Kadir Çeviri Fransızca
277 parallel translation
Ama iyi şeylere kadir olarak, birisi de bilgelik olmalı.
Pour accomplir un bon travail, la sagesse est nécessaire.
Böyle şeyleri bilmeye kadir değiliz.
On n'est pas censés savoir.
Büyük ihtimalle Amerikalı. Her şeye kadir dolar.
Probablement Américaines, le tout-puissant dollar.
Benim hakkımda konuşacağız, öyle mi? Ağza bir parmak şeker. Para nelere kadir.
Tiens, on va parler de moi... ll n ´ y a pas à dire...
Şu yasalar nelere kadir?
Quel est le bon ange qui a inventé cette loi?
Onların her şeye kadir tanrısı ve yılanı için çalışıp hayatını harcamaktan belki memnun olabilirsin.
Vous voulez peut-être rester au service de leur Dieu Soleil et de son serpent.
Bu her şeye kadir olan demektir.
Ça signifie le Tout-Puissant.
O ki her şeye kadir olan iradesi yoktan var edilmiştir.
qui par son omnipotence créa à partir de rien...
Joe, hiç kadir kıymet bilmiyorsun.
Quelle ingratitude!
Brady, Brady, herşeye kadir Brady!
- Brady, tout-puissant!
Kadir kıymet biliriz. Bir gün dara düşersen, sana bir tas çorbayı çok görmeyiz.
Si un jour t'étais dans le besoin nous sommes là, nous.
Korkuyla saklanmış olan Berberi kralı El-Kadir'e yardım etmek üzere... Valencia'ya gelen Ben Yusuf'la birlikte vakit de gelmişti. Büyük ve güçlü ordusunu İspanya kıyılarına çıkarabileceğine emin olmak zorundaydı.
Ben Youssouf vint à Valence pour s'assurer l'aide du peureux Al Kadir avant d'amener sa flotte aux rives d'Espagne.
Yetimdin sen. Seni büyüttüm, tezgâhtarım yaptım ama sen kadir kıymet bilmedin.
Je t'ai recueilli lorsque tu étais petit, je t'ai élevé, j'ai fait de toi mon commis.
Aziz kardeşimize dua edelim, Her şeye kadir olan ve... kilisesinin selametini sağlayan tanrının... iyilikleri ve ihsanı, bu piskopos seçiminin üzerine olsun. Varlığının bereketi adına...
Prions très cher Frère, laissons la bonté de Dieu Tout Puissant pourvoir au bien-être de son Eglise, qu'elle accorde à cette élection épiscopale, abondance de grâce par le Christ notre Seigneur,
İsa Tanrı'dan geldi. Bu, her şeye kadir olduğunu gösterir.
Jésus vient de Dieu, il est donc omnipotent.
Adımı biliyorsun. Bir ayak nelere kadir.
Par quelle magie savez-vous mon nom?
Elbette. Her şeye kadir olma olayı.
C'est la toute-puissance, non?
Her şeye kadir iradenin Büyük planını gerçekleştirmek dışında?
Pour accomplir le dessein D'une volonté omnisciente réelle?
Herşeye kadir bombamız
La grandeur de la Bombe
Herşeye kadir bomban Yüce Radyoaktif serpintinin yardımıyla bizleri bugün ve ileride koruyacak.
Que la bénédiction de la Bombe sacrée et la communion du Saint Atome soit avec nous en ce jour, et pour toujours.
O haydutlar nelere kadir görürsün şimdi sen!
Regarde ce qu'ils te disent, ces bandits!
Bu da oğlum Kadir.
Voici mon fils Qadir.
"Çok sevgili kardeşimizi kendi yanına alarak..." "her şeye kadir Tanrı, büyük merhametiyle fazlasıyla lütfetti."
"Pour autant qu'il lui semble bon Dieu tout puissant de ta grande pitié pour accueillir auprès de lui l'âme de notre chère frère"
" Ulu Tanrım, her şeye kadir Babamız, ölümsüz Tanrım...
" Seigneur, Père Tout-Puissant, Dieu Eternel,
" Her şeye kadir Tanrım, Tanrı Babanın Kutsal Kelamı Hazreti İsa...
" Seigneur Tout-Puissant, Verbe de Dieu le Père, Jésus-Christ,
" Her şeye kadir Tanrı karşısında suçlusun.
" Tu es coupable devant Dieu Tout-Puissant.
Bakın, istavroz çıkarmak nelere kadir!
Voilà ce qui rend la Croix vivifiante!
Her şeye kadir Tanrım, onu tanımıyormuşum.
Je ne le connaissais pas, en fait.
Tam olarak uyumlu DNA moleküllerini belirlemeye programlanmış bilgisayarlar bizleri tatmin edecek şekilde insan neslini oluşturmaya kadir olacak.
Des ordinateurs détermineront les critères de compatibilité des molécules d'ADN et produiront une nouvelle race humaine.
Herşeye kadir Tanrımız, kardeşimiz Joanna'yı yanına gönderiyoruz ona sevgi ve merhamet göstereceğini ve senin yanında sonsuz yaşama kavuşacağını biliyoruz.
Dieu tout-puissant, nous Te confions Joanna. Nous croyons en Ta miséricorde ainsi qu'en la vie éternelle... grâce à notre Seigneur Jésus-Christ.
Herşeye kadir Tanrım, cennetteki ve dünyadaki bütün ailelerin babası acı çekenlerin yanında ol sen güç verirsen, buna dayanabilirler ve hayatın güzelliklerinin devam ettiğine inanabilirler... Efendimiz Yüce İsa adına, amin.
Dieu tout-puissant, père de tous les hommes sur Terre et aux Cieux... réconforte ceux qui souffrent... afin que Ta force les soutienne... et qu'ils croient en la vie dans l'au-delà... grâce à Jésus-Christ, notre Seigneur.
Yahudiler tarafından asırlardır geleceği öngörülen o her şeye kadir tanrı benim, biliyor musun?
Alors, pourquoi ce martèlement dans mon crâne? Et pourquoi je dors si peu que ça?
Kadir bilmek kalmamış artık.
Il n'y a plus aucune reconnaissance.
Mutlak yeniden doğuşa dek efendimiz, Yüce İsa kardeşimiz Mark'ı Kadir-i Mutlak Tanrı'ya emanet ediyoruz.
Dans l'espoir certain de la résurrection à la vie éternelle par notre Seigneur, Jésus-Christ, nous recommandons à Dieu tout-puissant notre frère Mark.
Yakalanmışsa, bunun sebebi her şeye kadir Sherlock Holmes'e güvenmesidir.
Ils l'ont attrapée parce qu'elle croyait en vous.
Her şeye kadir Tanrım, merhametli ol, Tanrım bu kölene elini uzat... Koru beni, Tanrım...
Seigneur Dieu Tout-puissant, prends-moi en Ta compassion, en Ta grande indulgence et en Ta générosité infinie, garde-moi, Seigneur, par le pouvoir...
Her şeye kadir tanrım, kızımız Carol'un ruhunu affet...
Et à Dieu tout-puissant, nous confions l'âme de notre sœur Carol.
Duy bizi, Yüce Efendimiz, Herşeye Kadir Babamız, Sonsuz Tanrımız...
" Entends-nous, Seigneur, Père tout-puissant, Dieu éternel,
Oh Tanrım, yüce Tanrım. Herşeye kadir ve sonsuz Tanrım. Mütevazice, elimize geçecekler için sana şükürler olsun.
Seigneur, notre Père céleste, Dieu Tout-Puissant, nous te remercions humblement pour ce que nous allons recevoir.
Kadir şehrinde üç gece dolunay olacak ve halkımın tamamı barış içinde arkamda birleşecek ve bunların hiçbirine ihtiyaç kalmayacak.
Dans trois nuits, à Kadir, la lune sera pleine, et mon peuple tout entier sera uni derrière moi dans la paix, sans tout cela.
Yarın Kadir'e yolculuk edeceğiz.
Demain, nous partons pour Kadir.
İki gece sonra kutsal şehir Kadir'de, Ömer kendini imparator ilan edecek.
Dans deux nuits, dans la ville sainte de Kadir, Omar se proclamera empereur.
Kadir'e ulaşmalıyım.
Je dois aller à Kadir.
Kadir'e ulaşmak zorunda olan kişi sensin.
C'est vous qui devez aller à Kadir.
- Şey... bu yol Kadir'e mi gidiyor?
- Euh... C'est par là, Kadir?
- Kadir batıda, şu dağın ardında.
- Kadir est à l'ouest, derrière la montagne.
Jack, onu Kadir'e götürmeliyiz.
Jack, on doit l'emmener à Kadir.
Kadir'e gideceğiz.
Nous allons à Kadir.
Benimle Kadir'e geldiğin için teşekkür ederim.
Merci de m'accompagner à Kadir.
Kadir'e giden tren!
Le train de Kadir!
Hiç kadir kıymet bilmedin sen. Ortalığı toparlamam lazım, hiç takdir görmeden, bütün işleri yapıyorum! Yapacak daha önemli işlerim var.
J'ai pas que ça à faire!