Koptu Çeviri Fransızca
992 parallel translation
"Kuvvetli bi fırtına koptu"
"Un orage terrible se déchaîna."
Doğrusu ödüm koptu.
À vrai dire, je suis mort de peur.
Bağlantı koptu, efendim.
Le télégraphe ne marche plus.
Ödün mü koptu? Hayır, ama 15 yaşındaki bir çocuğa benziyor o.
Non, mais c'est un gosse.
- Fan kayışı koptu.
- Plus de courroie.
Neredeydin? Meraktan ödüm koptu.
J'étais morte d'inquiétude!
- Öyle bir kavga koptu ki onu salıvermek zorunda kaldım.
À tel point qu'ils l'ont fichu dehors.
Ama makinist fren yapınca kablo koptu.
Le trolley s'est détaché.
- Hayır, ama tel koptu.
Non. Ça s'est cassé.
Tanrıya şükür döndün. Burada kıyametler koptu.
La maison est sens dessus-dessous.
O tel kopunca tüm ip de onunla beraber koptu.
Elle céda et tout le cordage fut rompu.
Ayaklarım koptu. İş bulmak sandığım kadar kolay değildi.
Je n'avais plus de jambes, à force de marcher.
Yayının ortasında koptu.
Ça a coupé au milieu de l'émission.
Bağlantı koptu.
On a été coupés!
Benim de ödüm koptu.
Moi aussi, j'ai la frousse.
Ve koptu. İnci taneleri yere saçıldı.
Il s'est cassé et les perles sont tombées.
Bu arada zavallı Ophelia da, koptu özünden, yitirdi güzelim aklını.
La pauvre Ophélie qui divague.
Korkudan ödü koptu, arkadaşının evinde kalacak.
Elle n'a pas voulu rester.
Fotoğrafçının flaşı patlayınca ödüm koptu. Resmimin çekildiğini düşünsenize.
J'ai fait un bond quand ils m'ont tiré le portrait!
Affedersin canım. Düğmem koptu.
Un problème d'agrafe.
Sonra aniden bir fırtına koptu.
Un orage éclata... brusquement.
Hayır, hayır, ben değil, ödüm koptu.
Ni moi de mes informations.
Bay Callew? Teknisyen... Teknisyen, bağlantı koptu.
M.Callew... opérateur... on a été coupé.
Fallon'un yaka düğmesi. Harold ateş edince koptu!
Il a sauté quand Harold a tiré!
Alo, santral? Bağlantımız koptu.
Nous avons été coupés!
Sanırım hat koptu.
Je crois qu'on a été coupé.
Kendini çok küçük görüyor aklından geçenleri anladığımda, ödüm koptu.
Elle avait le cafard. Quand j'ai compris ce qu'elle mijotait, j'ai eu très peur.
Evet, öyle ani oldu ki, ödüm koptu resmen.
C'est sûr que j'ai eu peur, ça m'a secoué.
O bahar neden o kadar fırtına koptu sanıyorsun?
Qui avait envoyé ces fameux orages?
Ödün koptu.
Tu es effrayé.
Bence pervane kanatlarından biri koptu.
Il a perdu une pale d'hélice.
Kollarım koptu sanki..
Je ne sens plus mes bras.
- Dün gece kıyamet koptu mu?
- Ça a dû barder chez vous, hier soir, hein?
Kulağım, kulağım. Kulağım koptu!
Ils m'ont arraché l'oreille!
Ayağını bastığı dal koptu ve benden kızı tutmamı istedi.
Mon beau-père... m'a demandé de tenir la petite.
Her halükarda artık bitti. Bağlantı koptu.
Après quoi, nous avons perdu tout contact.
Öyle bir ateş ettiniz ki, ödüm koptu.
Je ne m'attendais pas ŕ ça de toi.
Merkez ofiste büyük bir gürültü koptu ve aniden köpek kulübesini boyladım. Güney Amerika'ya sürgüne gittim. İçeceği Andlar'ın üstünden geçirdim.
Il y a eu une prise de bec au siège social... et on m'a envoyé dans le merdier, exilé en Amérique du Sud... à trimballer ce sirop par dessus les Andes... à dos de lama... tandis que des gamins, les cheveux en brosse... étaient en train d'êtres promus!
Sparks, bağlantı koptu mu?
On a plus Ia liaison?
Hayır... - Ceketimin düğmesi koptu. - İlikleme sen de.
Non... j'ai perdu un bouton.
Bir düğmem koptu diye dünyam yıkılmaz ya.
Pas un bouton ne manquait.
W6N, Jamaika. Rutin bir iletim sırasında bağlantı koptu efendim.
- W6N, Kingston, Jamaïque, a coupé.
Koptu mu, bitti mi?
- Coupé ou fading?
Bir gümbürtü koptu.
Un coup dans la tête.
Ayaklarım koptu, boğazım kurudu.
J'ai la gorge desséchée.
Ayaklarım koptu, boğazım kurudu.
J'ai fait des courses à n'en plus pouvoir!
İp yıpranmıştı ve koptu.
On n'aurait pas dû prendre cette route.
Sanırım iyiyim, ödüm koptu, o kadar.
Papa! Papa!
- Demir koptu komutanım.
- L'ancre est levée.
Aysbergden koptu!
L'avant en est plein.
4 saat sonra iletişim koptu.
Quatre heures après, on s'évanouit.