Işaretler Çeviri Fransızca
917 parallel translation
Takip etmemiz için işaretler bırakmış.
Elle nous laisse une piste.
Bu işaretler silinmiş olmalı.
Ces inscriptions... ne doivent pas être effacées.
Washington'dan satın alınmış, çok sayıda çarpma izi var, bütün işaretler kaldırılmış.
Acheté à Washington, pas mal de coups, - aucune étiquette.
Masa örtüsünde işaretler yaptığımda çok gerilmiştin ve beni öptüğün gece, sabahlığım yüzünden beni itekledin rengi beyazdı ve koyu çizgileri vardı.
Quand j'ai fait des marques sur la nappe, ça vous a perturbé. Vous m'avez poussée à cause du peignoir. Il était blanc avec des lignes sombres.
Yine yerlere işaretler mi çiziyordunuz?
Vous avez encore dû faire des marques partout.
Bütün otobanlara, tepelerde kurulan merkezleri gösteren işaretler konuldu.
Des panneaux vous guideront vers les centres d'accueil dans les collines.
" Belki başka işaretler de bırakmıştı, ama...
Elle a peut-etre laisse d'autres signes...
Prenses Yuki ve maiyetinin buralarda olduğuna dair işaretler var.
C'est la princesse AKIZUKI et les siens. Leurs traces mènent ici.
Bakalım işaretler ne diyor.
Essaie de voir ce que les runes disent.
Yüzeyinde bir takım işaretler var.
Il y a des traces à la surface.
Bu işaretler olmasa, yolumuzdan sapmış olurduk.
Sans ces signes, on se serait perdus.
Burada da ilk işaretler var.
Vous avez vu les avions, les camions...
Şey, ben kitap ve gazetelerde, ama sadece basit sözcükleri.. bilirsin, işaretler ve şekiller olursa daha kolay okuyorum.
Pas les livres ou les journaux, mais avec les mots seuls, comme sur les panneaux ou les emballages, je m'en sors bien.
Burada da işaretler var.
Il y a des traces ici.
Bütün işaretler tek bir şey gösteriyor.
Tous les signes ne désignent qu'une seule chose.
Bir dakika. Bu işaretler yanlış yönü gösteriyorlar.
Je vous dis que ce poteau indique la mauvaise direction.
Ambléve'e çağrıldık, ama haritayla işaretler tutmuyor.
La carte ne correspond pas au poteau indicateur.
Tüm bu işaretler bana ne açıklamak istediğim hakkında hiçbir fikir vermiyor, sonsuzluk... büyüklük...
Aucun de ces signes... ne peut rendre ce que je veux exprimer. La grandeur infinie...
- O işaretler neydi? - Ne işareti?
- Que signifiaient ces signes?
- Ha, o işaretler.
Je ne suis pas aveugle. Ah, ceux-là!
Bir şey olduğuna dair işaretler de vardı olmadığına dair de.
Il est possible qu'il se soit passé quelque chose.
Şu işaretler.
Ces marques...
- Bazı yeni işaretler okudum.
- Nouvelles données du tricordeur.
Şeytan bir ruhu ele geçirince onu işaretler böylece biz de onu tanırız. İşarete iğne batırılınca ne kan akar ne de acı hissedilir.
Si on transperce cette marque, nul sang ne coule, nulle douleur n'est sentie.
Ve şu Sinagog, bunlar önemli işaretler...
Et ce chantre, quels aigus!
Her yerde Kola ve viski şişeleri ve şu işaretler olmasa bu pislik olmayacak. Bunlar silinmeli!
Pas de bouteilles de coca, de whisky... pas de pubs partout.
Çok belirgin işaretler var... yanık borunun kenarı... patlamadan dolayı yanmayı işaret ediyor.
Auréole noire sur les lèvres de la plaie, marques de brûlure partout autour, traces de projection de poudre.
Artık işaretler iyi görünmüyor.
Ça ne sent plus très bon.
Ama işaretler açık.
Mais les signes sont clairs.
Küçük işaretler. - Böylece parayı bulurlar.
Une petite marque pour identifier les billets.
Bütün diğer işaretler gibi aptalca.
Un signe idiot, comme les autres.
İşaretler arasına park etmek yasaktır.
STATIONNEMENT INTERDIT ENTRE LES PANNEAUX
İşaretler nedir?
Quels signaux?
İşaretler var.
- Tu reconnaitras les signes.
İşaretler konulalı üç ayı geçti
Elle est délimitée depuis plus de trois mois.
Isaretler bizi bu kadar cok gemi için uyarmamisti.
Je n'avais jamais vu tant de bateaux!
İşaretler ne diyor?
Que disent les runes?
Onlara yeni işaretler bırakacağım.
Je vais en faire d'autres.
İşaretler bırakmıştık.
On a laissé des traces.
Bir, iki, üç, dört. Hazır, ayarla. İşaretler.
Un, deux, trois, quatre, prêts, partez...
İşaretler böyle söylemiyor.
Pourquoi :
Üzerlerinde siyasi işaretler vardı.
- Ils avaient des marques politiques.
İşaretler ve sayıların bir permutasyonu çözümü bin yıl alacak bir şey.
Une permutation de nombres et de signaux qu'il faudrait un millier d'années pour résoudre.
Tüm kurbanlarda aynı işaretler var. Tüm cesetler taşa dönüşmüş.
Toutes les victimes avaient un point commun.
İşaretler kötü bir koku yayıyor.
Ces feux, ça pue, c'est tout!
İşaretler misin, Mac?
Marquez-le, Mac.
İşaretler açıkça girmemeniz gerektiğini söylüyor.
Personne ne doit venir ici.
- İşaretler mi?
Pas nous.
İşaretler'Echigo'lu Honma'olduğunu söylüyor.
Sur l'écriteau, c'est écrit : "Honma de Echigo".
Papazın saçı böyle uzun olmaz. İşaretler de kötü yapılmış.
Les cheveux de ce pasteur sont bien trop longs, et ces bornes sont très mal faites.
İşler iyi gidiyor. İşaretler iyi.
Tout va de mieux en mieux!