Koyun Çeviri Fransızca
4,870 parallel translation
# Kurbanlık koyun mu? #
Ô agneau du sacrifice?
Çantalarınızı bir yere koyun.
Mets tes sacs sur le tas.
Üst üste koyun. Buraya sığarlar.
Laisser Juste à empiler.
Kendi askerlerimizi kurbanlık koyun gibi kullanıyorlar.
Utilisant nos propres soldats comme sacrifice?
Kendinizi benim yerime koyun.
Mettez-vous à ma place.
Kendinizi koyun, ben doğru olacaktır.
Mettez-vous, je serai.
- Yaraya baskı koyun.
- Mettre la pression sur la plaie.
Her koyun kendi bacagindan asilir demeye kalkarsan Fiona bu aile saniyesinde çatirdar.
tu vois fiona si on doit etre egoistes cest famille va vite couler
Sen gidip biraz koyun say, Sheils.
Oh. Choppe moi de la Zs, Sheils
Şu ikisini de. Mavi olanı bırak. Vitrine koyun lütfen.
Vous prenez celui là.
Tarama için elinizi koyun.
Votre main, pour le scan.
- Yere koyun.
Posez-le.
Hadi. Çantanızı aşağı koyun. Kolunuzu uzatın.
Ici, on t'appelle 2066.
Issız bir gece, böyle bir gece, ellerinizi kalbinize koyun ve hep beraber...
Une nuit solitaire, une nuit comme ça Placez votre main sur votre coeur, et ensemble
Yatağınızın baş ucuna koyun ve huysuzluk etmeyin!
Garde-le près de ton lit et ne te plains pas.
- Ve mallara el koyun. - Peki, efendim.
Prends la marchandise.
Kapıya barikat koyun!
Barricade la!
Tabii ki koyun etinden.
Viande de mouton, bien sûr.
Bay Silvestri, ellerinizi başınızın üstüne koyun ve araçtan yavaşça çıkın.
M. Silvestri, mettez vos mains derrière la tête et sortez doucement du véhicule. Maintenant.
Bir şans verip kabınıza birinden koyun işte.
- Osez, remplissez votre pot.
Onu cinayete teşebbüsten işleme koyun.
Coffrez le pour tentative de meurtre.
O yüzden rica ediyorum, Bay Rojas'ı bir sorgu odasına koyun. Teşekkürler.
Je vous prierais d'emmener M. Rojas dans une salle d'interrogatoire.
Bunu yapabilmek için pek çok koyun satmış olmalı
Il a dû en vendre des brebis.
- Sadece bunu tahta askıya koyun, lütfen.
Ah, mettez ça sur un cintre en bois s'il vous plait.
- İnternete koyun.
Met le sur le site.
Kılıçlarınızı bu şekilde tutup, düşmanınıza karşı koyun.
Affrontez l'ennemi avec vos sabres! Comme ça! J'ai été suffisamment clair?
Hadi, bunları koyun.
Allez, mettez-les dedans.
bütün sürüyü kçıran siyah koyun.
Le vilain petit canard de la famille.
Cesedi torbaya koyun.
Emballez le corps.
İçeri koyun.
Faites entrer ça.
Ellerinizi arkanıza koyun hanımefendi.
Madame, tournez-vous. Mains dans le dos.
Ellerinizi başınızın üstüne koyun!
Les mains derrière la tête!
- Ellerinizi başınızın üstüne koyun.
Les mains sur la tête. Non!
Bu sırrı kasaya koyun, ve lanet kasayı kilitleyin.
Les gens, mettez le dans la cave. Verrouillez cette putain de cave.
Sadece beni o orospu çocuğunun önüne koyun.
Laissez-moi en face de ce fils de pute.
Çantaları masaya koyun lütfen.
Sacs sur la table, s'il vous plait.
Aman neyse, yemek odasına koyun.
Oh, mets les dans la salle à manger.
- Koyun beyniyle dolu mermi feci can yakıyor.
Une balle remplie de cervelles de moutons, ça fait assez mal.
"Öldürdüğünüz çocuğu kırmızı poşete koyun." "Üzerinde öldürülmüş çocuk logosu olan poşetler." "Yaşayan çocuklarınızın poşetlerle oynamaması gerektiği yazan logonun hemen yanında."
"Mettez votre enfant tué dans le sac rouge avec un logo d'enfant assassiné à côté du logo qui vous dit de ne pas laisser votre enfant vivant jouer avec le sac plastique car il pourrait s'étouffer, auquel cas vous pouvez juste le laisser dans le sac."
Transferlerini ayarlayana kadar onları nezarethaneye koyun.
Mets-les en détention... jusqu'à ce qu'on puisse arranger un transfert.
Koyun gibi olmuş, değil mi?
On dirait un caniche, non?
Siz sepete koyun, ben almaya geleceğim.
Donc si vous pouviez juste mettre dans un panier, je... je viendrai le prendre plus tard.
Eskiden insanlara koyun derdin.
T'appelais les gens comme lui des moutons.
Bunu boynunuzun arkasına koyun.
Ok, si vous voulez bien mettre ceci autour de votre cou.
Ellerinizi başınızın üstüne koyun!
Vos mains derrière la tête!
Uzun vadeli olarak hücreye koyun.
Mettez-la au trou pour un séjour prolongé.
Elini koyun.
Sa main.
Lütfen küçük efendiyi beşiğine koyun.
Remettez maître George dans son berceau.
GÜZEL BİR GÖSTERİ KOYUN ORTAYA
" Mets un peu de cœur à l'ouvrage.
Şuraya koyun. Ben gidip şunu kısayım, tamam mı?
- Je vais aller mettre des trucs Là-bas.
Hala beceriksiz bir koyun..
Elle est toujours aussi maladroite.