Kırbaç Çeviri Fransızca
565 parallel translation
"Günahkâr vücudunla, zavallı ruhuna kırbaç ve duayla şifa vereceğim."
"je fouetterai votre corps impur et votre âme faible : que la foi vous sauve!"
Çalınan bu mücevher için 24 kırbaç cezası. Bütün hırsızlar dikkat etsin!
Que cela serve de leçon à tous les voleurs :
Kırbaç izi, aynen dediğim şey.
Avec un fouet!
Sonra bir kırbaç yap ve kendini kırbaçla. Buna ihtiyacın var. Cesaret.
Ça servira à te redresser.
Biz dahil donanma boyu kırbaç.
Fouet à toute la flotte, nous inclus.
Kırbaç kullanmak da bilimdir. Lostromoyu izleyin.
Utiliser un chat-à-neuf-queues est une science.
"Donanma boyu kırbaç" ne demek?
Que signifie "Fouet à toute la flotte"?
Her gemide 2 düzine kırbaç.
24 coups par navire.
Ama bu 300 kırbaç eder.
Mais ça fait plus de 300 coups.
Sonuncuya on iki kırbaç!
Gare au dernier en bas!
Bu adama iki düzine kırbaç.
24 coups de fouet pour cet homme!
Topa bağlayıp 24 kırbaç vurun.
M. Morrison, donnez 24 coups de fouet à cet homme.
Bay Bligh, Portsmouth'da kırbaç altında ölen denizciyi unutmadım.
M. Bligh... j'ai en mémoire le mort que vous avez fait fouetter.
400 kırbaç yiyeceksin. - Nasılmış göreceksin!
On va t'en donner 400, tu comprendras ta douleur!
Artık gemide kırbaç yok.
Plus de fouet à bord.
"... 50 kırbaç cezasıyla cezalandırıldığını bildiriyoruz...
" devra recevoir 50 coups donnés avec Ie chat-a-neufs-queues...
Daha önce kırbaç yeseydin dayanırdın.
Tu Ie pourrais, si tu avais déja été fouetté. - On t'a déja fouetté?
Kırbaç kullanmalarına izin vermemiz büyük bir hataydı. Çok güvenilir silahları vardı.
Ils n'auraient pas dû se servir de fouets, mais de fusils.
Cezası 12 kırbaç.
Sentence : 12 coups de fouet.
Cezası 20 kırbaç.
Sentence : 20 coups de fouet.
Nazi kültürünün temel direkleri kırbaç ve postal yardımıyla.
Avec l'aide des piliers de la culture nazie, le fouet et la botte.
Kırbaç sapı da.
Les manches aussi.
Can yakan bir kırbaç, durduran bir boyunduruk ve öldüren bir kılıç.
le fouet qui cingle, le joug qui jugule et l'épée qui tue.
Ne yaptım ki böyle konuşuyorsun benimle, kırbaç şaklatır gibi yüzüme?
Qu'ai-je fait pour que tu m'insultes?
- O halde yaslanacak bir tekerlek olmadan kırbaç ye.
Alors vous l'encaisserez sans une roue pour vous appuyer contre.
Bu tekrarlanırsa, 12 kırbaç yersin.
Si je vous y reprends, c'est 12 coups de fouet.
Kırbaç kötü bir adamı daha kötü yapar Bay Gerard.
Le fouet ne fait que rendre pire un homme mauvais.
Kırbaç.
Le fouet.
Battling Burrows isminde - yardıma ihtiyacı olanları acımasızca kamçılayan - biri olmadığına inanabiliriz, ama bizler de kelimelerimiz ve edimlerimizin zalim kırbacını kullanmıyor muyuz?
Nous pensons que les Battling Burrows qui fouettent les plus faibles n'existent pas. Mais nous-même, n'utilisons-nous pas les actes cruels et les mots blessants comme des fouets? Battling porte peut-être en lui un message d'avertissement.
- Hay allah, kırbacını getirmemişsin.
- Vous auriez dû apporter votre fouet.
Onlara kırbacı öğreteceğim.
Je leur en ferai tâter!
- Bay Byam, kırbacını kullan!
- M. Byam, servez-vous de votre fouet!
Kırbaç.
Fouet.
Eğer bir kırbacım olsaydı...
Si seulement j'avais un fouet.
Kırbacımı bana uzatın.
Passez-moi mon fouet.
Tıpkı kırbacının iş görmesi gibi.
Ils ont le même effet que votre fouet.
Galiba kırbacın var.
Tu as un fouet.
Yoksa kim katlanabilir zamanın kırbacına? Kanunların yavaşlığına, zorbanın kahrına, ve iyi insanların kötülere kul olmasına ; bir bıçak saplayıp göğsüne, kurtulmak varken?
Qui, en effet, endurerait le fouet du siècle la loi qui tarde la morgue des gens en place et les vexations que le mérite doit souffrir d'êtres vils alors qu'il peut se donner quitus rien que d'un coup de dague?
Kırbacınızla bir sorununuz varmış gibi görünüyor.
Vous vous êtes sacrément emmêlé.
Kim dayanabilir zamanın kırbacına?
Car qui supporterait les injustices de ce monde, l'esclavage, la pauvreté,
Kırbacımı hala kullanabilirim. Şekerden uzak dur.
Dents ou pas dents, je sais me servir d'un fouet et reste loin de ce sucre.
Vurduğumda kırbacı yakala.
Quand je frapperai, saisis le fouet.
Kırbacının izi çıksın!
Qu'il porte la trace de ton fouet.
Hep söylerim kadınlar ve atlar, kırbacını kullanacaksın.
Elles ne comprennent que le fouet.
Kırbacı kullan.
Sors le fouet.
Yüzbaşı, kırbacınla güçlü bir savaşçı olmuşsun.
Vous étes brave avec ça!
# Şaklat küçük kırbacını çünkü zaman kısa.
Car le temps est compté Fouette, cocher
# Şaklat küçük kırbacını çünkü zaman kısa, küçük gemini hazırla yolculuğa.
Pas le temps, agite ton fouet Ton petit navire
Elinde çember tutan koca şapkalı bir adam olur. Kırbacını vurunca hayvanlar çemberden geçer.
Un homme avec un grand chapeau tient un cerceau, donne un coup de fouet et l'animal saute.
Kırbacınızı ortadan kaldırın, bayım. - Alfredo!
Le directeur posera son fouet.
Kırbacını şaklatıyor musun hâlâ? Kodesten bu fare kapanına gelmek için eskorta ihtiyacım yoktu.
J'ai fait le trajet de la prison sans escorte.