Kfc Çeviri Fransızca
168 parallel translation
- Hadi emin olmak için KFC'ye soralım!
- On devrait demander à KFC. - Idiote.
Burada bir Colonel olduğunu hiç bilmiyordum.
Je ne savais pas qu'il y avait un KFC par ici.
Karnın açsa, seni KFC'ye götürüp, iki parçalı menü ısmarlarım.
Si t'as les crocs, je t'emmène chez KFC.
Biliyor musun, şu dünyada normal olup Koka-kola içip kızarmış tavukla beslenmek kendine karşı komplo gibi bir şey.
Tu sais, être normal, dans le monde où nous vivons boire du Coca-Cola et manger du poulet de chez KFC, c'est se retrouver dans un complot contre soi-même.
Kanatlar. Kanatlar dedim, değil mi? Kentucky Fried Chicken'dan aldım.
Des ailerons de poulet de chez KFC
Buralarda Kentucky Fried Chicken var mı?
Il y a un "KFC" pas loin?
Burası da Kentucky Fried Chicken kadar iyi mi?
C'est aussi bien qu'un "KFC"?
Biliyor musunuz, Kentucky Fried Chicken genel merkezinde Louisiana'daki Kentucky Fried Chicken genel merkezinde ya da Kentucky her neredeyse orada tarif 24 saat hayatı pahasına koruyan bir güvenlik varmış.
Vous saviez qu'au siège de "KFC", au siège de "KFC" en Louisiane... On s'en branle de l'endroit. En tout cas la recette est gardée 24 heures / 24.
Hiç KFC'yi duydunuz mu?
Vous avez déjà entendu parler du K.F.C.?
KFC mi?
K.F.C.?
Aşk çocuğunu nereye götüreceksin? Mickey D's, Chuck E Cheese, KFC?
Alors, où va-t-on emmener le petit copinou?
"KFC" ve "ATV"... "
Et "KFC" pour Kentucky Fried Chicken?
Saat üçte, Üniversite caddesindeki Kentucky'nin önünde, rulo yapılmış bir gazete ile.
3 heures pile devant le KFC de la Rue Collège avec un journal enroulé.
Bu civarda başka bir Kentucky var mı?
Y a-t-il d'autres KFC dans le coin?
Eğer sen olmasaydın, o ateşli Kentucky kızına tanışma randevusu teklif edebilirdim.
J'aurais pu sortir avec cette fille sexy du KFC aussi si ce n'avait pas été avec toi.
Kentucky kızı mı?
La fille du KFC?
Ya sen diğer adamda karar kılsaydın ve ben de Kentucky kızıyla birlikte olsaydım?
Et alors... Tu aurais fini avec l'autre gars... et moi avec la fille du KFC?
Eğer sana verilen tercih hakkı bana verilseydi, ben Kentucky kızını seçerdim.
Si on m'avait donné le même choix que toi j'aurais choisi la fille du KFC.
Madem öyle, şu andan itibaren beni Kentucky kızıymışım gibi düşün, tamam mı?
Et ben alors, imagine-moi comme cette fille du KFC!
Sıcak bir duş, maç izlemek. Bir kova kızarmış tavuk, püre ve ekmek. - Ama bugün Cumartesi.
Une douche chaude, le match à la télé, du poulet de chez KFC, de la purée et des gâteaux.
Ricky motoru kusturduğu zaman yarışın ortasında başım derde girdi. ... ve ben Dale'e arkasından dokundum. Ama çoğu zaman Hardee'nin Burger King-Taco Bell-KFC Chevrolet'si harikaydı.
On a eu un pépin au milieu de la course avec Ricky... et puis j'ai tamponné Dale... mais la Chevrolet Hardee's-Burger King-Taco Bell-KFC est formidable. "
Babam, bir defasında altı tane KFC yedi ve üç gün uyumadı.
Une fois, mon père a tabassé 6 employés de KFC, et il a été renvoyé pour 3 jours.
- Mikrodalgada tavuk var.
- Il y a du KFC dans le micro-ondes.
Neden hiç KFC'yi filan araştırmıyoruz?
Pourquoi on enquête jamais dans un KFC?
KFC'da.
- Super.
- KFC'ye ne dersin?
- Et pourquoi pas PFK?
KFC'ye gidelim.
Allons chez KFC.
Kentucky Fried Chicken mı?
Un cuisinier... Dans un fast-food KFC, Albert?
" Sevgili Turner, bu poşet son aile yemeğimizi yediğimiz KFC'de açılacak. Lütfen küllerimi de getir.
" Cher Turner, ce sac doit être ouvert au restaurant KFC où on a pris notre dernier dîner en famille.
Evet, KFC'de cenazede olduğunu söyle.
- Dis-lui que tu es à un enterrement.
İçeride dememiş. - Restoranda diyor.
Il a dit au fast-food KFC, pas dans le KFC.
- Ve KFC, Wendy's, Popeyes ve Taco Bell'in birleşiminden fazla Mc Donald's var.
Il y a plus de McDo que de KFC, Wendy's, Popeyes, et Taco Bell réunis. Ça en fait des hamburgers.
Geçen gece, 14. sokaktaki Fried Kentucky Chicken'daydım. ve biri kolumu tuttu..
Hier soir, j'étais sur la 14ème rue au KFC et quelqu'un m'a attrapé l'épaule.
Stan, akşama Kentucky Fried Chicken getireceğini söyledi.
Stan, tu as dit que ta mère allait ramener du poulet de KFC pour dîner.
Sevgili Rabbim bebek İsa ya da güneyli kardeşlerimizin deyimiyle Jesús sana bu cömert nimetler için teşekkür ederiz. Domino's, KFC ve daima lezzetli Taco Bell.
Cher petit enfant Jésus, ou comme nos frères du sud t'appellent, Jesús, on te remercie du fond du cœur pour cette riche moisson de chez Domino's, KFC et du toujours délicieux Taco Bell.
Hardee's var. KFC var, IHOP var...
Vous avez KFC, l HOP.
- Evet, KFC.
KFC!
Kentucky Fried Chicken'da da öyle.
Ouais, ou au KFC. [ "Kentucky Fried Chicken", chaîne de restaurants ] - Quoi d'autre?
KFC'den tavuk getirdim.
J'ai amené du poulet de chez KFC.
Oo, kova mı?
Des pilons du "Colonel KFC"!
Lanet olsun, öylece durup gözümün önünde KFC yiyemezsiniz!
Vous voyez... Putain de merde, vous pouvez pas rester ici et bouffer un KFC sous mon nez. Maintenant file-moi ça...
Ee, peki seni sonrasında KFC'ye götürürsem?
Même si je t'emmenais manger au KFC après ça?
Şunu dinleyin... KFC'den kemiksiz kanat sipariş ediyorum...
- Tu devrais jouer un rôle toi aussi.
Ve akşamdan kalma birisiyle, regl haftasındayken ve iki mikrop kapmış dövmeye rağmen Dodge'un anaokulu başarısı için Joy hâlâ KFC'den 5 kova getirtebiliyordu.
Et même avec la gueule de bois, SPM et deux tatouages infectés... Joy a réussi à apporter cinq seaux KFC quand Dodge a fini le jardin d'enfants.
KFC "Göbek Salatası" yapar...
Le K.F.C. vend du coleslaw.
Ayrıca, KFC tavuklarının tarifi.
Et la recette secrète du colonel.
Aslında, Red Panda'nın susamlı tavuğunu da seviyor. Üstelik eve servisleri de var.
Même si il aime aussi trouver en rentrant du poulet au sésame livré par KFC.
Diğer tavuk restoranlarını gafil yakalamış olmalıyız.
On aurait pu mettre KFC * dans une position embarrassante.
KFC'yi tercih ediyorlar ama restoran.
Mais eux préfèrent KFC.
Harita ile KFC restoranına ulaşacaksınız.
La carte vous mènera au restaurant KFC où vous dînerez. "
Oh evet, Merhaba Colonel Sanders!
( = icône des fast food KFC n.d.t )