Kalktım Çeviri Fransızca
1,790 parallel translation
Kalktım, kendimi iğrenç hissettim.
Je me suis levé, plombé.
Ben daha yeni yataktan kalktım!
Je viens de me lever!
- Sabahın köründe, her gün saat 4'te kalktım.
- Je me lève à 4 h 00 tous les matins.
Hayır, sorun değil. Kalktım zaten.
Non, je suis réveillé.
Bu sabah kalktım ki
'Me suis réveillé ce matin
Bu sabah çok erken kalktım.
Je me suis levé vraiment tôt ce matin.
Son yedi senedir her sabah saat 4 : 30'da kalktım.
Je me suis levée à 4 h 30 tous les matins pendant sept ans.
Arkadaşımın düğünü için İngiltere'den kalktım geldim.
Tu crois pas que je suis là Pour le mariage de mon pote
Kalktım, resti çektim abi!
Je suis sorti et voilà.
Kalktım gittim abi.
Je l'ai plantée sur-le-champ.
Oh, kalktım, kalktım.
Oh, je... Je me lève. Je me lève.
Bugünse kalktım ve ızgaraya bastım ve ayağımı biraz yaktım sanırım.
Aujourd'hui je me suis levé, j'ai marché sur le grill, et il s'est refermé sur mon pied, voilà tout.
Bir sonraki gün, Hank'e güzel bir gün geçirtebilmek için erkenden kalktım.
Le jour suivant je me suis lever de bonne heure et de bonne humeur
- Çok hızlı kalktım.
- Je me suis levé trop vite.
Geceleyin,... her zamanki gibi memurla el sıkışmak için kalktım ve bir de baktım ki yerde yatıyor.
Au milieu de la nuit, je me lève, pour changer mon poisson d'eau, et le voilà, face au sol.
- Şaka mı bu? O kadar heyecanlıyım ki, bugün öğlenleyin kalktım.
Je suis tellement surexcité que je me suis réveillé à midi.
Bu yüzden erken kalktım, kahve alacak bir yer arıyordum.
Euh... J'arrivais pas à dormir, donc je me suis levée tôt et je suis partie à la recherche d'un café.
Alan. Erken kalktım!
- Oui, Alan.
Bir keresinde yeğenlerimle ticaret açığından konuşmaya kalktım.
J'ai essayé de parler à mes neveux du déficit du commerce extérieur.
Bu sabah yataktan kalktığımda, ayaklarım yere değmeden önce havalandı.
Ce matin, en me levant, mon pied est resté en suspension.
Fakat artık onu yapmaya kalktığımda, motor bloğumda sıvı yükseliyor, dolayısıyla yapamıyorum.
C'est plus le cas. Parfois, il arrive que les liquides s'accumulent dans le bloc-moteur, mais Doc va m'arranger ça.
Şu anda şeyim kalktı. Çünkü bu hayatımın en müthiş deneyimlerinden biri.
J'ai une érection parce que je vis l'un des plus beaux moments de ma vie.
- Merhaba. Kalktın mı?
- Tu es debout, mon vieux?
- Bayrak kalktı. - Topu karşılayan takım faul yaptı.
Y a le drapeau.
çok erken kalktım.
Déjà debout?
Gecenin sonunda, beni öpmeye kalktı.
En rentrant, il a voulu m'embrasser.
Senin hatan mı? O seni öldürmeye kalktı!
T'y es pour rien, s'il a essayé de te tuer!
Ayağa kalktı ve yeniden üzerime geldi.
Mais il s'est relevé et à recommencé à m'embrasser.
Üzerimden bir yük kalktı.
Tu m'ôtes un poids.
Kalktım bile.
Je suis debout.
Çocuğun biri beni dövmeye kalktı.
Un garçon m'a sauté dessus.
Kimlerle düşüp kalktığımı mı bilmek istiyorsun?
Tu veux savoir avec qui je baise?
Bir gün yatağımızdan kalktığımızda göreceğiz ki meğer çevremizde havadan başka hiçbir şey yokmuş.
Un matin, on se réveillera, et en tendant la main, on ne rencontrera que le vide.
Büyük yük kalktı omuzlarımızdan!
Tout cela ne repose plus sur nos épaules désormais!
Uçaklarımız kalktıktan sonra muhtemelen bir daha görüşemeyeceğiz. Ben de sadece birlikte iyi zaman geçirdiğimi söylemek istedim ve sanırım dehşet verici bir aile oluşturduk.
On se reverra sûrement pas, après que nos avions aient décollé, alors je voulais vous dire que ces quelques heures étaient super et qu'on forme une famille géniale!
Hayır, baba, bariyerler kalktığında, gidiyorum.
Non, Papa, quand les barrières se lèvent, je m'en vais.
Adam kızımı kaçırmaya kalktı.
Un homme a essayé d'attraper ma fille.
Ben ayağa kalktı ediliyorum inanamıyorum
Incroyable qu'on m'ait posé un lapin!
Kaçmaya kalktığım ilk seferde şanslıydım ve sadece bununla kurtulabildim.
J'ai été chanceuse de n'avoir eu que ça, la 1ère fois ou j'ai essayé de m'enfuir.
Gemiye binmeye kalktığımda, o bekçi de üstüme çökmüştü.
Il m'a bloqué, putain, il m'empêchait de bouger.
Yolanda'ya telefon numarasını sorup sana bir şey yapmaya mı kalktı?
Demandé à Yolanda son numéro de téléphone en te mettant au défi de l'en empêcher?
Duşun sesini de duyabilirsin. O zaman duş-diş fırçalama ikilisi amaçsız kaldı. - Niye bu kadar erken kalktın?
Mais une fois dans la douche, je me suis rendu compte que tu devais quand même m'entendre et que ce que je faisais était ridicule.
Evet, manyak herif bana sarılmaya kalktı.
- Il a voulu m'embrasser.
Yaşadığımız onca şeyden sonra beni bu adam için vurmaya kalktın.
Après tout ce qu'on a enduré, à cause de ce mec.
Bu sabah yataktan kalktığımda, ayaklarım yere değmeden önce havalandı. Havalandı.
Ce matin, en me levant, mon pied est resté en suspension.
Yani, gerçekten üzerimden büyük bir yük kalktı.
Ça m'enlève un poids de vous avoir parlé.
- Jake kalktı mı?
- Jake est levé?
Sanırım hızlı ayağa kalktım.
Je me suis levé trop vite.
Ayağa kalktığım anda başım dönmeye başladı
Le temps que je me lève, je commençais à être désorienté.
Kapı vurma adeti kalktı mı?
N'y a-t'il plus personne qui frappe?
Ortadan kalktığında, her şeyi düzeltmek için bir şansımız olacak.
Une fois qu'il sera parti, on pourra remettre les choses en ordre.