Kurabiye Çeviri Fransızca
2,919 parallel translation
Mesela bu akşam evine davet edip kurabiye pişirmemizi istedi.
comme l'autre soir, elle a voulu que je vienne juste pour faire des cookies.
Kurabiye pişirmek istiyor işte.
Elle - elle veut ralentir.
"Kurabiye pişirmek" ten kastı o mu sizce?
Vous pensez que c'est ce qu'elle voulait dire par "préparer des cookies"?
Dün geceki "kurabiye pişirme" çalışmaları nasıl gitti?
Hey. Hey. comment c'est passer "préparation des cookies"
Yani, kalkıp seni "kurabiye pişirmeye" çağırıyorum.
Je veux dire je t'ai invité pour "préparer des cookies."
- Kurabiye mi satıyorsun yine?
- Encore des cookies?
- Kurabiye?
Des cookies?
" Hanımefendim, sana Küçük bir kurabiye
" Un petit cookie pour toi.
Kurabiye?
- Un macaron?
Ben bir kurabiye alırım doğrusu.
Je veux bien.
Sanırım kurabiye yapacaktın.
- Vous alliez faire des gâteaux.
- Ben kurabiye yerim.
- J'en prendrai.
- Hayır, hayır kurabiye falan yok.
Non, pas de gâteaux.
Yedi dolar mı? Altı üstü bir kurabiye.
C'est un sacré cookie!
Ama gerçekten güzel bir kurabiye.
Mais c'est un sacré bon cookie!
biz kurabiye almaya gittik - köpeğinizi direkten çıkardık çünkü boğulmak üzereydi.
On est allé chercher des cookies. On a libéré votre chien de ce poteau, parce qu'il étouffait.
Hey, çocuklar. Bakın ne yaptım--cevizli kurabiye.
Regardez ce que j'ai fait...
Bana bir iyilik yap da git kurabiye ye.
Sois gentil, va manger un biscuit.
Kurabiye isteyen?
Quelqu'un veut un cookie?
Size kurabiye yapmıştım.
Je vous ai fait des cookies.
Kurabiye.
Un cookie.
- Kurabiye!
- Des balles!
İşte kurabiye.
- Un ourson. - Voilà un biscuit.
İşte kurabiye.
- Vous prenez la carte de crédit?
Size kurabiye getirdim!
Je vous ai apporté des biscuits!
Sanırım ya ekmekti ya da kurabiye.
Sans doute du pain ou des gâteaux. Des goûters, quoi.
- Kurabiye mi yapmış?
Elle vous a privé de dîner?
Dostum yaşlı fosil gerçekten sana süt ve kurabiye vermek istiyor anlarsın ya.
Cette vieille bique veut vraiment partager son lait et ses biscuits... avec toi, si tu vois ce que je veux dire.
Kurabiye satışlarından ve araba yıkamadan ne haber?
Donc quel que soit ce qui est arrivé à une vente de patisserie ou de lavage de voiture?
Kurabiye pişirerek 10 bin dolar kazanamazsın.
Tu ne peux pas faire dix mille en cuisinant des cookies.
Hey. Düşündüm de, belki damla çikolatalı kurabiye istersin.
Je me suis dit que tu aurais envie de biscuits aux pépites de chocolat.
Elinde hep kurabiye tutardı.
Elle avait toujours un biscuit à la main.
Bana kurabiye getirmesini söyle yeter.
Dis-lui de m'apporter des cookies.
Cevizli tarçınlı kurabiye.
C'est un biscuit snickerdoodle.
Ev yapımı kurabiye.
Et des gâteaux faits maison.
Bir de kurabiye al.
- Un gâteau peut-être? Je t'en prie.
Şeytanın ta kendisiyle, onun bürosunda kurabiye yiyorsun.
Obligée de rester dans l'antre du mal incarné, en train de manger quelques biscuits avec lui.
Ayrıca sırf Chrone geldi diye abartıp kurabiye falan alma.
D'ailleurs, il est anormal d'aller chez "La Glace" juste pour lui.
Yarın, 300 sayfalık oryantasyon kitapçığı gelecek. Ayrıca bir düzine yüzün şeklinde ev yapımı kurabiye.
Demain, je te donnerai mon programme de 300 pages et des cookies maison qui ont la forme de ton visage.
Madem ceviz yemiyorsunuz, size gidip kurabiye falan bulayım.
Si vous allez pas manger de noix, je vais aller vous chercher des cookies. Ou autre chose.
Şimdi ağacına gidip bana kurabiye getir bakalım.
Retourne à ton arbre et amène-moi des biscuits.
Bu kadın bana kurabiye pişirirdi.
Cette femme m'a fait plein de cookies.
Sadece kurabiye ki iyi olmadığını biliyorum ama...
Que des gâteaux, ce n'est pas le menu rêvé, mais...
Bebek duşu için şekerli kurabiye.
C'est quoi?
İyi, avukatınla görüşmeye giderken buzlu çay ve kurabiye de al.
prends du thé et des sablés.
Biraz kurabiye getirdim.
- Voilà des gâteaux.
Onlardan kurabiye yapacaktım ama şimdi, birinin Korelilerin marketine gidip, biraz daha alması lazım.
J'allais en faire des biscuits plus tard... mais maintenant quelqu'un doit courir en chercher d'autres chez le Coréen.
Kurabiye Canavarı Facebook'u icat edebilir!
Cookie pourrait avoir inventé Facebook!
İki çikolatalı kurabiye zaten aldınız.
Vous avez déjà deux beignets.
- Kurabiye?
- Tu veux un BN?
Elmalı kurabiye!
Des cannolis!