Kamera Çeviri Fransızca
6,497 parallel translation
senin kamera karşısına geçmen danny e destek olduğunu gösterebilir.
Votre volonté d'apparaître face caméra indiquerait votre soutien à Danny.
bana yüklemeyi bırak artık, Rev burda mikrofon yada kamera yok merak etme.
Donnez-moi une chance. Il n'y a ni caméra ni micro ici.
Pardon. Kamera mı o?
Je suis désolé, désolé.
- O tarafta hiç kamera yok.
Il n'y a pas de caméras dans cette zone.
Özellikle çoğu kütüphanede kamera olmadığından beri.
Surtout que la plupart des bibliothèques n'ont pas de caméras.
Dostum baksana. Kamera beni çekecek.
Ohé, la caméra sur moi.
Dostum baksana. Kamera beni çekecek.
la caméra sur moi.
- Hayır ve bu parkın bu bölümünde kamera da yok.
- Non, et il n'y a pas de caméra dans cette partie du parc.
Yine de Jared Stone'u sorgulamak için buraya getirelim ve o ankesörlü telefonun son 2 haftalık kamera görüntülerini inceleyelim.
Quoi qu'il en soit, faisons venir Jared Stone pour l'interroger, et jetons un œil sur les enregistrements vidéos de cette cabine pour les deux dernières semaines
Belediyenin vagonlara kamera koyacağını düşünmezdim.
Je ne pensais pas que la RATP avait des caméras dans les wagons de métro.
Ve FBI dairedeki gözetleme kamera görüntüleri çıkarmış.
Et le FBI a l'enregistrement des caméras de surveillance de l'appartement.
Şu uçan kamera şeylerinden biri mi yoksa?
Est-ce que c'est une de ces caméras volantes?
Uçağın üzerinde bir kamera olmalı.
Le drone devait avoir une caméra sur lui.
Şurada bir HD kamera varmış pilota yön göstermesi için.
Regardez, il y a cette caméra HD attaché là pour que les données retournent au pilote.
O şey onların düzeni temel alır normal operasyonlarda, gittiğimizde çok, kapalı kutu, bazı kör noktalar vardı güvenlik kamera arkasında, ve hiçbir şey yok Bu konuda yapabileceğim.
À propos de ça, leur agencement est prévu pour des opérations de routine, donc quand nous avons activé le confinement, il y avait des angles morts derrière les caméras de sécurité, et je ne peux rien faire pour ça.
Bu kamera senin değil, Emma'nın.
La caméra est à Emma, pas à toi.
Kuş yemliğindeki kamera mı?
- Il y a une caméra sur le perchoir?
Maalesef kamera maktulün arka bahçesinin küçük bir kısmını çekmiş.
Malheureusement, la caméra a seulement photographié une petite partie du jardin de la victime.
Silahlı çatışmaya kamera getiren herkese saygım sonsuzdur.
N'importe qui filme un combat armé a mon respect.
Kamera kayıtlarından 2 yıl önce kovduğumuz bir IT elemanı fark ettim.
J'ai remarqué un informaticien qu'on a viré il y a 2 ans sur la vidéo de surveillance.
Bakın, bir kamera lazımsa, belki... Belki bu işinizi görür.
Bien, euh, si vous avez besoin d'une caméra, peut-être que,... peut-être que ça ira.
- Kamera görüntülerinden bir şey çıkmadı.
La surveillance ne nous donne rien.
Ama gizli kamera, birkaç açıdan çekilen fotograflar birileri bu pozları istiyormuş.
Mais une caméra cachée, différents angles... quelqu'un devait prendre ces clichés.
Komşuların kamera kayıtlarında kimse yok.
On ne voit personne sur les vidéos de sécurité des voisins.
Caddenin karşısındaki ATM'den kamera görüntülerini alabiliriz. Yüz yüze konuşuruz.
On pourrait très bien assigner les images de vidéo-surveillance de l'autre côté de la rue, et chercher individu par individu.
Kamera yok.
Il n'y a pas de caméras.
Kamera görüntülerini getirin ve binaya giriş çıkışı yasaklayın.
Passez moi les caméras de surveillance du centre médical d'autopsie.
Sokağın iki ucunda da kamera yok.
Pas de caméra d'un coté ou de l'autre de l'allée.
Termal kamera.
Compris!
Bu kamera karşısında olmamalıydı.
Ça ne devrait pas être en caméra.
Ve çok güzel bir kızsın ve kamera karşsında çok güzel görünüyorsun.
Et tu es une très jolie fille. Et tu passes bien à la télé.
Ve kulübün kapısını da karşı sokağa yerleştirdiğimiz, mini kamera sayesinde gözetleyebiliyoruz.
Et on a des yeux sur le club grâce à la mini-caméra implantée en face.
Tutmazsa kamera yukarı aşağı sallanır.
Sinon, ça va devenir très compliqué.
Bu adamlar kamera araçlarıyla oldukça fazla ilgileniyorlar.
Ils s'intéressent beaucoup aux véhicules de tournage.
Londra'da hâlâ yarım milyon kamera var bunu daraltmalıyız. Pekâla.
Certes, il y a un demi million de caméras à Londres, mais on doit rétrécir l'étau.
Odaya yeni bir kamera.
Je pose une nouvelle caméra.
Bir kamera ya da dedektör felan olmalı.
Il y a forcement une caméra ou des détecteurs ou une connerie.
Burada kamera olmadığını bilmek cidden zor Brooke.
J'en ai ma claque de simuler devant la caméra, Brooke.
Oraya gönderdiğimiz bir multikoptere kamera taktık.
On a téléporté un drone muni d'une caméra.
- Şu ana kadar 13 kamera.
- Jusqu'à présent, 13 caméras.
Kamera gözlükleri mi?
Des lunettes-caméra?
Bu bozuk kamera mı? Bilmiyorum, yolunda olmayan bir şeyler var.
- Il y a un problème.
- Sorun bu mu? Bozuk kamera mı? - Kontrol etmek istemiyorum.
C'est une caméra cassée?
- Sam, kamera.
- Sam, la caméra.
Bekle, bu kamera evin içinde mi?
- Cette caméra était dans la maison?
Tamam, ikiniz de konuştuğunda kamera karşısına geçebilir mi lütfen Böylece sizi hem görüp hem de duyabilmiş olurum belki?
Asseyez-vous tous les deux devant la caméra, je veux vous voir et vous entendre en même temps.
Elime bir kamera alıp Mansoura'ya falan gitmek.
Si je dis que je veux prendre une caméra et aller... filmer des gamins à Mansoura.
Kamera da alma, elin boş git.
Ne prends pas de caméra.
Kablosuz kamera kullandık, Panasonic'ten çaldık.
Amenons la caméra sans fil qu'on a volée à Panasonic.
Kamera yok.
Pas de camera.
Artık kamera yok.
Plus de caméras.