Kizzy Çeviri Fransızca
181 parallel translation
- Onun adı Kizzy.
On l'appellera Kizzy.
- Kizzy mi?
Kizzy?
Sahip Reynolds, Kizzy adını nereden bulduğumuzu merak edecek.
M. Reynolds voudra savoir d'où m'est venue l'idée de Kizzy.
Ona Kizzy adını koymak zorundayım.
Je suis décidé à l'appeler Kizzy.
Ve büyüdüğünde ona Kizzy'nin ne anlama geldiğini söyleyeceğim.
Et quand elle aura grandi... je lui expliquerai ce que Kizzy veut dire.
Kizzy! Bak, senden üstün olan tek şey.
Kizzy... contemple la seule chose plus grande que toi.
Kızım, senin adın Kizzy.
Ma fille, tu t'appelles Kizzy.
Özel insanlar için, bebek Kizzy. Özel.
Ta famille est spéciale, mon petit bébé Kizzy.
Kizzy!
Kizzy!
Noah bunun Kizzy tarafından Yazıldığını açıkladı.
Noah a avoué qu'il a été fait pour lui... par Kizzy.
Noah satıldı, ondan geri Kalanı yani.
Noah a été fouetté, puis vendu. Et Kizzy...
Hayır sahip. Kizzy'i de satamazsınız.
Non, missié, vous ne pouvez pas vendre Kizzy aussi.
Bir çizmem daha var Kizzy.
Tu as oublié une botte, Kizzy.
Karım Tildy var, annem Kizzy ve iki çocuğum.
J'ai ma femme, Tilda... maman, Kizzy... et deux petits garçons.
Marcellus'un yaptığını yapıp kendimizi satın almak seni, beni, çocukları ve Kizzy Ana'yı yaklaşık 6000 $ tutacak.
Eh bien, pour faire comme Marcellus... et nous racheter... toi, moi... les enfants et maman Kizzy... ça va coûter... environ six mille dollars.
İnanması zor, ama annen Kizzy bir zamanlar tazeydi.
C'est difficile à croire mais ta maman a été fraîche un jour.
Ben Kizzy'im.
Et moi, Kizzy.
Üzgünüm ama Kizzy adında hiçbir zenci hatırlamıyorum.
Je suis désolée, mais... je ne crois pas avoir jamais connu une négresse portant ce nom.
Kizzy hariç.
Sauf Kizzy.
Neden Kizzy'i tutuyoruz?
Pourquoi ne pas nous en séparer?
Kizzy Ana.
Maman Kizzy...
Ve Kizzy'nin oğlu Tavuk George denilen bir adamdı. Ve o kölelikten dirilerek özgür bir adam oldu.
Et le fils de Kizzy... était l'homme que tout le monde appelait Chicken George... il secoua le joug de l'esclavage... et devint un homme libre.
Onun adı Kizzy.
On l'appellera Kizzy.
- Kizzy!
- Kizzy!
- Bu doğru Kizzy.
Tu as bien retenu mes leçons.
Genç Kizzy. O Bell Dadı'nın kızı.
La jeune Kizzy, la fille de Mammy Bell.
Kizzy bir çocuk.
C'est encore une enfant.
Bunu duyduğuma sevindim, çünkü Kizzy onu istiyor.
C'est bien que tu dises ça, car Kizzy semble vouloir l'épouser.
Kizzy yazıyor.
Ça veut dire "Kizzy".
Kizzy! İşte buradasın!
Kizzy, tu es là!
Arkadaşım!
Kizzy, mon amie.
Eğer Kizzy ile süpürgeden atlamakla ilgiliyse, vaktim yok.
Si c'est pour épouser Kizzy, non. - C'est pas la peine, j'ai du travail.
Bilmiyorum Kizzy.
Je ne sais pas, Kizzy...
Kizzy, çok güzek fikirlerin var!
Tu viens d'avoir une merveilleuse idée.
Ben ciddiyim Kizzy.
Je suis sérieuse, Kizzy.
Gerçekten Kizzy, düşüncesi bile beni baygınlaştırıyor.
Je t'assure, Kizzy... rien que de penser à lui, je risque parfois de m'évanouir.
Elimi hisset Kizzy.
Touche ma main.
Burada kalırsam, kahya beni Ada Ana'dan uzağa sattırır. Kizzy'den uzağa!
Je sais que si je reste ici... le régisseur voudra me vendre et me séparer de Mama Ada... et de Kizzy.
Geri gelip Kizzy'i alıp, özgürlüğüne götüreceğim.
Et je reviendrai chercher Kizzy, et lui donner la liberté.
- Tapan, Kizzy.
"Adorateur", Kizzy.
Çok iyi bir öğrenciydin Kizzy.
Tu étais une bonne élève, tu apprenais si vite.
Sen mi okuyorsun Kizzy?
C'est toi qui lis, Kizzy?
Kizzy ve ben, Bell Dadı'ya bir şaka yapacağız.
On veut jouer un tour à Mammy Bell.
Ona, Kizzy'nin okuma bildiğini sandıracağız.
On veut lui faire croire que Kizzy sait lire.
Ama sana şaşırdım Kizzy.
Mais toi, Kizzy, tu m'étonnes.
Sorun yok Kizzy.
Ce n'est pas grave.
O kadar vakit kalmadı artık Kizzy.
Je n'ai plus beaucoup de temps.
Sen de bir parçasısın Kizzy.
Et tu es une partie de ce cadeau.
Kizzy.
Kizzy.
- Hayır!
- Non, Kizzy!
Kizzy, şu haline bak.
Que je te regarde.