English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Klingon

Klingon Çeviri Fransızca

1,410 parallel translation
İnsanlarla yaşayıp, Klingon olmak... kafa karıştırıcı olabilir.
Un Klingon qui vit avec des humains. Il doit se sentir désorienté.
Hayır, olmayacak ama bir yerde, Klingon olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek isteyecek.
Non, mais un jour, il voudra savoir ce que c'est qu'un véritable Klingon.
Kardeşim Kurn'un kaptanlık yaptığı, Klingon gemisini buldum ve bir görüşme ayarladım.
J'ai repéré le vaisseau klingon dont mon frère Kurn est capitaine et j'ai demandé à le voir.
Haleflik hakemi görevim beni tekrar Klingon Yüksek Konseyi büyük salonuna getirdi.
Mon rôle d'arbitre de la succession me conduit de nouveau dans le Grand Hall du Haut Conseil.
Yüksek konseyin üyeleri, Bugün Duras ailesi ile Klingon İmparatorluğunun tekrar birleşmesinin günü.
Messieurs les membres du Conseil, c'est un grand jour pour la famille de Duras et l'Empire car nous avons découvert que notre frère avait un héritier.
Tüm içgüdülerim, eğitimim Yıldız filosu subayı olmam Klingon Yüksek Konseyi hakemi sorumluluğum ile zıt düşüyor.
Tout en moi, mon instinct, ma position d'officier de Starfleet, est en conflit avec mon devoir en tant qu'arbitre du Haut Conseil.
Federasyon mu biz mi Klingon geleceğini belirledik?
Est-ce à la Fédération de décider du sort des Klingons?
Onu takip ederseniz Klingon kurallarını reddedersiniz.
Avec lui,..... vous enfreindrez toutes les lois!
Onursuz bir Klingondan mı?
Un Klingon déshonoré m'aiderait-il?
Sana dört Klingon filosu öneriyorum.
Je vous offre quatre escadrons klingons.
Yoksa bir Klingon gibi, seni savaşa, ihtişama çağıran savaşçının ağlamasını duyuyor musun?
Ou percevez-vous le cri du guerrier qui vous appelle à la bataille, à la gloire, comme un Klingon?
Bortas'a yardım edersek, Federasyon'u Klingon iç savaşının ortasına çekeceğiz.
Nous impliquerions la Fédération dans une guerre civile klingonne.
Kalplerinizin Klingon kalbi olduğunu ispatladınız.
Vous avez prouvé que votre cœur est klingon.
Bu düşmanlar Klingon.
Ces ennemis sont klingons.
Konumunuzu anlıyorum, ama Federasyon'un, tanımlamak gerekirse, bir Klingon iç sorununa, müdahale etmeyeceğini biliyorsunuz.
Mais sachez que la Fédération n'interviendra pas dans un conflit klingon interne.
Eğer bu savaşın galibi onlar olursa yeni bir Klingon Romulan dostluğu oluşturacaklar.
S'ils sortent vainqueurs de cette guerre, ils formeront une nouvelle alliance romulo-klingonne.
Bay Worf, savaş sırasında, bir Klingon gemisinde olduğunuz sürece, Yıldız filosu subayı olarak sorumluluklarınız birbirleriyle bağdaşmayacak.
- En tant qu'officier de Starfleet, vous ne pouvez pas être à bord d'un vaisseau klingon en pleine guerre.
Ama bir Klingon olarak doğdum.
Mais je suis né klingon.
Yıldız filosunda tek hizmet eden Klingon olmak seni farklı kılıyor ama... sendeki eşsiz olan, insanlığın,
Ayant été le seul Klingon à servir Starfleet, vous vous êtes distingué. Cependant,..... ce que je trouve unique chez vous, c'est votre humanité,...
Bililmsel bir değişim programının parçası olarak, gemimizde... bir Klingonlu ekzobiyolojist bulunmakta.
Dans le cadre d'un programme d'échange, un exobiologiste klingon travaille à bord.
Güvenlik şefimiz de bir Klingon.
Ceci n'a aucun sens.
Bu konunun onunla hiç ilgisi yok.
Notre chef de la sécurité est klingon.
Klingon Yüksek Konseyi ile bağlantıya geçtik zaten.
Nous avons contacté le Haut Conseil klingon.
Klingon anayurdunda adından söz edilmiyor.
Sur notre planète mère, votre nom ne figure nulle part.
Klingon Yüksek Konseyini bilgilendirdiğimizde, seni yavaş bir ölüme mahkum edecekler.
Et nous en informerons le Haut Conseil, qui te fera mourir à petit feu.
Son zamanlarda Yıldızfilosu'nun karşılaştığı... bir başka Klingon-Romulan bağlantısına dair bilginiz var mı?
Savez-vous si Starfleet a reçu récemment des informations confirmant cette éventualité?
Klingon kanı suya döndü!
C'est de l'eau qui coule dans nos veines!
Klingonluları senin gibi zayıf kimselere çevirmiyorlar.
Ils ne feront jamais un esclave d'un Klingon!
Kaptan, bence geminizde değişimdeki bir Klingon subayından... çok daha büyük bir sorununuz var.
Je crois que votre problème ne se résumera pas à un officier de passage sur votre vaisseau.
Atılgan, Klingon Yüksek Konseyinden bir temsilciyi... kolonilerinden bir tanesinin özgürlük mücadelesi verdiği... Kriosian sistemine götürme emrini aldı.
L'Enterprise a reçu l'ordre d'accompagner un émissaire du Haut Conseil klingon jusqu'au système Kriosian, où une de ses colonies se bat pour obtenir son indépendance.
Geçmişte Klingon halkına yardım edebilme fırsatı bulabildiğim için çok mutluyum.
J'ai été vraiment heureux de prêter secours aux Klingons par le passé.
Asıl önemli olan, o gün gerçek bir Klingonlu gibi davranmış olman.
L'important, c'est que ce jour-là, vous ayez agi comme un vrai Klingon.
Krios yörüngesinde, Klingon valisiyle görüşmeyi bekliyoruz.
Nous avons atteint Krios et attendons le gouverneur klingon.
Burası Federasyon uzayının sınırındaki tek Klingon kolonisi.
C'est l'unique colonie klingonne aux frontières de la Fédération.
Damarlarında Klingon kanı olmalı.
Vous devez avoir du sang klingon dans les veines.
Acaba kim, Klingon İmparatorluğu ve Federasyon... arasındaki bir itilaftan en büyük kazancı sağlayacaktır?
Qui a le plus à gagner si jamais un conflit opposait l'Empire klingon à la Fédération?
Klingon saldırı kruvazörü ortaya çıkıyor efendim.
Croiseur d'attaque klingon repéré, capitaine.
Romulanlılar, Federasyon-Klingon ittifakını hep yok etmek istiyorlar.
Ils cherchent à rompre l'alliance entre la Fédération et les Klingons.
- Ben bir Klingon'um!
- Je suis un Klingon!
Bu Klingon'u protesto ediyorum.
Je proteste contre ce Klingon!
Bunun için Klingon anavatan'ına doğru rota çizdik.
Pour ce faire, je me dirige vers la planète mère des Klingons.
Kaptan, Klingon anavatanından aranıyoruz.
Capitaine, nous sommes contactés par la planète mère klingonne.
Gowron'a de ki, Klingon İmparatorluğunun Yüce Konseyinin liderine arabulucusu Jean-Luc Picard'ın, bir iyiliğe ihtiyacı var.
Dites à Gowron, chef du Haut Conseil de l'Empire klingon, que l'arbitre de sa succession, Jean-Luc Picard, demande une faveur.
Klingon İmparatorluğu'na ne faydası olacak bunun?
Cette mission servirait-elle l'Empire?
Klingon İmparatorluğu'na tek faydası bizim minnettarlığımız olacaktır.
Le seul bénéfice qu'en aura l'Empire sera notre gratitude.
Bir de şunu da ekle lütfen, eğer bana o yardım edemezse eminim Klingon İmparatorluğu'nda bana yardım edecek başkalarını bulabilirim.
Et veuillez ajouter que s'il ne satisfait pas à ma demande, je suis persuadé que d'autres que lui dans l'Empire seront disposés à m'aider.
Bir Klingon gemisi görünür olup, saygıyla selamlıyor ve Gowron'un iyi dileklerini iletiyor.
Un vaisseau klingon vient de se matérialiser sur bâbord, avec les compliments de Gowron.
Klingon tarzında uyuyacaksınız.
Vous dormirez à la manière des Klingons.
Klingon giriş kodlarını Yıldız Filosu'na gösteremem.
Je ne peux révéler nos codes secrets d'entrée à Starfleet!
Klingon Savaşı'na karışmaları, Federasyon'la olan meydan okumalar, artık onları yordu.
La guerre klingonne, les confrontations avec la Fédération, ils en ont assez.
Beni suçluyorsunuz, çünkü ben bir Klingonum.
Tout ça car je suis klingon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]