Kagıdı Çeviri Fransızca
4,538 parallel translation
Giriş kağıtları masanın üzerinde.
La feuille d'inscription est sur le bureau. La leçon est terminée.
Kağıtlar, resmi dökümanlar Roy'un eski davalarına ait çalışmalar.
Juste des documents administratifs et légaux, des notes sur d'anciens dossiers de Roy.
-... sonra da CostCo'ya gittim.. - Nereye? Karım beni toptan tuvalet kağıdı almak için mi bıraktı?
Tu es allée, quoi, ma femme a disparu et toi tu vas acheter du papier toilette?
Tuvalet kağıdı yemeyi seviyorum.
J'aime manger du papier toilette.
İzin kağıdı burada.
C'est la demande d'autorisation.
Bu sabah tuvalet kağıdını kahve filtresi olarak kullandın sonra da tuvalet kağıdı olarak.
Ce matin, tu t'es servi de papier de toilette comme filtre à café, puis tu l'as utilisé comme papier de toilette.
Niye sürekli tuvalet kağıdımız ve peçetemiz olduğunu düşünüyordun?
D'après toi, pourquoi on a toujours du papier toilettes et des serviettes. Pas vrai?
Güzel tuvalet kağıdı kuyruğu.
Joli T.P. queue
Sizi istemediğime dair bir kağıt imzalamamı istiyor!
Il veut que je signe un papier qui dit que je ne voulais pas d'enfants!
- Kulağa tuvalet kağıdı gibi geliyor.
- On dirait que tu parles de PQ.
Hazırlanma kağıdına bakma fırsatı buldun mu?
Me donneras-tu la chance de vérifier les documents préparés?
Hangi hazırlanma kağıdı?
Quel document de préparation?
Ceketine kağıt parçası tutturan bir kadın için oldukça güçlü sözler.
Waouw, de grands mots de la part d'une femme qui tente d'épingler un morceau de papier sur son blazer.
Sana ağaçtan gelen kağıtlarla yapılmış elektronik olmayan bir kitap veriyorum.
Je te donne un livre non-électronique fait avec du papier issu d'un arbre.
Optik kağıdını mı cezbettin?
Tu vas séduire une feuille de Scantron?
İzin kağıtları imzalandı, otobüs ayarlandı, ve Üzgün Linda dışarıda bizi bekliyor.
Les permissions de sortie sont signées, le bus est réservé, et Linda la Triste nous attend dehors.
Aylardır Starbucks peçetelerini tuvalet kağıdı olarak kullanmadık.
Nous n'avons pas utilisé les serviettes de chez starbuck comme papier toilettes depuis des mois.
Öldüğü gün Walter Danzig bir motosiklet mağazasının sahibine celp kağıdı götürüyordu.
Walter Danzig a notifié une assignation au propriétaire d'un magasin de moto.
Size celp kağıdını getiren adam.
L'homme qui vous a notifié l'assignation.
Sue lisede tutunmanın kurallarını belirtirken, ben de Ehlert'ten kurtulmanın kurallarını yazıyordum- - şekerli çörekleri sonrası için çantanda sakla, meşgul gözükmek için kağıtları karıştır, ve Ehlert seni gördüğünde ağzından çıkacak ilk sözlerin bir aşağılama olacağını bil.
Pendant que Sue établissait les règles de survie au Lycée, J'étais face à celles de chez Ehlert... cacher le donut soupoudré dans son sac à main pour plus tard, manipuler des papiers pour avoir l'ai occupée, et savoir que la première chose qui sort de la bouche d'Ehlert quand il vous voit sera toujours une insulte.
- Celp kağıdının bir kopyası.
C'est une copie de l'assignation à comparaître.
Duvar kağıdındaki kuşları görmek ister diye düşündüm, müşteriler gelmeden önce.
Je pensais qu'il aurait aimé voir les oiseaux, sur le papier peint, avant que les clients arrivent.
Kağıt parçasına ihtiyacımız yoktu!
Nous n'avons pas besoin d'un morceau de papier!
Kağıdımız vardı Nedward.
Nous avons du papier, Nedward
Sadece senin kokteyl tasını, 17 tane sandalyeni, taşınabilir dans pistini, pankart yazıcını, pankart yazma mürekkebini, ve birkaç tane de boş pankart kağıdını ödünç almam gerekecek.
Nous allons juste besoin de emprunter votre bol à punch, 17 chaises, votre piste de danse portable, votre imprimante à bannière, encre bannière, et une rame de bannières vierges.
Bazıları bizim, bazıları Çinlilerin. Ama çoğunluğu farklı ticari kuruluşlara ait. En azından kağıt üzerinde.
Certins étaient à nous, d'autres à la Chine, mais la majorité appartenait à de nombreuses sociétés commerciales, au moins sur le papier.
Voight'un evini tuvalet kağıdıyla kaplamaktan bahsetmiyorum O.
Car je ne parle pas de tapisser de papier toilette la maison de Voight, O.
* Kese kağıdında 10 yıl yaşadım *
Ten years living in a paper bag
Bankada 80 milyonum vardı. Şimdi hepsini bir rulo tuvalet kağıdına verirdim.
80 million de dollars à la banque et j'échangerais le tout pour un rouleau de Lotus.
Ve senin yapışkanlı not kağıdını.
Et tes post-it.
Birkaç kağıdı unutmuşum.
J'ai juste oublié quelques papiers.
Şoföre oturup beklemesi için 100 kağıt verdim yani gitmeye ne zaman hazır olursak mesela şimdi nasıl? Tek yapmamız gereken dışarı çıkmak.
Je lui ai donné 100 $ pour attendre, donc dès qu'on est prêts à partir... maintenant peut-être... on a juste à sortir.
Burada ambalaj kağıdı satmak istediğim zaman bunun iş yerinde uygun olmayacağını söyledin.
Quand le mien voulait vendre du film plastique ici, tu as dis que c'était interdit au travail.
Acı sosla işkence ettiniz ambalaj kağıdıyla sarmalayıp bağladınız ve odasında hapsettiniz!
Vous la torturez avec de la sauce brulante, vous l'attachez avec du pellicule transparent et l'enfermez dans sa chambre!
Bunu yaparken de 20 sandviçlik plastik ambalaj kağıdını boş yere harcardık.
Et ainsi, nous avons perdu 20 emballages de sandwiches. d'une pellicule de plastique.
Bizi kızdırdığı her seferinde ambalaj kağıdı, acı sos ve sprey şişe yerine yaratıcı olup kendi çözümlerimizi bulduk.
Au lieu d'attraper la sauce piquante pour sandwich et vaporiser la bouteille sur Maw-Maw dès qu'elle commençait à nous ennuyer, nous sommes devenus un peu plus créatifs avec nos solutions.
1. hamur 10 top kağıdın tanesi indirimle 6.90 dolar mı?
" 10 rames de 40 livres soldées à 6,90 dollars?
Kağıdınız toksik madde içeriyor mu?
Le papier est toxique?
Ne istiyorsun? Tuvelet kağıdı veya dergi mi?
T'as besoin de papier ou de magazine?
Tuvalet kağıdı istiyorsan, dergileri kullan.
Si t'as plus de papier, prends un magazine.
Kostüm seçme kağıdını görmedin mi?
Est-ce que tu as vu la feuille d'inscription du costume?
Tuvalet kağıdını kontrol ettim. Hiçbir şey yok.
J'ai vérifié le rouleau de papier sur toute la longueur, mais rien.
Bu kağır ve 50 yıllık mürekkep.
Ce papier et cette encre date d'il y a 50 ans.
Evet, ne güzel bir paket kağıdı.
- Superbe papier cadeau.
İlaç şirketlerinde ofise tıkanmış, yığınla kağıdı itiyordum.
J'étais coincé dans un bureau à arbitrer des opérations boursières. dans des compagnies pharmaceutiques.
Oranın çalışanı Dave, kağıdın arkasına numarasını yazmış.
Ca vient de chez "think cofee" le serveur, Dave a mis son nom et son numéro au dos.
Seçim kağıdını imzalasan da imzalamasan da bu başı belaya giren son çocuk olmayacak.
Que vous signez ou pas les papiers pour l'élection, ce n'est pas le dernier gamin qui aura des ennuis.
Evet. Geçen bayram, birileri karavanımın heryerine tuvalet kağıdı fırlattı.
Au dernier Halloween, quelqu'un a jeté du papier toilettes partout dans ma caravane.
Ama Rok, yengenin mal varlıklarının 1 / 3'ini istemediğini söyledi. Kağıdı yırtıp attı.
Mais Rok... il a même déchiré les papiers lui donnant un tiers de leurs biens.
Tuvalet kağıdını işaretlemeyi unuttum!
J'ai oublié de marquer le papier toilette.
Tuvalet kağıdını işaretlemedim!
Je n'ai pas encore marqué le papier toilette.