Lafını etmeye değmez Çeviri Fransızca
54 parallel translation
Lafını etmeye değmez.
C'est rien, Frank.
Boş verin. Lafını etmeye değmez.
Je n'ai pas fait grand-chose pour lui.
Lafını etmeye değmez.
Ne vous inquiétez pas pour ça.
Lafını etmeye değmez. Seni yakaladığımız için memnunuz.
Nous sommes contents de vous avoir attrapé.
- Lafını etmeye değmez.
- C'est de l'histoire ancienne.
Lafını etmeye değmez.
Une goutte d'eau dans l'océan.
Lafını etmeye değmez.
C'est tout naturel.
- İşte küçük bir kaza. Lafını etmeye değmez
- Un petit accident du travail.
- Lafını etmeye değmez, Kaptan Kirk.
Pas de quoi.
- Lafını etmeye değmez.
- N'y pense plus.
Lafını etmeye değmez.
De rien.
Lafını etmeye değmez. Teşekkür ederim.
A votre service... merci...
Lafını etmeye değmez tabii ama uh, zihin temizliğini de.
Sans mentionner euh... le lavage de cerveau.
- Lafını etmeye değmez.
- Pas de problème.
Lafını etmeye değmez.
Personne dont j'aie envie de parler.
Lafını etmeye değmez. Demek Bayan D. tekrar evleniyor ha?
Et sinon, Mme Dorian se remarie?
Lafını etmeye değmez.
Pas de zouci.
Lafını etmeye değmez.
Ne t'en fais pas. C'est Elliot.
Lafını etmeye değmez.
N'y pensez pas.
Lafını etmeye değmez.
C'est rien.
Lafını etmeye değmez.
Je vous en prie.
Lafını etmeye değmez.
Pas de quoi.
Yapmayın canım, lafını etmeye değmez.
Voyons.
Hiç de bile. Elmasın lafını etmeye değmez.
D'ailleurs, ce diamant est peu de chose.
Lafını etmeye değmez.
Ne t'en fais pas.
Lafını etmeye değmez, Earl.
Ah, ne te fais pas de bile, Earl.
Lafını etmeye değmez.
Allons donc.
- Lafını etmeye değmez.
- Il ne vaut pas la peine qu'on en parle.
# Kalbini aç # Lafını etmeye değmez.
Ce n'est rien.
Lafını etmeye değmez.
C'était rien.
- Lafını etmeye değmez.
- Ne t'en fais pas.
Elime yüzüme bulaştırdığımın farkındayım. Dr. Reid az önce, kendime çok yüklendiğimi bildiği için, lafını etmeye değmez dedi.
Elle m'a dit de pas m'en faire, vu que je suis dure avec moi-même.
Lafını etmeye değmez, kanka.
Ne te fais pas de bile.
Lafını etmeye değmez ama var.
Dites... son... nom.
Lafını etmeye değmez.
Ça vaut ce que ça vaut.
Lafını etmeye değmez.
Je t'en prie.
Lafını etmeye değmez.
Ce n'est rien.
Lafını etmeye değmez.
Ça me fait plaisir.
Lafını etmeye değmez. Boynuzu çoktu ama beyni yoktu.
C'était très simple, il n'a pas de cervelle.
# Kalbini aç # - Lafını etmeye değmez.
C'est bon, oublie.
- Lafını etmeye değmez. Hoşçakalın albay.
Au revoir, Colonel.
- Lafını etmeye bile değmez. - Merdivenlere dikkat edin.
Attention aux marches.
Önemli değil, lafını etmeye bile değmez.
Si on ne l'avait pas reconnu!
Lafını etmeye bile değmez.
Je vous en prie.
Bir küçük detay var. Lafını etmeye bile değmez.
Juste un petit détail sans importance.
- Lafını bile etmeye değmez.
- C'était rien.
- Lafını etmeye değmez.
Pas de lézard.
- Çok bir şey değil, lafını etmeye değmez.
- Je te dirai pas.
- Lafını etmeye bile değmez.
- De rien.
Lafını bile etmeye değmez!
Un homme doit faire
- Lafını bile etmeye değmez.
- Ce n'est rien.