Içtim Çeviri Fransızca
2,259 parallel translation
- Dışarı çıkıp biraz sigara falan içtim.
- Dehors, pour une pause cigarette, peut-être?
- Oğlum söylüyorum sana, çok içtim ya.
J'ai bu une douzaine de canettes.
Hayır, yeterince içtim.
Non, je n'en suis plus là.
Sütlü kahve içtim.
Café au lait.
Sorun değil, bende bir şey içtim. İyi görünüyor.
Pas de problème, j'ai commandé à boire.
Neredeyse iki yıldır ne bir şey içtim ne uyuşturucu aldım.
Cela fait environ deux ans que je ne prends plus de drogue ou d'alcool.
Korkarım ben biraz fazla içtim.
Je crois que j'en ai pris un de trop.
Evet biraz içtim ama mucizeyi kutlamak içindi.
J'ai un peu bu, c'est vrai, pour fêter le miracle!
Birkaç kahrolası içki içtim, evet.
J'ai pris quelques maudits verres.
Sadece iki şişe şarap içtim, Captain Buzzcooler.
Regarde, j'ai bu que deux verres de vin.
Yeteri kadar içtim.
J'en ai eu assez.
- Bütün sütümü içtim.
J'ai bu mon lait.
- O pisliği ben içtim, sen değil.
- T'as pas bu cette pisse.
Altı ay önce bir otel odasında ölecek kadar içtim.
Il y a six mois, je suis allé à l'hôtel et je me suis soûlé presque jusqu'à la mort.
Üzgünüm. Fazla içtim.
Désolée, j'ai tellement bu...
Dün gece çok içtim.
Quelle cuite!
Çok fazla içtim.
J'ai trop bu.
Ben de içtim.
Je les ai prises.
İçmemi söyledi. Ben de içtim.
Il m'a dit de les prendre, alors je les ai prises.
Yarısını almam gerekirken hepsini içtim.
J'étais supposée en prendre la moitié mais j'ai tout pris.
Yok, zaten içtim.
J'en ai déjà bu deux...
Özür dilerim, daha yeni sigara içtim kokusunu sevmediğini de biliyorum.
Pardon, je voulais fumer et comme ça te dérange... Arrête!
Savaş bittikten sonra Kaliforniya'ya kaçtım. Tanrı'ya bana ikinci bir şans vermesi için and içtim.
À la fin de la guerre, je me suis réfugié en Californie, et j'ai demandé à Dieu de me donner une deuxième chance.
- Bu gece çok içtim, sağ ol.
J'ai déjà trop bu.
Ya ben çok acayip bir mal içtim, ya da Wirrawee'deki normal bir günde değiliz.
J'ai dû fumer un joint de trop Ou alors c'est pas une journée ordinaire à Wirrawee...
Hayır, teşekkür ederim. Çok fazla su içtim.
Je n'ai pas soif, merci.
Fakat ben sadece su içtim...
- Buvez. Mais je viens de boire l'eau que le type...
- Oh, hayır. Ben sadece bir tane içtim.
- Je viens d'en faire un.
- Çok mu? - Şarabı çok içtim, orası kesin.
- De vin, absolument.
- Yeterince şarap içtim zaten.
- J'en ai déjà trop bu.
Vampir kanı içtim.
J'ai eu du sang de vampire.
Korkum arttıkça daha fazla içtim.
Plus la peur grandissait, plus je buvais.
Bir şeyler içtim.
Je suis allé boire un verre.
Sonra uyandım, kahvemi içtim. Seni düşündüm.
Je me lève, je bois mon café, je pense à toi.
Hadi ama bi içki içtim
Allez, M. l'agent. Un malheureux petit verre!
Bütün gün hortumdan su içtim de tuvaletinizi kullanabilir miyim?
J'ai bu au tuyau d'arrosage toute la journée, je peux utiliser vos toilettes?
Anayasamız için ant içtim.
J'ai prêté serment à notre constitution.
İlk ve son defa orada konyak içtim.
C'était la première et la dernière fois que j'esssayais le Cognac.
Biraz şarap içtim.
Un peu de vin.
Çok içtim, sana ve ekibine saygısızlık ettim.
J'avais trop bu, j'ai manqué de respect, à toi et à ta bande.
Eve vardıktan sonra... 6 kadeh viski daha içtim ve ardından göz bandajı, parmaklık rendesi, zampara makinesi kullanarak bu küçük arpın yapımını bitirdim.
Après être rentré, j'ai repris six whiskys... puis j'ai fini de fabriquer cette harpe avec une scie à ruban, une wastringue, et une ponceuse vibrante.
- İki bardak içtim.
J'ai bu deux verres.
Bu sabah dutlu ve ekinezyalı jambo suyu içtim ben de.
Une explosion de baies et d'échinacée. C'était délicieux.
Yapamam. hap içtim ve çok fenayım.
Je peux pas, j'ai pris quelque chose pour dormir.
O yüzden bir daha asla takım elbise giyen bir erkekle çıkmayacağıma ant içtim.
Je me suis donc promis de ne plus fréquenter de gars en complet.
- Son zamanlarda uyumadığımdan ve kafam terlediğinden 17 bardak kahve içtim yani!
J'ai dix-sept cafés dans le sang à force de ne pas dormir et j'ai la tête en sueur.
Uzun zaman önce, konuşma yapmak için biraz gevşemem gerektiğini öğrendim ve çıkmadan önce üç martini içtim.
Pour faire un discours en public, j'ai besoin d'être désinhibée.
Buraya gelirken güzel bir kahve içtim.
En buvant mon café, je me disais :
- Sağ ol, az önce içtim.
- J'en sors.
- İki kupa da kahve içtim.
- Et deux tasses de café.
Ben içtim ve- -
Parce que j'en ai pris et...