là-haut et c'est là que Microsoft avait prévu un accueil pour nous avec boissons et un grand panneau qui disait
Makina bunları buldu. Jeremy, içkiler, saat 10. Shelley randevuyu ayarladı.
La machine à trouvé ceci : "Jeremy, un verre, 22 : 00" C'était un rendez vous pour Shelley, c'est son écriture.
Barda çalışıp bazı iğrenç içkiler hazırlayabilirsin bazı eski ponpon kızlar için.
Tu pourrais servir à boire à des anciennes pom-pom girls.
İçkiler şu tarafta, parti de bu tarafta " dedi.
Les boissons sont là, la partie est Ià.
İçkiler basketbol maçından önce miydi, sonra mıydı?
Curieux. Ce verre était prévu avant ou après le match de basket?
İçkiler arka tarafta.
Les boissons sont au fond.
İçkiler arkada. Aldığım en sert darbeydi.
J'avais jamais pris un coup plus fort.
İçkiler şirketten.
Amusez-vous à nos frais.
İçkiler sulandırılmış.
Les boissons coupées d'eau.
İçkiler için on beş dakika içinde Four Seasons'da olmalıyız. Sonrada yemek için Plaza'da.
On doit être au Four Seasons pour boire un verre dans 15 mn... puis au Plaza pour dîner.
İçkiler!
La bibine!
İçkiler için oynamadığımızın farkındasın değil mi?
Vous comprenez que ce ne sont pas des boissons qui sont en jeu.
- İşte içkiler.
"Et lui dit ceci" - Voilà. - Tous ensemble.
İçkiler.
De l'alcool.
İçkiler falan.
Des boissons.
Ben yabancı bir diplomatım. İçkiler için para ödemem.
Les diplomates étrangers ne payent pas.
İçkiler nerede dostum?
Où t'as mis nos verres?
İçkiler benden.
C'est moi qui régale.
İçkiler benden, Jenny. Bu arada, doktor, Archie ile bana bazı dersler verdi.
Pendant ce temps, le docteur nous donnait un cours particulier...
İçkiler benden.
Tiens.
Herkese ufak içkiler hazırla.
Sers de petites doses.
İçkiler nerede kaldı?
Où est le saké?
İçkiler, kuruyemişler, arka tarafta bir de tuvaleti var.
De la bibine, des cacahuètes, des chiottes...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]