English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kılavuz

Kılavuz Çeviri Fransızca

373 parallel translation
Mabuse'un yazdığı her şey yadsınamaz bir temel mantığa dayanıyor. Ve yazdıkları yasadışı işler için en ufak detayına kadar planlanmış mükemmel bir kılavuz.
Ce qu'écrit Mabuse, selon une logique irréfutable, c'est une méthode pour l'exécution de crimes élaborés dans le moindre détail.
O halde hemen birkaç kılavuz bulup yola çıkmalıyız.
On ferait mieux de se procurer des porteurs.
Kılavuz yok mu?
Pas de porteurs?
Umudunu kaybedip çölde kaybolduğunda, kim sana kılavuz oldu?
Quand tu errais perdue dans le désert, qui t'a guidée?
- Çok geç. Kılavuz teknesi gitti.
Le bateau-pilote est reparti.
Ben tutuklanmalarını ayarlamak için kılavuz teknesiyle karaya çıkmış olacağım.
Je serai parti avant pour organiser leur arrestation.
Yanınıza iyi bir kılavuz veriyorum, Anselmo adında yaşlı bir adam.
J'ai un bon guide pour vous, un vieil homme nommé Anselmo.
İstemezseniz güvenmeyin, fakat Gredos Dağları'nda en iyi kılavuz benim.
Je saurai vous guider vers les Gredos mieux que personne.
İşte resimli ve ciltli, düşleriniz için kılavuz.
V'là l'explication de tous vos rêves.
Buhar gemisinin kılavuz kaptanı aldığı yerin... hemen yanındaydı.
C'était l'endroit où le bateau à vapeur... venait chercher le pilote.
Kendi kılavuz kaptanımız.
Notre pilote!
- Kılavuz 71.
Passeur 71?
Arkamdan gönderdikleri, beni siste kaybettiğini söyleyen şu kılavuz.
Ce passeur qu'ils ont envoyé. Il m'a perdu dans le brouillard.
Çünkü o kılavuz geri geleceğini söyledi.
Son passeur a promis de revenir.
Elbette. Kılavuz 71, Dr. Frank Reeves'i Uçuş Lideri Carter'a götürün.
Passeur 71, emmenez le Dr Reeves auprès du commandant Carter.
20 küsur saat sonra rapor vermeye çağırıldığında, davalı, Kılavuz 71 ile gelmeyi reddetti. Sebep olarak ise, ödünç aldığı 20 saatte önemli ve kalıcı nitelikte yeni sorumluluklar oluşmasını ileri sürüyor.
Rappelé presque 20 heures plus tard, le défendeur a refusé de suivre le passeur 71 parce que durant le temps qui lui a été alloué il aurait acquis des responsabilités d'une soi-disant nature cruciale et permanente.
Kılavuz 71.
Passeur 71.
Kılavuz körfeze girmek üzere.
Le pilote a longé la baie.
Başı sen çek, kılavuz sensin.
Donne le signal, convoyeur!
Bizi kılavuz olarak tuttular, çatışmaya girelim diye değil.
J'ai rien à dire. On est convoyeurs, pas as de la gâchette.
- Hazır mısın, kılavuz?
Vous êtes prêt, convoyeur?
Kılavuz yerel öğle saatini 11 : 46 olarak bildirdi, 14 dakika var.
Navigateur annonce : Méridienne dans 14 minutes.
Kılavuz, bir uçak irtibatı bildiriyor. Kerteriz, 1-2-0.
Avion ennemi signalé.
Hava Kuvvetleri'nin bu gece çektiği fotoğrafa ve bizdeki bilgilere göre... bu gördüğümüz, kılavuz olan gemi.
D'après nos données et la photo prise par l'armée de l'air, ceci est leur vaisseau-pilote.
Kılavuz, eğitim kitapları.
Vos manuels d'apprentissage.
Onları sürmek için çitler ve kılavuz sistemleri kurmuştuk.
On construisait un corral et on les faisait s'y engouffrer.
- Kılavuz?
Second maître!
- Hayır, ben kılavuz filikası ile gemiden ayrıldım.
- J'ai quitté le bateau avec le pilote.
Kılavuz kitapta dile getirildiği şekliyle doğru ifade.
Formulation correcte, conforme au manuel.
Korkarım o kılavuz haklıydı, buradan dışarı sağ çıkamayacağız.
J'ai bien peur que ce guide ait eu raison.
Işınlayıcı kontrolü için acil durum kılavuz monitörünü kontrol et.
Vérifiez le contrôleur manuel des commandes du téléporteur.
Çevreyi turlamayı düşünüyorsanız, işte gezilecek yerleri gösteren bir kılavuz.
Si vous avez envie de faire des visites, voici un guide.
Bir kılavuz ışığı, Bay Neville.
Pour nous guider.
Kesin olan, burada hala bir sır perdesi olduğu ama bazen de görünen yanıt zaten doğru olandır. ( Öküz altında buzağı aramayalım ) ( Görünen köy kılavuz istemez )
Ça pourrait être un écran de fumée, mais parfois la réponse évidente est la bonne.
Yüksek geçitten geçmen için sana kılavuz verecek.
Il te donne des guides pour traverser la passe.
İkinci kaptan, süvari, kılavuz benim ; kaptan da benim.
Je suis le second, le pilote et le capitaine.
Görünen köy kılavuz istemez.
Ils sont à la colle.
Küçük Katolik araştırmacılar için kılavuz :
Maintenant, le boomerang doit revenir exactement au point...
- Niye kılavuz almıyorsun?
- Pourquoi tu ne veux pas d'un guide?
Olimpiyatlara giden bir tür kılavuz çizgisi.
Un peu l'équivalent des jeux Olympiques.
Uçuş ekibi, tüm kılavuz sistemlerinin ve seyrüsefer sistemlerinin düzgün çalıştığını bildiriyor.
Les systèmes de guidage et de navigation fonctionnent normalement.
Kılavuz diyor ki su işareti.
Le manuel dit... "Les signes... pour trouver l'eau."
Aramızda en şanslı olanlarımıza bu coşkuyu kanalize eden öğretmenler kılavuz oluyor..
Certains, chanceux, ont des professeurs... qui les guident dans cette découverte.
Onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda.
"Je les conduirai par des sentiers qu'ils ignorent."
Her şeyden önce, bize bir kılavuz lazım.
Pour commencer, il nous faut un pilote.
Hayat ufkunu böylesine genişleten bir kılavuz ve cömert... bir beynin baskısı varken, nasıl başarısız olablilirdim ki!
Comment j'aurais pu éviter la passion la plus fatale... envers un mentor à l'esprit si généreux et aux horizons si larges?
Kılavuz halatı!
La corde de guidage. Gardez-la tendue.
Ama sana şınu söyleyeyim... Ona Kaddafi'nin suakistçisi gibi davranmayı bırakmadıkları..... sürece Kate onlara kılavuz sistemiyle ilgili hiçbir şey söylemeyecektir.
Sois certain que Kate ne leur dira rien sur le système de commande à distance s'ils la traitent comme un agent de Khadafi.
Kılavuz, derinliği 15 kulaç olarak bildiriyor, efendim.
Le navigateur annonce :
Kılavuz diyor ki işaretleri izleyin.
Le manuel dit...
Ben sana kılavuz olurum.
Pourquoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]