Kekik Çeviri Fransızca
79 parallel translation
Kekik. Gerçekten kekik koymuşlar.
Thym. ils ont mis du thym.
- "Kekik Ziyafeti" adında bir şey.
C'est une pâte à tartiner salée.
- Ve getirmeden öncede de... -... biraz da kekik serpiştirin...
- moutarde et une pincée d'origan au tout dernier moment.
İyi bir Burgundy ile pişmiş et kekik, bir tutam maydonoz. Kapari, taze defne yaprağı ve sarımsak.
Un bon bourgogne récent, un fond brun... du thym, du persil, juste un brin, des câpres... une feuille de laurier et de l'ail.
Derisi, göğüs kemiği, taşlığı, tüm iç organları çıkarılır... Güzelce parçalanır ve doğranmış soğan kekik gibi karışımlarla bir sos hazırlanır sıcak konyak, mantar ve kızarmış ekmek parçaları da buna eklenir.
Puis, avec la peau, les carcasses, les gésiers, tous les intérieurs, bien hachés, faire un coulis dans un mirepoix d'oignons, de thym, et cætera.
Yaban kerevizi, biberiye, kekik.
Du céleri, du romarin, du thym.
Tuz, biber, bir diş sarımsak, biraz kekik, fesleğen ve fazla yağı almak için acı sosu.
Eh bien, du sel, du poivre, une gousse d'ail, du thym, du basilic... et à la fin, pour dégraisser, une tombée de tabasco.
İşin sırrı burada. İçine biraz Worcestershire sosu, sarmısak, azıcık da kekik katarım. Sonra ona köfte şeklini veririm, ama çok dikkatle, kıvamını kaçırmayacaksın.
Je la passe au Worcestershire, à l'ail... un peu de thym... et je la glisse dans le pain, doucement, pour pas marquer la viande.
Kekik ve biberiye tadı var.
Il sent le thym et le romarin.
Kekik!
- Oh, du thym!
Kekik mi? Savoriyle daha güzel olur.
- Il vaut mieux du pêbre d'ail.
Tita, Nacha tarafından beslendi, mutfakta büyüdü... tavuk çorbası, kekik, defne yaprağı... kaynamış süt, sarımsak... ve tabiî ki soğan kokuları arasında.
Nourrie par Nacha, Tita a grandi dans la cuisine... au milieu des parfums de soupe au poulet... le thym, le laurier, de lait cuit à la vapeur... l'ail, et bien sûr, l'oignon.
Biraz kekik içen biri için üç aylık büro işi yapacaksın.
Tu auras trois mois de paperasserie parce qu'il a fumé de l'origan.
Bende biraz kekik var, o işe yarıyormuş.
J'ai un peu d'origan. Paraît que ça fait des miracles.
Kekik, sarımsak ve karabiber atmıştım.
II y avait de l'origan, de l'ail, du paprika...
Biraz yer sasafrası ve kekik yaprakları.
Sassafras haché. Feuilles de thym.
* İsteğin * - Kekik sanırım. Pardon.
De la coriandre, je crois.
Şu kadar bir demek kekik otu 1.50 dolar ve günde onlardan yaklaşık 20 adet kullanıyoruz.
Un petit bouquet de sarriette comme ça, ça coûte 8 F. On en passe l'équivalent de vingt parjour.
Biraz daha kekik gerekiyor.
Il nous faut plus de thym.
- Kekik, değil mi?
- Du thym?
Kekik mi?
De l'origan?
Limonlu kekik.
Du thym citronné.
Burada patlıcan yok, enginar yok, kekik yok...
Il n'y a pas d'aubergines, pas d'artichauts, pas d'origan...
- Rosemary ve kekik.
- Romarin et thym.
Ve bırakıldı, Annie, 10 gr. kekik otuyla.
Et relâché, Annie, avec 10g d'origan.
Sadece biraz kekik koyup beklet. Hele biraz da karanfil koydun mu...
Tout ce qu'il faut c'est l'origan, et y ajouter un bout de noix de muscade...
Şimdi tek ihtiyacımız biraz Kekik
Tout ce dont nous avons besoin ce sont les bellinis.
Şimdi, bize lazım olan şeyler... domates, patlıcan... iki bardak sıvı yağ, bir tutam kekik... üç baş turp, birkaç tane kırmızı biber ve iki tombul havuç... bir göbek marul, biraz yeşillik... iki yüz gram soya fasulyesi...
Il faut faire tremper 200 grammes de nouilles dans de l'eau chaude. Ensuite, les égoutter et les couper grossièrement. On fait frire des oeufs qu'on coupe ensuite en bandes minces.
Kekik almayı unuttuk.
On a oublié l'origan.
Kekik al dememiştin ki.
- Tu n'as jamais parlé d'origan.
Fesleğen, biberiye, mercanköşk, adaçayı, kekik, keklikotu.
"Basilic, romarin, marjolaine, sauge, thym, origan."
Bir defasında, annem esrar içtiğimi biliyordu ve bırakmam için psikolojik açıların hepsini denedi. Mücevher kutusunda biraz esrarı vardı, ve ben her defasında küçük bir parça çalardım, kekik otuyla değiştirirdim.
Un jour... ma mère à appris que je fumais de la marijuana et elle a essayé toutes ces "approches" psychologiques pour que j'arrète d'en fumer alors qu'elle avait de la beuh dans sa boite à bijoux et je me faisais chopper à chaque fois que je lui en piqué!
Sonunda, mücevher kutusunun içinde çanta dolusu kekik otu oldu.
... tout le monde était au courant j'essayais de remplacer ce que je prenais par de l'oregano pour qu'elle ne remarque rien ( plante ressemblant à la marijuana )
O gece, bana ve arkadaşım Myer'a, onunla esrar içmeyi teklif etti ve annem onun kekik otu olduğunu biliyordu ;
Un soir elle m'a proposé que j'invite mon pote mike pour qu'on en fume avec elle... et elle savait que c'était de l'oregano..
ama biz onun bildiğini bilmiyorduk, bu yüzden onunla oturmak ve kekik otu içmek zorunda kaldık.
... mais on ne savait pas qu'elle allait nous faire fumer l'oregano.. ...
30 cm. İtalyan sandviç ekmeği, kekik otu sirkesi...
Il nous faut du pain italien, du vinaigre à l'origan...
Hayır. Balsamik sirke değil. Kekik otu sirkesi.
Non, pas du vinaigre balsamique.
Gardiyana söyleyeyim de, bana biraz kekik alsın. Biberiye ve taze maydanozum daha var. Yine de az biraz maydanoz ve taze soğan aldırayım.
Je vais voir avec le maton si je peux avoir un peu de thym, j'ai du romarin, faut trouver du persil, des ciboulettes, de la sauge...
Ve biraz da kişniş hissediyorum ve... kekik.
Et je détecte un peu de coriandre et de thym.
Pekala, karabiber, kırmızıbiber ve kekik doğru oranda kullanılmış.
Et bien, ils ont mis le bon rapport de poivre noir, piments scotch bonnet, - et du thym.
Unutmayın, umut için biraz kekik anımsama için lavanta ama büyükannem kadife çiçeğini tercih ederdi. Çünkü sadece iyi şeyleri hatırlamana yardım edermiş.
Un peu de thym, pour l'espoir, et de la lavande pour les souvenirs, mais mammy mettait des soucis, pour ne se rappeler que les bonnes choses.
- Bana sıcak kekik suyu getirin. - Emredersiniz efendim.
Une tisane et préparez mon bain.
- Hayır, kekik suyuna.
Dans la tisane.
Üç çöp torbası, kürek, arınıklaştıran lastik eldiven, kekik lazım.
Je veux trois sacs-poubelles, du désinfectant, des gants en latex, et de l'origan.
Bu da kekik. Ve o tarafta da porsuk ağacı var.
et ceci est un Origanum vulgare, et par là il y a des ifs communs.
Kekik.
L'origan.
Kavanoza yabani kekik de ekle hayatım.
Veuillez ajouter du thym sauvage dans la jarre.
Şans eseri, kekik ile kafan iyiyken bir nedenden dolayı o anı yaşamaya karar verdin.
Pour une raison que j'ignore, quand tu planais à l'origan... Tu as décidé de vivre le moment présent.
Tagliatelle alla Bolognese kekik ve grena peynirli.
Tagliatelle alla Bolognese avec thym et fromage Grana.
Kekik almaya.
J'avais oublié l'origan. Bon.
Papatya, maydanoz ve biraz da kekik.
Et ça s'est terminé.