English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kazın

Kazın Çeviri Fransızca

3,567 parallel translation
Gösterideki hippinin tekinden aldığım otu çektiğimden beri midem kazınıyor.
Depuis que j'ai tapé une clope à un hippie à la manif, j'ai grave la dalle.
Çukur kazın.
Creusez un trou.
Adı da insanların hafızasına bir yıldız ile beraber kazındı.
Personne ne l'a reconnu pour ça, et ça a été réduit dans l'esprit des gens à une astérisque.
Orada öyle durmayın! Kazın hadi!
Ok, alors, ne restez pas là immobiles, vous deux, creusez!
Mızrak ucuna kazınmış germen harflerinin fotoğrafını eski İskandinav Tarihi profesörüme gönderdim.
J'ai envoyé par mail la photo des lettres en rune sur la lance à mon ancien professeur d'histoire nordique.
Tanrıya şükür. Midem kazınıyor.
- Dieu merci, je suis affamé.
İşlediği suçun ağırlığının tüm duyularına kazınmasını istiyorum.
Il faut qu'il puisse méditer sur la gravité de ses crimes, tant qu'il respirera.
Kaz kovalamak için zamanım yok.
Je n'ai pas de temps pour ces futilités.
Bunların hepsini kazıtman lazım.
Dépêche.
Daha iyi okullar istiyorum, daha temiz sokaklar istiyorum, Detweiler Meydanı'ndaki kaz kafalıların şiddet çetelerini defetmek istiyorum.
Je veux de meilleures écoles, je veux des rues plus propres, je veux en finir avec les dangereux gangs d'oies sur la place de Detweiler.
Bize beyaz meşe ağacı kazığını vereceksin ve sonra...
Tu nous donnera le pieu en chêne blanc, et après...
Olduğu gibi Biz sadece kazıyın.
On a été mis dans le pétrin.
Hiç evden bu kadar uzaklaşmamıştım. Beni heyecanlandıran şeylerden biri de, en sonunda saçlarımı arkadan kazıtmaya kadar gidebilecek bir yola girmiş olmam.
Je n'ai jamais été plus loin que la maison ou pris un avion donc pour moi, c'est une des choses dont tu es excité, mais après tu as that little fear scratching at the back of your head
Tug'ın ölümünden sonra orada kazı yapabilecek sadece bir maden şirketi var.
Il y a une petite compagne d'exploitation minière qui a une option pour forer le terrain de Tug, mais seulement après qu'il soit mort.
Doris benim altın yumurtlayan kazımdı.
Doris était ma poule aux œufs d'or.
Callen'ın kellesini kazığa geçirmek istiyorlar ve teslim etmezsek Bakanlık fişimizi çekecek.
Ils veulent la tête de Callen sur une pique et si on ne leur livre pas, SECNAV va nous faire fermer
Menkul Kıymetler Borsası ( S.E.C. ) yatırımcıları kazıkladığını düşünüyormuş.
Juste un homme en avance sur mon temps. Le SEC pensait que vous étiez l'homme qui menaçait les investisseurs.
Annemle birlikte bir çöp konteynerinde erkek arkadaşının onu aldattığına dair kanıt aramak için beş saat harcamıştık. Ve tek bulduğumuz 1.50 dolar değerinde bir kazı kazan ve plaj havlusuydu.
Une fois, ma mère et moi avons passé 5 heures dans une benne à ordures à chercher une preuve que son petit copain la trompait, et tout ce qu'on a trouvé, c'est un ticket à gratter valant 1,50 $.
O kazı kazanın hayatımıza katkısı saç jölen kadar Mickey.
Ce ticket de loterie est aussi utile que ton putain de gel Mickey.
Hepinizin suratlarını hafızama kazıyorum.
Je me souviendrais de vos visages.
Kitap bize bir Muhafız'ın kalbine kazık saplamanın Lilith'e sırtını dönmek anlamına geldiğini söyler.
Le Livre nous dit que tuer un Guardien c'est comme tourner le dos à Lilith.
Kenarlarını kazıdı ve ortasında büyük bir tümsek bıraktı?
Il léchait les côtés. Et a laissé un gros tas au mileu?
Ali'nin mezarının kazıldığı gece lokantada oturan damgalı çocuk kimdi?
Ouais. Qui était ce gars avec le tampon au Diner, le soir où la tombe d'Ali à été déterrée?
Alison'ın mezarının kazıldığı gece neredeydin?
Où étais-tu la nuit où la tombe d'Alison à été déterrée?
Yerin dibinde, suratının yarısı yok ama hâlâ götümüze kazık sokuyor.
Quel sale type! Sous terre et défiguré, il nous nargue toujours.
Ali'nin mezarının kazıldığı geceydi.
C'est la nuit ou quelqu'un a exumé la tombe d'Ali.
İddiaya girerim Ali'nin mezarını o kazıp dışarı çıkardı.
Parce que je parie que c'est elle qui a déterré la tombe d'Ali.
Burası bir hendek kazıcısının kıçından bile daha soğuk.
L'air est plus froid que dans le cul d'un mineur.
Bay Jordan'nın bu yıl beklediğinden çok daha fazla geliri olmuş, sıklıkla kazandığı kazı kazanlar..
Mr. Jordan a gagné beaucoup plus d'argent que prévu cette année, grâce à ses fréquentes victoires aux jeux de loto à gratter, en trouvant tout un tas de trésor sur l'île qu'il possède dans les Caraïbes.
Beni tekrar kazıklayamayacaksın, Hanson.
Je ne vais pas faire défoncer par vous à nouveau, Hanson.
- Kafanı kazıtmışsın.
Hou-youpi - Tu as rasé tes cheveux.
Onu duvardan kazıyacaklarını söylemiştim.
Je t'avais dit qu'on l'aurait.
Jason'ın cesedinin bulunduğu bölgenin çevresinde kazı yapan polis memurları olsun.
Et nous avons des officiers qui creusent la zone où a été trouvé le corps de Jason.
Ne oldu J-Mo? LaGuardia havalimanında kaz kostümüyle sızıp kaldın mı?
Tu t'es évanouie à l'aéroport de Laguardia dans un costume d'oie?
Benim sorunum. Sen git Tracy ile konuş ve ben de Pete'in kafasını kazımasına engel olayım.
Va parler à Tracy et je dois empêcher Pete de raser sa tête.
Gerçekten son kalan beyaz meşe kazığını, herhangi bir vampirin öylece gelip alabileceği bir yerde sakladığımı düşünüyorsun değil mi?
Tu crois que j'aurais réellement laissé le dernier pieu de chêne blanc où n'importe quel vampire aurait juste à marcher et le prendre?
Yani, kimse kimseyi kazıklamıyor.
Je veux dire, personne n'a arnaqué personne.
Glitch'i, Jamaikalıların mezarını kazıp kafalarını koparmaya ikna etti ve böylece kendini arkadaşlarına kanıtlayabilecekti.
Il a persuadé Glitch de déterrer des Jamaïcains et de leur couper la tête, pour se faire bien voir des Westies.
Ben Glitch'im. 3 mezar kazıp kafalarını koparttım ki bu korkunç bir şey çeteye geri dönmem için yolumu arıyorum.
Je suis Glitch, je viens de déterrer trois corps, j'ai coupé les têtes, ce qui est dégoûtant, afin de regagner les faveurs des Westies.
Glitch'i, Jamaikalıların mezarını kazıp kafalarını koparmaya..... ikna etti ve böylece.. ... kendini arkadaşlarına kanıtlayabilecekti.
Il a convaincu Glitch que s'il déterrait un couple de Jamaicains et coupait leurs têtes, ça le remettrait en contact avec les amis de Westie.
3 mezar kazıp kafalarını koparttım..... ki bu korkunç bir şey..
Je déterre juste trois corps, coupe les têtes de ceux-ci,
HR'ın kazıkladığı her suçlu iş yaptığı her kartel hepsi büyük patronun kellesini isteyecek.
Tous les voyous et les cartels impliqués avec HR vont vouloir tuer le grand patron.
HR'ın kazıkladığı her suçlu, iş yaptığı her kartel adamı ölü istiyor.
Tous ceux lésés par HR vont vouloir sa peau.
Bellefleur'un finosusun. En yakın arkadaşına ceset amcığı için kazık atıyorsun.
La salope de Bellefleur qui envoie chier ses meilleurs amis pour quelques chattes froides et mortes
İkincisi seni oraya kazıklarla asmadan yaratıcımın tahtından kalk çabuk.
Putain de numéro deux : Dégage du trône de mon Créateur avant que je te plante un pieu.
Gördüğüm kadarıyla birçok şeyi kafana kazımışsın.
Te voir là-bas m'a rappelé plein de souvenirs.
Kalıntılar çıkıntının olduğu yere kadar kazı alanı boyunca uzanıyordu.
Les vestiges ont été découverts à travers l'excavation de la serrure puis à travers les tranchées.
Bak, burada altın madeni kazıyoruz. Tamam mı?
C'est de l'or en barre, ce sujet.
Buaralarda bir yerde, ana caddesinde insanların kaz tüyüne bulanıp sergilenmesine karşı yasası olan bir kasaba biliyor musun?
Tu es au courant qu'il y a une ville dans le coin qui a une loi contre le défilé d'oie sur la route principale?
Southfork'ta kazı için kimse izin alamamıştı.
Personne n'a jamais été autorisé à percer sur Southfork.
Sürekli kazıp durmaktan mahvolmuş durumdasınız.
Ils disent qu'il faut être fou pour aller forer ces jours-ci.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]