Kandırıldık Çeviri Fransızca
112 parallel translation
" Burada bir hata var, kandırıldık!
Qu'on les a trompés.
Kandırıldık. Sahte bir taban.
Encore un double fond!
Kandırıldık.
Ils nous ont eus.
Bizi oyuna getirmeye çalışıyorlar. Kandırıldık.
On est trahis... et comment!
Kandırıldık.
On nous a laissé tomber.
Maskeli Haydutlar tarafından taciz ediliyoruz. Ayrıca hepimiz kandırıldık.
On nous a trompés.
Hepimiz kandırıldık.
On est paumés.
Savaşın kurbanı olduk, sonrasında barış denilerek kandırıldık.
Détruits par la guerre, trompés par les mouvements pacifistes.
- Galiba kandırıldık, Şahin.
- On s'est fait avoir. - Je crois que t'as raison.
Kandırıldık, ortak.
On s'est fait avoir, partenaire.
Kandırıldık!
On a été cambriolé!
Bir kez daha kandırıldık.
Encore une fois, nous avons été flouées.
Yıllar boyunca kandırıldık!
On nous ment depuis si longtemps!
- Kandırıldık.
On se fait avoir.
İkimiz de kandırıldık, Joseph.
Il nous a trompés tous les deux.
- Kandırıldık.
- On s'est fait avoir.
- Belki de kandırıldık.
- Peut-être nous serions nous trompés.
Görevlendirildiğimiz şu dava. Sanırım yanlış yönlendirildik. Hatta kandırıldık.
Sur l'affaire qu'on nous a confiée, nous avons été trompés.
Karmaşayla başladık. Kendi kararlarımızı alamayacak kadar ilkeldik. Sonra bizim için en iyisini bildiklerini iddia eden ırklarca kandırıldık.
Nous avons d'abord été dans le chaos, incapables de décider de nous-mêmes... puis manipulés par des forces pensant savoir ce qui était bon pour nous.
50 yıl boyunca yeterince kandırıldık.
50 ans de mensonges, ça nous suffit.
- Kandırıldık.
- On est foutus.
Dünya üzerinde kaç hükümet bundan haberdar, bilmiyorum, ama bildiğim birşey var ki, kandırıldık ve gerçek saklanıyor.
Je ne sais pas combien de gouvernements sont impliqués, mais je sais qu'on nous a menti et que la vérité nous est dissimulée.
Gina ve ben kandırıldık, uyuşturulduk ve 30 kilometre ötedeki ormana atıldık, sırf onlara diğerleri gibi tapmıyoruz diye.
Avec Gina, on nous a enlevées, droguées et laissées 35 km plus loin, dans les bois, parce qu'on ne les adulait pas comme les autres.
Evet, anahtar deliği filan gibi bir şey gören yoksa ya yanlış yerdeyiz ya da kandırıldık.
Ouais, à moins que quelqu'un ne voie une serrure... Ou quoique ce soit... Soit on est pas au bon endroit, soit on est bien baisé.
Kandırıldık.
On s'est fait avoir.
- Kandırıldık.
Nous avons été trompés.
Kandırıldık!
C'est une ruse!
Tamamen kandırıldık.
Elle nous a trompées.
Kandırıldık.
On a été piégés.
Evet hepimiz kandırıldık, David.
On a tous été dupés, David.
- Bir hırsız tarafından kandırıldık.
- Non, mon oncle, pas Oliver. Nous nous sommes fait avoir par un voleur.
- Kandırıldık.
On s'est fait avoir. Non.
Kandırıldık.
C'est de la triche!
Kandırıldık!
On s'est fait piéger.
Belki hepimiz kandırıldık.,.. Ya bu Kuklacı denen şey Mofa'nın işleri karıştırmak için kullandığı bir tür araçsa... ve bir şekilde onun kontrolünü kaybettilerse?
Ce Puppet Master était peut-être une sorte d'outil, et il leur a échappé.
Bak, burada ikimiz de kandırıldık.
On a été floués tous les deux.
Sanırım hepimiz kandırıldık.
On s'est tous fait avoir.
Sanırım kandırıldık.
Je pense que nous avons été dupés
- Kandırıldık.
- Exact.
Kandırıldık.
On s'est fait avoir!
Kandırıldık!
On s'est fait avoir!
- Benim düşündüğümü mü düşünüyorsun? - Kandırıldık.
- Tu penses comme moi?
Efendim, kandırıldık.
Il a emmené l'enfant.
Kandırıldık.
Je ne sais rien de ces plans, ni de cette caisse...
- Kandırıldık.
Nous avons été roulés.
Bayan Bruni, kızınız Casanova tarafından kandırıldı.
Votre fille a été la dupe de Casanova!
Ve o kız da bu adam tarafından kandırıldı...
Ses convictions ont dû influencer Toola également.
- Kandırıldık!
- On a été dupés!
Yani evdekiler onları ya tanıdık diye içeri aldılar ya da kandırıldılar.
Soit les occupants les connaissaient, soit ils ont trouvé un prétexte.
Dünyadaki her kurum tarafından kandırıldık.
Chaque institution nous a menti.
- Blair Waldorf tarafından kandırıldığım için kendime inanamıyorum. O en azından biraz pişmanlık duymuştu.
Au moins, il senti un peu mal à ce sujet. pas de son.