Karaciğer Çeviri Fransızca
1,344 parallel translation
Ama karaciğer veya kalan etten herhangi bir kısım elimizde değil,.
Mais nous n'avons pas le foie ni aucune autre partie de la chair.
Karaciğer sararmış. Evet.
- Le foie est clair.
Olay yerinde ölçülen karaciğer sıcaklığına göre gece 1 : 00 gibi ölmüş.
La température du foie sur la scène indique qu'il est mort vers 1h.
Kazada mı ölmüş? Karaciğer sıcaklığı 30,5 dereceydi. Vücudun merkezindeki sıcaklık ilk saatte bir derece ardından da yarımşar derece düşer değil mi?
La température du corps baisse de 2 ° C la première heure, et d'un seul degré après ça, exact?
Karaciğer, böbrek ve kalp, hepsinde de kansızlığa bağIı anemi ile tutarlı soluk noktalı ağaç formunda desen var.
Le foie les reins et le cœur ont un réseau ramifié de points pâles qui est cohérent avec une nécrose ischémique.
Görünüşe göre şüphelinin aldığı organlar mide, karaciğer ve şimdi de kalp değişik inanışlara göre vücutta ruhun bulunduğu yerler olarak kabul edilirmiş.
Il semble que, euh tous les organes que notre sujet a emportés... l'estomac, le fois, maintenant le coeur... sont supposés être le réceptacle de l'âme à un moment ou à un autre.
Mick'e şıp diye karaciğer buluvermişler.
On était amis. Il a eu son foie tout de suite. - Boum.
Karaciğer ezmesi mi?
Que sommes-nous?
Hatta sadece geçen sene 27 binden daha fazla insan alkolün yol açtığı kronik karaciğer kanserinden öldü.
En fait, l'année dernière seulement, il y a eu plus de 27000 morts d'une hépatite chronique provenant d'un abus d'alcool.
- Karaciğer problemi var.
- Il a des problèmes de foie.
Cerrahlar Bob'un karaciğer problemi olduğunu biliyor mu?
Ils savent que Bob a le foie malade?
Adı listedeymiş, ama ellerinde karaciğer yokmuş.
Il est sur la liste mais ils n'ont pas de foie.
- İşte bir karaciğer bulmak için bu kadar zamanımız var.
- C'est ce qu'on a pour trouver un foie.
Diğer taraftan ise karaciğer kendini yenileyebilen tek organdır.
L'avantage, c'est que le foie est un organe qui se régénère.
Ama karaciğer olmadan bu adamın o kadar dayanabileceğini sanmıyorum.
Mais sans foie, je doute qu'il survive.
Belki de kurtarılmayı hak etmeyen karaciğer bekleyen bir hastam var.
Un patient attend un foie, il ne mérite peut-être pas d'être sauvé.
18 yaşında erkek, karaciğer bağışı, habis ya da nakle engel hastalığı yok.
Homme de 18 ans, donneur de foie, pas de malignités ni de maladies.
Sanki Alzheimer yeterince kötü değilmiş gibi şimdi bir de karaciğer kanseri çıktı.
Alzheimer ne suffisait pas. Sa mère a aussi un cancer du foie.
Karaciğer kanseri hızlı ilerler.
Le cancer du foie évolue vite.
Tahlil sonuçlarına göre bilirubin sayımı yedi ve karaciğer enzimlerinde artış.
Le labo a estimé une capacité totale de 7 et des enzymes du foie élevés.
- Karaciğer değerlerine baktınız mı?
Oui. Avez-vous regardé l'état de son foie?
Rapora kardiyopulmoner arrest olarak yazılacak. Karaciğer hastalığına dayalı komplikasyon.
Ce sera par arrêt cardiopulmonaire compliqué par une affection du foie.
Karaciğer kanseri beni öldürecek.
Fumer va vous tuer. Le cancer du foie va me tuer.
Mackie için bir karaciğer bulduk.
On a trouvé un foie pour Mackie.
Bayan Davidson, bu belgede kocanızın kalp, ciğerler, karaciğer ve böbrekler gibi hayati organlarını bağışladığınız yazılı.
Mme, Davidson, ce formulaire dit seulement que vous consentez au don des principaux organes de votre époux - - coeur, poumons, foie, reins.
BUN ve keratinin yükselmiş. Karaciğer tahlilinin değerleri de biraz yükselmiş.
Sa créatine augmente et l'exploration fonctionnelle hépatique est légèrement élevée.
Önce beyin, sonra karaciğer, böbrekler, hatta gözkapaklarını kontrol eden sinirlere bile saldırırlar.
D'abord, votre cerveau. Puis votre foie, vos reins. Même les nerfs qui contrôlent vos paupières.
Ayrıca karaciğer enzim değerleri de ölçülemiyordu.
Les enzymes du foie décollaient.
Beni çekiştirmeye devam mı edeceksiniz yoksa karaciğer hasarına neyin sebep olduğunu mu tartışalım?
Vous voulez continuer de parler de moi ou on discute de ce que le problème au foie nous dit?
Hepatit-E ise bir saat içinde karaciğer fonksiyonları ciddi şekilde bozulacak.
Si c'est une hépatite E, on devrait constater un dégradement de son foie dans les prochaines heures.
Aynı zamanda hemodinamik ve karaciğer bozuklukları var.
- et un dégradement du foie.
Karaciğer nakli gerekiyor.
Maintenant, c'est trop tard. Il a besoin d'un nouveau foie.
Özür dilerim. Organ bulunana kadar transfüzyona ve anemi ve karaciğer tedavilerine devam edeceğiz.
Nous continuerons le traitement et les transfusions pour l'anémie et le foie en attendant un donneur.
Naftalin zehirlenmesinin sebep olduğu Aşırı iç kanama ve karaciğer yetmezliğinden öldü.
Elle est morte d'une forte hémorragie interne et d'un arrêt de son foie causés par un empoisonnement au naphtalène.
İç kanamayı, hemolitik anemiyi, karaciğer yetmezliğini açıklıyor.
Ca explique les hémorragies internes, l'anémie, le foie...
Karaciğer kistlerinin de benzer semptomları vardır, yüksek ateş hariç.
Les kystes du foie ont les mêmes symptômes, plus la fièvre.
Şimdi karaciğer kistlerini test edebileceğiz.
On peut tester les kystes du foie.
Şimdi bu ya baston yüzünden, ya da şu anda bahsettiğimiz karaciğer kistlerinden birini kopardığım için, ve birazdan anafilaktik şoka gireceksin,.... tıpkı oğlunun kazayla arkadaşımın arabasına takılıp düştüğünde olduğu gibi.
C'est soit la canne, ou j'ai brisé un de ces kystes dont nous parlions et vous êtes en état de choc anaphylactique. Comme votre fils quand il est tombé sur la voiture de mon ami.
Metabolik sebepler karaciğer, böbrekler veya diyabet- -
Métabolisme : foie, reins...
- Karaciğer tahlilleri biraz yüksek.
- Transaminases un peu hautes.
Karaciğer tahlilleri bize ne anlatıyor?
Et les autres tests hépatiques?
Yazık. - Karaciğer nakli gerekiyor.
- Il faut lui remplacer.
Böbrek ve karaciğer kistleri iyi huylu.
Les kystes sont bénins.
Hipogonadizmi, karaciğer ve böbrek sorunları var ve biz evrende kortizon kullanmayan tek sporcuyu bulduk.
Hypogonadisme, reins et foie atteints. Et... On a mis la main sur le seul athlète au monde qui ne prend pas d'anabolisants.
Testisler, kemikler, karaciğer yetmezliği, hepsi adrenal bezlerindeki bir sorundan kaynaklanabilir.
Les testicules, les os, le foie... Insuffisance surrénalienne.
Böbrek, karaciğer ve tiroit normal. Diyabeti yok.
Ses reins, son foie et sa thyroïde sont normaux.
Karaciğer hasarı daha endişe verici.
Les dommages au foie sont plus inquiétants.
Karaciğer için bir diyaliz yöntemi yok.
Il n'y a pas de dialyse pour les foies.
CVC, PT ve karaciğer monitörü istiyorum.
Voie centrale, taux de Quick, échographie hépatique.
Hemolitik anemi karaciğer hasarına sebep olmaz.
- L'anémie hémolytique ne cause pas de problème au foie.
Şimdi de karaciğer zehirlenmesi gösteriyorlar. Sanırım Matt'in annesi bizi yılın doktoru unvanına aday göstermez. Şimdi de karaciğer zehirlenmesi gösteriyorlar.
Je dirais que la mère de Matt ne nous nominera pas au titre de Docteur de l'Année.