Juan Çeviri Fransızca
2,316 parallel translation
Evet, San Juan.
Oui, San Juan.
Mümkünse, ona San Juan'a gelmesini söyle.
Demande-lui de passer à San Juan.
San Juan ne kadar büyük?
- C'est grand, San Juan?
Seni zampara, salak...
Espèce de Don Juan, débile.
Adı, Juan Antonio Gonzalo çalkantılı bir boşanma yaşadı kadın bunu öldürmeye çalışmış.
Son nom est Juan Antonio Gonzalo pendant le divorce elle a essayé de le tuer. Ou l'inverse.
Adım, Juan Antonio.
Je suis Juan Antonio.
Sabahın erken saatlerinde yolculuklarını tamamlamış ve Juan Antonio'nun onlar için seçtiği otele gelmişlerdi.
Au petit matin, ils arrivèrent à destination et s'installèrent dans un hôtel choisi par Juan Antonio.
Vicky, kendisinin ve Cristina'nın kendi odalarında, Juan Antonio'nun da kendi odasında kaldığından emin oldu.
Vicky s'assura qu'elles avaient leur propre chambre et Juan Antonio, la sienne.
Juan bu işe bozulsa da hiç çaktırmadı.
S'il était contrarié, il le cacha bien.
Juan Antonio misafirlerini öğle yemeğine çıkardı.
Juan Antonio emmena ses invitées déjeuner.
Birlikte sevişme konusu gecenin sonuna kadar açılmadı ve Juan Antonio da birazcık sarhoştu.
La question de dormir ensemble ne survint pas avant la nuit et Juan Antonio était un peu ivre
Ve açık konuşmak gerekirse, Juan Antonio ortamlara takılan birisi olsam bile ikimiz pek uyuşamazdık.
Et pour être franche, Juan Antonio si j'étais du genre à batifoler, vous ne seriez pas mon genre.
Öğle yemeğinden sonra Juan Antonio, Vicky'yi Aviles'deki deniz fenerini göstermeye götürdü. Çok hoşuna gitti.
Après le déjeuner, Juan Antonio emmena Vicky voir le vieux phare d'Avilés qu'elle trouva très beau.
Vicky ve Juan Antonio hoş küçük bir lokantada beraber akşam yemeği yediler.
Vicky et Juan Antonio dînèrent ensemble dans un adorable petit restaurant.
Cristina, kendini ifade etme yolları ararken Barselona'nın sokaklarında dolaşıyordu ve en son tutkusuyla meşguldü fotoğrafçılık... Juan Antonio'yla yaşadığı o karar anında kendini rezil ettiğini düşünüyordu.
Cristina, à la quête d'un moyen d'expression déambula dans les rues de Barcelone, pour expérimenter sa dernière passion, la photographie et pensait s'être rendue ridicule au moment de vérité avec Juan Antonio.
Juan Antonio.
Juan Antonio.
Juan Antonio seni mi aradı?
Juan Antonio t'a appelé?
Juan Antonio, Cristina'yı şarap tatmaya götürdü.
Juan Antonio emmena Cristina à une dégustation de vin.
Juan, Cristina'yı birçok kez gezmeye çıkardı.
Juan sortit Cristina encore plusieurs fois.
Juan Antonio fahişelerle iyi arkadaştı ve onlardan iyi malzeme çıkacağını düşünmüştü.
Juan Antonio était copain avec toutes les putains et elles faisaient des modèles magnifiques.
Juan Antonio'nun diğer yaratıcı erkekler gibi bir kadınla birlikte yaşaması gerekiyordu ve Cristina'ya yanına taşınmasını teklif etti, o da kabul etti.
Juan Antonio, comme beaucoup de créatifs, ne pouvait se passer de partager la vie d'une femme il invita Cristina à emménager chez lui, ce qu'elle accepta.
Juan Antonio, beni seveceğimi düşündüğü eski bir lunaparka götürmek istiyor.
Juan Antonio veut aller à ce vieux parc d'attractions, il a dit que j'aimerais sûrement.
Cristina ve Juan Antonio'yla... -... gitmek istiyorum.
- J'aimerais vraiment aller avec Cristina et Juan Antonio.
Cristina'yı aklından geçiren Juan Antonio ayağını masanın altından onun ayağına değdirmeye çalıştı, ama yanlışlıkla Vicky'ninkine değdirdi.
Juan Antonio, en pensant à Cristina, essaya de lui faire du pied mais accidentellement, c'est celui de Vicky qu'il toucha
Lunapark, Juan Antonio'nun onlara göstermek istediği gibiydi.
Juan Antonio ne leur avait pas menti à propos du parc d'attractions.
Mazeret bildiren Juan Antonio yanında değildi.
Elle était venue sans Juan Antonio, qui inventa une excuse.
Juan Antonio'nun arkadaşları her çeşit yaratıcı insanla takıldı.
Avec le cercle d'amis de Juan Antonio, elle rencontra des personnes créatives de toutes sortes
Cristina ve Juan Antonio bu düğün hediyesini size gönderdi.
Cristina et Juan Antonio vous ont envoyé ce cadeau de mariage.
Gerçekten Juan Antonio'yla çıktığını duyunca kulaklarıma inanamadım.
Quand j'ai su qu'elle était vraiment avec Juan Antonio, j'ai eu du mal à le croire.
Juan Antonio gecenin köründe aceleyle çıktı gitti.
Juan Antonio se précipita en pleine nuit.
Duş almak istiyorum, Juan Antonio, olur mu?
J'ai envie de prendre une douche, Juan Antonio, je peux?
Ona güvenmiyorum, Juan Antonio.
Elle ne m'inspire pas confiance, Juan Antonio.
Ama eksik olan neydi, Juan Antonio?
Mais qu'est-ce qui nous manquait, Juan Antonio?
Günler geçtikçe Cristina, Maria Elena ve Juan Antonio'yu gözlemledi ve duygularının eskisinden daha karışık olduğunu fark etti.
Le temps passant, Cristina observait Maria Elena et Juan Antonio et trouvait l'amour plus confus que jamais.
Cristina, Juan Antonio ve Maria Elena kıra bisiklet binmeye gittiler.
Cristina, Juan Antonio et Maria Elena sont partis à la campagne en vélo.
Bana öyle geliyor ki sen ve Juan Antonio hâlâ birbirinize âşıksınız sizi birlikte görünce anladım.
C'est si évident pour moi que Juan Antonio et toi êtes encore amoureux quand je vous vois ensemble.
Sen ve Juan Antonio sevişmek istemiyor musunuz?
N'êtes-vous pas tentés de coucher ensemble?
Peki ya Cristina, Maria Elena'nın bir öğleden sonra Juan Antonio'yla sevişmesine bozulmadı mı?
Cristina allait-t-elle le prendre si bien quand Maria Elena et Juan Antonio firent l'amour une après-midi?
Şey, Juan Antonio ve Maria Elena benim için bir karanlık oda yaptılar.
Juan Antonio et Maria Elena ont fait cette chambre noire pour moi.
- Juan Antonio'ya söyledin mi? - Evet.
- Tu l'as dit à Juan Antonio?
İşte böyle. Bundan sonra da Juan Antonio'yla yattım çok hoş bir deneyim oldu.
J'ai couché avec Juan Antonio depuis et j'ai adoré.
Hem Juan Antonio hem Maria Elena, şüphe duyduğu zamanlarda ona fikir veriyor ve onu destekliyorlardı.
Juan Antonio et Maria Elena lui donnaient des idées et la soutenaient quand elle doutait.
Artık o, Juan Antonio ve Maria Elena sevgili olmuşlardı.
Maintenant, elle-même, Juan Antonio et Maria Elena étaient devenus amants.
Juan Antonio, resimleriyle çok yaratıcı bir döneme giriyordu.
Juan Antonio traversait une période très créative dans sa peinture.
Bunca zamandır Juan Antonio muydu?
Pendant tout ce temps, c'était Juan Antonio?
Juan Antonio hayatıma girmeden önce Doug'la gayet iyiydim. - Sadece...
Si Juan Antonio n'avait jamais existé je serais bien avec Doug.
Vicky'nin itirazlarına rağmen Judy onu Juan Antonio'yla bir araya getirmenin bir yolunu bulmaya niyetliydi ve sanat dünyasından arkadaşı Gabriella'yı bir parti vermek için ikna etti Vicky ve Juan Antonio'yu da davet ettirdi.
Malgré les protestations de Vicky Judy cherchait absolument un moyen de la ramener vers Juan Antonio et demanda à son amie, Gabriella, qui était une figure du monde l'art d'organiser une fête et d'inviter Vicky et Juan Antonio.
Bu arada, tam da tahmin edildiği üzere Cristina olmayınca Maria Elena ile Juan Antonio'nun ilişkisi eski haline geri dönmüştü.
Entre-temps, il était prévisible que sans Cristina la relation entre Juan Antonio et Maria Elena était redevenue destructrice.
Daha önce de olduğu gibi ortak bir kararla Maria Elena eşyalarını topladı ve Juan Antonio'nun evini terk etti.
Et comme jadis, d'un accord commun, Maria Elena fit ses valises et déménagea de chez Juan Antonio.
Cristina, Antibes'ten döndüğünde, Vicky ona her şeyi anlattı ve Cristina, Vicky'nin Juan Antonio'yu ne kadar çok istediğinin ve elinden bir şey gelmediğinin ne kadar üzücü olduğunu düşündü.
Quand Cristina revint d'Antibes, Vicky lui raconta tout et Cristina pensa que Vicky devait avoir beaucoup souffert de son désir pour Juan Antonio sans pouvoir en parler ou y faire quelque chose.
Bak, gördüğün ilk andan itibaren Juan Antonio'ya olan duygularını biliyordum.
Je savais que tu as eu un coup de foudre pour Juan Antonio.