Lansing Çeviri Fransızca
161 parallel translation
Bay Dancer, Lansing'de başsavcı yardımcısıdır.
M. Dancer est adjoint au procureur général de Lansing.
Sadece içimin rahatladığını belirteyim. Neyse ki yeni eleman Lansing'den gelen yeni bir hukuki takviye kuvveti değil.
Je tiens á exprimer mon soulagement de constater qu'aucune nouvelle recrue juridique n'a été amenée en renfort.
Lansing'li başsavcı yardımcısı kur mu yapıyor... yoksa tanığı sorgulayacak mı?
L'avocat général est-il venu de Lansing pour faire le joli cœur ou pour interroger le témoin?
Ben basit bir köy avukatıyım, koskoca Lansing kentinden gelen... bu parlak savcıya karşı elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Je suis un humble avocat de province qui fait de son mieux contre un très brillant représentant du parquet de la grande cité.
Robert Lansing oynayacaktı.
- Combien de temps encore? - Vous n'êtes pas prêts. Prêts à quoi?
İyiyim. Martin Hall ve Harvey Lansing.
Martin Hall et Harvey Lansing.
- Lansing, efendim.
- Lansing, monsieur.
Sorun şu ki, Lansing'e gidip geri dönmesi gerekiyor.
Le problème, c'est que les dossiers doivent d'abord passer par Lansing. Ça prend du temps.
Lansing Film Festivali.
au Lansing Film Festival!
- Lansing'de.
- Là-bas. à Lansing.
Dünya prömiyerini gelecek yılki... Lansing festivalinde yapabilirim.
Et j'aurais peut-être droit à une avant premiere au Lansing Festival de l'année prochaine.
Sonuçta Lansing Film Festivali.
le Lansing Film Festival.
Lansing, Michigan'da ne işin var?
Pourquoi t'es ici, à Lansing, Michigan?
Lansing, Lakeview'dan geliyoruz.
On est de Lakeview. On vient chercher le coeur.
Sherry Lansing bana yardım edebileceğinizi söyledi.
Cherie Lansing m'a recommandé votre salon.
Lansing, Mahoney'e karşı.
Lansing contre Mahoney.
Carrie Lansing kocasını kaybetti.
Carrie Lansing a perdu son mari.
Denny Crane Carrie Lansing'i, küçük düşürdü... yargı sistemimizi küçük düşürdü, bunun cezasını çekmelidir.
Denny Crane a humilié Carrie Lansing... il a humilié notre système juridique et on devrait lui régler son cas.
Bay Lansing'in önceden de bir kalp hastalığı vardı.
M. Lansing avait une condition cardiaque préexistante.
Kendi egonu tatmin etmek için Carrie Lansing'i çetin bir davanın içine sokuyorsun.
Vous faites subir ce procès à Carrie Lansing pour satisfaire votre ego.
Lansing Bulvarı'ndaki göze bata çirkin şey mi?
Sur Lansing Boulevard, cette horreur?
Bugün seni Lansing'e nakledecekler.
Tu vas être transféré à Lansing, aujourd'hui.
- Lansing, Michigan.
- Lansing, Michigan.
Eğer Buster olmasaydı rahat bir hapishane hücresinde yatıyor olacaklardı.
Ils seraient encore au chaud dans une cellule de la prison de Lansing si ç avait pas été grâce à Buster.
Bir ay sonra, GM Lansing, Michigan'daki EV1 üretim hattını kapattı
Un mois plus tard, GM ferme sa chaîne de montage de la EV1 à Lansing, au Michigan
- Hubert Lansing.
- Quoi? - Hubert Lansing.
Hubert Lansing hikâyesi bize bunu öğretti.
C'est la morale de l'histoire sur Hubert Lansing.
- Hubert Lansing'di. - Şahsen.
C'était celle sur Hubert Lansing.
Lansing'i denediniz mi?
Tu as essayé Landsing?
Adam Lansing'te haraç kesme ve saldırıdan 4 yıl yatmış
Ce mec a fait 4 ans à Lansing pour extorsion et agression.
Adam Lansing'te haraç kesme ve saldırıdan 4 yıl yatmış Sen bu adamla anlaşmaya mı oturacaksın?
Ce gars a fait 4 ans à Lansing pour extorsion et agression, et tu veux négocier avec lui?
Çocuk, gasp ve saldırıdan dört yıl yattı.
Ce mec a fait 4 ans à Lansing pour extorsion et braquage.
Edith Wharton'un "Ayın İşaretleri"
C'est "La Splendeur des Lansing", d'Edith Wharton.
Lloyd Lansing peruk takıyor.
- Pas Channel 8. Lloyd Lansing porte un toupet.
O film iyi bir proje iyi de bir yönetmeni var, Öyleyse sorun ne?
Lansing est un projet génial avec un grand réalisateur, alors quel est le problème?
Yavaş Bay Lansing.
Doucement, M. Lansing.
Tripp kimliğini teşhis etti. Doug Lansing.
Je l'ai identifié, et c'est Doug Lansing.
Bay Lansing'kafa derisi geri çekilmiş.
Et bien, on dirait que le cuir chevelu de M. Lansing a été retiré.
Bu onu Doug Lansing'in katil zanlısı olmaktan kurtarır.
Cela va aider la prostituée pour le meurtre de Doug Lansing.
Katkıda bulunan bu kişinin adı Doug Lansing.
Je crois que le nom de ce donateur était Doug Lansing.
Doug Lansing'in süit faturasına baktık. Bunların her biri yazılmış. Hem de hiçbiri açılmamasına rağmen.
On a revu la note de Doug Lansing pour la suite Cabana, et il a été facturé pour chacun de ces objets, bien qu'ils étaient non décapsulés et dans le minibar, quand nous avons analysé la pièce.
Gerçekten de tuhaf. Lansing niye mini bardaki her şeyi aynı anda alsın?
Ouais, mais ce qui est bizarre, c'est que toutes ces dépenses se sont inscrites virtuellement au même moment.
Odadaki kasa küçük olduğu için biri dolaba bir şey mi koyacaktı?
Pourquoi Lansing viderait en une fois tout le minibar? Quelqu'un a regardé pour enfermer quelque chose dans cet endroit parce que le coffre de la chambre était trop petit.
Bilemiyorum. Parmak izlerinin çoğu Lansing'e ait.
Bon, la plupart des empreintes nous ramènent à Lansing.
Bay Lansing'in sevgilisi anahtarını lobide unuttu.
La fille de M. Lansing a oublié ses clefs dans le vestibule.
Sen de oda servisi tepsisindekilere ilaç koyup daha sonra odaya girdin. Bay Lansing'i para için öldürdün ve bir bıçakla kafa derisini yüzdün.
Donc vous avez drogué le plateau du service de chambre, puis vous êtes revenu et avait tué M. Lansing pour l'argent.
Sonra kurbanımız Doug Lansing'i de Kızılderili Yasama Kurulu'na sokmuş.
Et il s'est arrangé pour que notre victime, Doug Lansing, intègre l'Indian Legislative Board.
Kanunları Lansing hallediyor, O'Shay de payını alıyor.
Lansing tire les ficelles, et O'Shay récupère l'oseille.
Kurban Doug Lansing var.
On a notre victime, Doug Lansing.
Doug Lansing'in ölüm sebebi belli oldu mu?
Alors, on a la cause de la mort de Doug Lansing.
O'Shay, Lansing'i Kızılderili Yasama Kurulu'na sokmuştu.
O'Shay a fait rentrer Lansing à l'Indian Legislative Board.