English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kevin

Kevin Çeviri Fransızca

9,717 parallel translation
Jamie ve Danny, Kevin'ın arabasıyla geldiler.
Jamie et Kevin sont venus ici en voiture avec Kevin.
Ta ki bu gri otomobil, çalıntı bir Chrysler 300 sokağın öbür tarafına çekene kadar.
Jusqu'à ce que cette berline grise, une Chrysler 300 volée, s'arrête de l'autre côté de la rue. Maintenant regardez Kevin.
Şimdi Kevin'ı izleyin, saate bakıyor.
Il la surveille.
Tamam, orada oturup Kevin'a mesaj atıyorlar.
D'accord. Ils sont assis ici et envoient des textos à Kevin.
Karşıya geçip Kevin'ın park sayacına para bırakıyorlar, değil mi?
Ils traversent la rue, mettent de l'argent dans le parcmètre de Kevin, hein?
Kevin'a mesaj atıyorlar.
Écrivent à Kevin.
Kevin'a, biliyoruz.
Des textos à Kevin. On le sait.
Sorun şu ki Kevin masadan kalktığında hiçbiriniz şaşırmamışsınız.
Le problème est qu'aucun de vous n'a eu l'air surpris quand Kevin a quitté la table.
Kevin'ın kaçırılmak üzere olduğunu bilmiyorduk.
Nous ne savions pas que Kevin allait se faire kidnapper.
Kevin için üzgünüm. O ve ailesi hakkında ne düşüneceğimi şaşırdım.
Et je suis désolé pour Kevin, même si je dois dire que je ne sais plus quoi penser de lui, ou de sa famille.
Kevin arabadaki adamı bekliyordu.
Kevin attendait le mec de cette voiture.
Kevin adamın biraz paranoyak olduğunu ve baktığımızı fark ederse peşimize düşebileceğini söyledi.
Et Kevin a dit que le mec était un peu parano et que s'il nous voyait en train de le regarder, il pourrait en avoir après nous.
Kevin annesiyle babasının paraya sıkıştığını söyledi.
Kevin a dit que ses parents étaient fauchés...
Ajan Shea'ya Kevin'ın kaçırılmasıyla ilgili gerçeği neden anlatmadınız?
Alors pourquoi ne pas avoir dit à l'agent Shea la vérité concernant le kidnapping de Kevin?
Kevin adamı çocukluğundan beri tanıyormuş nasılsa dedik.
Kevin nous avait dit qu'il connaissait ce mec depuis qu'il est petit.
Fidye ödenir ödenmez Kevin'ın serbest kalacağından emindik.
Et nous étions sûrs qu'une fois la rançon payée, Kevin allait être libéré.
Üzgünüm, Kevin'ın ailesiyle bir ilgisi vardı ama açıkçası tek bildiğim bu.
Désolé. Il était lié à la famille de Kevin, mais honnêtement, c'est tout ce que je sais.
Yıllardır Kevin'ın ailesiyle özel bir ilişki kurmak için çabaladım.
Au fil des ans, j'ai travaillé très dur pour maintenir une relation particulière avec les parents de Kevin.
Komiser Tao'yu Kevin'ın ailesiyle tanıştırmaya hazırlanın.
Préparez-vous à présenter le lieutenant Tao aux parents de Kevin.
Daniel ve Jamie'nin iddiasına göre, Kevin'la birlikte Lunch Kafe'ye gece kulübünde satmak için 1 kilogram kokain almaya gitmişler.
Daniel et Jamie prétendent maintenant qu'ils étaient avec Kevin au Lunch Café pour récupérer un kilo de cocaïne qu'ils s'apprêtaient à vendre dans un club.
Bu doğru olamaz. - Kevin o sırada aylardır temizdi.
Kevin n'avait touché à rien depuis des mois quand tout est arrivé.
Ama düşünün, Kevin'ın çocukluğundan beri tanıdığı adsız bir torbacıyla iş yapması mümkün müydü?
Mais vous devez vous demander, est-ce que Kevin aurait pu s'associer avec un dealer de drogue qu'il aurait connu depuis son enfance?
Kevin'ın Rio'daki fotoğrafı internete düşünce gidip kendimiz aramak istedik.
Quand cette photo de Kevin à Rio est apparue sur Internet, nous devions aller voir par nous mêmes.
Yani sizce Brezilya'daki çocuk Kevin olabilirdi.
Donc, pour vous, ce garçon au Brésil pouvait être Kevin.
Bu Kevin Clark'ın şapkası.
C'est la casquette de Kevin Clark.
Bu da Kevin Clark'ın kafası.
Et c'est la tête de Kevin Clark.
İnsanların kimliğini belirlemek her zaman kolay olmuyor.
Ce n'est pas toujours facile de savoir qui sont les gens. Est-ce que c'est Kevin Clark?
Bu soruyu yanıtlamak için FBI'dan diş kayıtlarını almam lazım. Ama çürüme Kevin'ın kaçırıldığı zaman dilimiyle uyuşuyor. Saç rengine ve kaçırıldığı sırada giydiği kıyafetleri giymesine bakılırsa...
Je vais avoir besoin du dossier dentaire du FBI pour vous répondre, mais la décomposition correspond au temps écoulé depuis la disparition de Kevin, et au vu de la couleur des cheveux et du fait qu'il porte les mêmes vêtements qu'au cours du kidnapping...
Kevin'ın cesedini bulduğumuza ve olay kaçırmadan cinayete döndüğüne göre sanırım artık bana ihtiyacınız kalmadı.
Puisque nous avons trouvé le corps de Kevin et que ça ressemble plus à un meurtre qu'à un kidnapping, je pense que vous n'avez plus besoin de moi.
Kevin'ı öldüren mermi çok değişikti bu yüzden fotoğrafını çektim.
La balle qui a tué Kevin était très inhabituelle, alors je l'ai photographiée.
Ve benim analizlerime göre Kevin'ı öldüren FN 5.7'den ateşlenmiş.
Et d'après mon analyse, elle a été tirée de même FN 5.7 qui a tué Kevin.
Kevin Clark'ın öldürülmesini bu torbacıya bağlamamıza engel olmak için.
Pour nous empêcher de faire le lien entre le meurtre de Kevin et ce dealer de drogue.
Kevin Clark'ı yazdığın kitabın bir sonu yok.
Votre livre sur Kevin Clark n'a pas de fin.
Kevin'ın babası George'un silah koleksiyonunda ruhsatlı bir FN 5.7 var.
Le père de Kevin, George, a une collection de pistolets incluant un FN 5.7 enregistré.
Evde Kevin'ı bulmanızı sağlayacak ne olabilir?
Qu'avons-nous chez nous qui pourrait aider à trouver Kevin?
Kevin kaçırıldığından beri kayıp.
Elle a disparu depuis le kidnapping de Kevin.
- Kevin'ın aldığından oldukça emindik.
Mais nous sommes presque sûrs que Kevin l'avait.
Kevin'ın kendi kaçırılmasını planladığını, parayı alıp gittiğini.
Que Kevin avait planifié son propre kidnapping, et qu'il s'était enfui avec l'argent.
Evet, Kevin'ın ortaokuldan beri arkadaşıydı.
Oui... C'était un ami de Kevin depuis le collège.
Doğrusu Mike, Kevin'dan çok Jamie ve Daniel'la yakındı.
Pour être honnête, Mike était plus proche de Jamie et Daniel qu'il ne l'était de Kevin.
Kevin arabaya bakmamızı bu yüzden istememiş demek.
C'est pour ça que Kevin ne voulait pas qu'on regarde la voiture.
Kevin'ın cesedi Michael Sparks'ın arka bahçesine gömülü hâlde bulundu.
Le corps de Kevin a été retrouvé enterré dans le jardin de Michael Sparks.
Düzmece kaçırılma olayı Kevin'ın fikriydi.
Ce faux kidnapping était l'idée de Kevin.
- Kevin rehabilitasyondan çıktıktan sonra harçlığını azalttılar. Bayağı bir azalttılar ve o da öfkeden kudurdu.
Après que Kevin soit sorti de désintox, ils ont réduit son argent de poche, et de beaucoup, et il était furieux.
Bütün iş bittikten sonra Kevin fikrini değiştirdi.
Et après l'exécution de son plan, Kevin a changé d'avis.
- Kevin silah çekti. - Michael'la boğuştular.
- Kevin a sorti un flingue, et lui et Michael se sont disputés pour ça.
- Mike, Kevin'ı kafasından vurdu.
Et Mike a tiré sur Kevin.
Özel Ajan Shea 5 dakika sonra basın toplantısı yapacakmış. Kevin Clark'ı kaçıran şüphelileri tutukladığını ilan edecekmiş.
L'agent Shea organise une conférence de presse dans cinq minutes, pour annoncer une arrestation dans le kidnapping de Kevin Clark.
Sana Kevin'in uzatma kablosuyla kendini nasıl asmaya çalıştığını anlatırken sözümü yarıda kestiğin için.
C'est parce que tu m'as coupé quand j'ai raconté que Kevin a essayé de se pendre avec une rallonge.
Onunla çalıştığını biliyorum ama Kevin'le geçirdiğim geceyi açık açık anlatsam bir sakıncası olmaz değil mi?
Je sais que tu travailles avec, mais ça ne gène pas si je deviens précise sur ma nuit avec Kevin, si?
Bak Patti, sen harika bir ev arkadaşısın ama Kevin'le aranda olanların ortasında kalmak isteyeceğimi sanmıyorum.
Patti, tu es une super colocataire, mais je ne suis pas sûre de vouloir être mêlée à ta relation avec Kevin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]