English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Lasso

Lasso Çeviri Fransızca

184 parallel translation
Karını hep güldürürmüşsün gazetede okudukların hakkında.
Je peux guère causer plus que je le fais. Moi, mon truc c'est le lasso.
Gelin görün kemendiyle Buffalo Bill'i
Venez voir Buffalo Bill Manier le lasso
Eğer bu olay bizim evde olsaydı, kocam atına biner ve onları kementle yakalardı.
Chez nous, mon mari les aurait repris au lasso! Ne me dis pas ce que j'ai à faire.
Söyle, kement atıp onu sana getireyim.
Tu voudrais la lune? Dis-le et je l'attraperai au lasso.
- Ona kement atalım.
Le prendre au lasso.
Yapman gereken tek şey bunu başından böyle geçirmek ve iyice sıkmak, işte böyle.
On ne prend pas les poissons au lasso. Si, on peut. Il faut juste le mettre autour de la tête et tu le serres comme ça.
WILL ROGERS Kement Atma Üstadı
WILL ROGERS - Expert en lancer de lasso
- Bu ve kardeşi o makineliyi adamın elinden kementle almışlar.
Lui et son frère l'ont prise au lasso.
Halat için çift teçhizat daha iyidir.
C'est mieux pour le lasso.
- hepinizi tanımanız çok güzel. evlat.
Content de vous connaître... c'est le gosse au lasso.
İşte şapşal çocuğu.
Voici le roi du lasso!
Spud, o ipi ne kadar iyi kullanabildiğini görelim.
Spud, fais voir comment on se sert d'un lasso.
Bazı kızlar, gecenin ortasında, itilip, kakılıp, bağlanıp otobüslere sürüklenmeyi sevmezler!
Il y a des femmes qui n'aiment pas qu'on les prenne au lasso... pour les emmener de nuit dans un car.
Eskiden ata ne güzel binerdin, sonra o havalı kement atışlar falan...
Souviens-toi comme tu montais à cheval, avec ton lasso...
"Sanki kement ile fırlatıp attı"
Elle m'a attrapé au lasso
İnsanlar iple bağlanan buzağının ne hissettiğini merak eder.
Si on vous demande ce que ça fait d'être pris au lasso,
- Ama saldırıya uğrayan kişi bendim.
C'est moi qui ai été pris au lasso, frappé...
Onu bağlamalısın, Henry.
Retenez-les au lasso.
Evlat, epeydir elime yine halat almak istiyordum.
Ce que j'aimerais pouvoir avoir un lasso entre les mains.
Yani kement mi atacaksınız yüzbaşı?
Vous allez lancer le lasso sur cette roche?
Hazır ipi boynuna geçirmişken, asın şu at hırsızını!
Maintenant qu'il est pris au lasso, pendons le voleur de chevaux!
Dünyadaki tüm insanları bir sürü olarak düşünürsen kemendi atıp sürüden ayıracağım kişi Cutbert olurdu.
Si toute la population terrestre constituait un troupeau, Cuthbert est l'animal que je prendrais au lasso.
Evet kemendi boynuna geçireceğim kişi.
Que j'attraperais au lasso.
- Kement mi!
La "lassa". Le lasso.
Uzun ip ve sıcak damga için.
C'est plutôt un lasso!
Çekin! Bir ip daha!
Lancez un autre lasso!
Her sene, daha kolay işler bulmak için kendi kendime söz veriyorum.. ... ve her bahar, aynı kesme ve bağlama işine geri dönüyorum.
Tous les ans, je me dis qu'il faut que je fasse autre chose, et au printemps, je reviens au lasso.
Hepimiz ata binebiliyoruz. Çoğumuz kement atabiliyoruz.
Monter à cheval... lancer le lasso.
Kemendimin sıkışmasını bekleme Junior.
N'attends pas que mon lasso soit assuré.
Ben bir numarayım, hedefi şaşırmam.
Je suis champion au lasso.
Orlando di Lasso mu?
Orlando di Lasso?
Ben kementimi yatacağınız yerin etrafına koyayım, Kement böceklerle yılanları sizden uzak tutar.
Je vais poser mon lasso autour de votre lit, comme ça la vermine et les serpents le respecteront.
Batının en iyi halatla bağlama takımı olduğumuzdan beri ikimiz de zor günler geçirdik.
On en a vu de belles, lui et moi, après avoir été champions de l'Ouest au lasso.
"Tüm şansımı kementimle sınırlıyorum çünkü Creole'de doğan aşk ölümle uyuşmadı."
"Je joue toute ma chance... sur mon lasso, parce qu'un d'amour qui naît créole... n'est pas repoussé par la mort."
Seni Wonder Woman gibi giydirip altın kemerle bağlayıp, gerçeği söylemeni mi istiyordu?
Que vous vous déguisiez en Wonder Woman... que vous l'attachiez avec un lasso en or... et que vous le fassiez avouer?
Hey, kemendini unuttun!
Eh, ton lasso!
Atları eğittim, rodeo tarzı. Bir kement ile halkaya girerdim. Bazen çılgın atlar çıkagelirdi.
Je domptais des chevaux avec un lasso, des chevaux supposés sauvages.
İyi sürüp, benimle kovboyluk yapabilirsen.
Si tu me bats à cheval, au lasso, et à toutes les tâches de cow-boy.
Hiç kement attın mı, Doc?
Tu sais manier le lasso, Doc?
Gördüğüm kadarıyla, seni kement atmada kavgada, ve içkide yendim sen ise brni, pokerde direkt çukuru kazmada ve dansta yendin.
Jusqu'à présent, je vous ai battu au lasso, pour guider le troupeau... et à la boisson, et vous êtes en tête... au poker, pour creuser les trous de poteaux, et pour danser.
- Kemendi sen mi atacaksın?
- Tu vas faire ton truc au lasso?
- Senin iplerle aran iyi değil ki.
- Juste parce que t'es pas bon au lasso.
"Bağla beni, damgala beni, irademi kır benim."
Prends-moi au lasso. Marque-moi. Dresse-moi. "
İpi at, diğerlerinin peşinden gidelim. Bağla onu.
Attrapez-Ie au lasso pour qu'on s'occupe des autres.
Kement atmak çok aptalca.
Le lasso, c'est idiot.
Sonra da bay ilmeği bay sığırın kafasına geçir.
Ensuite, vous mettez M. Lasso autour du cou de Mme Vache.
Ucunda kement olan uzun bir sopa.
Un long bâton avec un lasso au bout.
Kement atabilirim, ve ata yan binmem.
Je lance le lasso et marque les chevaux!
İp tüccarı gibi bir haliniz var.
Vous devez être un as du lasso.
Evet bayanlar baylar bu akşam sizlere takdim etmekten büyük gurur duyduğum bir kişi.
Le meilleur lasso de l'Ouest!
Yapma. Kement numaralarını sana baban mı öğretti?
Votre père vous a appris le lasso?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]