Kolun Çeviri Fransızca
911 parallel translation
- Kolun nasıl?
Comment va ton bras?
Kolun için alçı hazırlamam gerekiyor. Sen dinlenmene bak.
Donc pourquoi ne pas vous reposer un peu, d'accord?
Farzet ki kolun kırıldı. Seni eve gönderirler, tamam mı?
S'il te casse un bras, tu pourras rentrer au pays.
- Kolun yaralı değil mi?
C'est votre bras, non?
Jack, kolun yaralanmış.
Tu vas te faire mal au bras!
Kılıcı kolun gibi kullan!
Mais la main qui tient l'épée.
- Elin kolun bağlı ha?
- Pris? - Peut-être.
Gelin hanım, arkadaşça sunacağın kolun için minnet duyacak, Crawley bir haftaya kadar filân.
L'épouse sera redevable pour votre soutien fraternel.
Evet, ilk defa elin kolun bağlanıyor.
Oui. Pour une fois, je te lie les mains.
Kolun yorulmadı mı?
- Votre bras ne fatigue pas?
Özgür Filipin toprağı.. Kolun bu bandajla daha iyi.
De la terre philippine libre.
- Kolun iyi mi?
- Et ton bras, ça va?
- Kolun nasıl?
Ça va?
- Kolun gerçekten yaralı mı?
- Vous avez réellement blessé ce bras?
Kolun iyileştiğinde daha da meşgul olacaksın.
Dès que ton bras ira mieux, au travail!
Merhaba, Phil. Kolun nasıl?
Comment va le bras?
Pislik, kolun yüzünden seni dövemem şimdi.
Bluffeur, tu profites que je ne peux pas te frapper à cause de ton bras.
Ayrıca kolun iyileşene kadar dinlen.
Et reposez-vous, le temps que votre bras cicatrise.
- Kolun uzunluğunda sabıka kaydın var.
- Votre casier est sacrément épais.
Kolun sıcaklığı 20 derece artış gösterdi.
La température de l'avant-bras a augmenté de 7 degrés.
Sana aşık olmamın sebebi kolun değildi.
Ce n'est pas de ton bras dont j'étais amoureuse.
Direksiyon üzerindeki kolun araba geri geri gidiyorken ileri vitese takılı olduğuna tanıklık ettiniz. Sizce araba düşerken vites kolu bir konumdan ötekine geçirilmiş olabilir mi?
Avec l'engrenage en marche arrière, la commande a-t-elle pu passer en marche arrière au cours de la chute?
- Bir parça kolun gitmiş, fazla mı?
- Avec une balle dans le bras?
İlk iş, ateşlemeyi geciktir. Ateşlemeyi geciktirmezsen kahrolası kolun kopabilir.
Retardez l'avance, ou sinon ça vous casserait le bras.
Önce kahrolası kolun kopuyor, sonra da kahrolası parmağın kopuyor.
D'abord le bras, puis le pouce!
- Görünüşe bakılırsa kolun fena yaralanmış.
- Votre bras est blessé. - Non.
Evet, Bushrod Gentry bu kolun hemen burada ağaçların arasında yapılacak tedaviden daha fazlasına ihtiyacı var.
Eh bien, Bushrod Gentry, ce bras va avoir besoin de plus de soins que ceux qu'il trouvera dans ces bois.
- Kolun nasıl?
- Comment va votre bras?
Kolun nasıl, Gentry?
Comment va votre bras?
Toro, kolun uzun. Onu geride tut.
Écoute-moi : tu as de l'allonge.
Ama Anvers'de bir kolun yoktu.
Mais a Anvers, tu étais manchot!
Sağ kolun ta buraya kadar, ha? Yaşasın, işte amca diye sana derler.
Ton bras jusqu'à là, tu parles d'un oncle!
- Kolun nasıl?
- Et ce bras?
- Kafatasın çatladı, iki kere kolun kırıldı, üç dişin yok ve dört kez bıçaklandın.
Que vous avez eu votre crâne fracturé, le bras cassé 2 fois, pèrdus 3 dents et été poignardé 4 fois.
Kolun nasıl Charlie?
Et ce bras, Charlie?
Kolun.
La maison de McSween.
Kolun, boynun. Ne oldu?
Celsa!
- Kolun nasıl?
- Et la vitesse?
Tamam, kolun kırık numarası yapacaktın ama..
On ne joue plus la tête et les jambes.
Telefonu açsan kolun mu kırılır?
- Tu peux pas répondre?
Kolun için üzgünüm.
Désolé pour votre bras.
Elin kolun bağlı, başka çaren yok dostum.
Quand il faut y aller, faut y aller.
Kolun için yapabileceğim bir şey var mı, hayatım?
Je peux faire quelque chose pour ton bras, chéri?
Kolun...
Votre bras...
Kolun kırık değil mi?
Avec son bras cassé?
Kolun nasıl? İyi.
- Comment va ton bras, Andy?
- Kolun nasıl? - Eh, hala bir kuş kanadı kadar zayıf.
- Aussi fragile qu'une aile d'oiseau.
Şimdi de senin kolun onunki gibi titriyor.
Maintenant, votre bras tremble comme le sien.
Şimdi her iki kolun. Titriyor, titriyor.
Vos deux bras... ils tremblent...
- Kolun nasıl?
Ils ne sont pas encore... - Comment va votre bras?
- Atış kolun nasıl?
- Oui?