Lateral Çeviri Fransızca
183 parallel translation
SİNİR SİSTEMİ KÖPEKBALIĞININ TİTREŞİM ALGILAYICISI
SYSTEME SENSORIEL LATERAL DETECTEUR DE VIBRATIONS DU REQUIN
Ama rüzgar yana sürüklüyor.
- Mais le vent est lateral.
Periapikal, lateral ve oblik.
Antéro-postérieure, latérale et oblique.
Arka lateral egzondaydı.
Il était derrière l'exon latéral.
Bir AP, bir önkol lateral, bilek ve dirsek filmleri.
Donc avant-bras de face, latéral, poignet et coude.
İki roket atar, - İki yandan öne atışlı - Güzel.
2 lance-roquettes, en tir latéral.
Biraz yanlamasına hareketle kontrol edebilirsin.
Vous pourrez légèrement contrôler le mouvement latéral.
Gerçekten güzel bir kadın.
Elle est devant l'autel latéral droit.
Önce basit bir yandan vuruş ya da darbeyi göreceğiz.
D'abord, nous allons voir le simple balayage latéral, ou "baffe".
Şimdi de yandan vuruş ve dönüş.
Ensuite, le balayage latéral aller-retour.
Şimdi de çifte yandan vuruş ve dönüş.
Et maintenant, le double balayage latéral aller-retour.
İkinci olarak, basit yandan ofansif atış.
Ensuite, le tir primaire latéral du missile offensif.
Ama son olarak bir atış var ki ondan alınacak hazzı, doyumu ve dersi unutmamalıyız. O da basit, dolaysız yandan, tamamen beklenmedik atış.
Mais pour conclure, n'oublions pas l'amusement, le plaisir, et la vertu édifiante que l'on tirera du jet primaire latéral d'un missile totalement inattendu.
Herhangi bir hareket yap.. .. ve seni yumurta kabında servis etsinler.
Un mouvement latéral de votre part... et vous pourrez être servi dans un coquetier.
Yanal kranyal darbe güçlendirici.
Ca renforce l'impact latéral crânien.
Pekala, atış pozisyonu alıyoruz.
Missile latéral enclenché.
Bu ani hava akımı değişikliği, motorların ateşleme sistemini bozmuş ve uçağın spine girmesi önlenemez hale gelmiştir.
le réacteur a calé et a produit assez de latéral pour provoquer une vrille impossible à récupèrer.
Makinelerle kuyuya paralel bir çukur kazar ve çapraz bir tünelle ona ulaşabiliriz.
On peut creuser un puits parallèle et la rejoindre par un tunnel latéral.
Biliyorum ama yeterince derine inince makineleri çıkarınca gerisini elle kazarız.
Nous creuserons le tunnel latéral à la main et le consoliderons.
Sağ makineli tüfek, tamam.
Latéral droit au rapport.
Sol makineli tüfek, tamam.
Latéral gauche au rapport.
- Sağ makineli.
- Latéral droit. - Au rapport!
Makineli tüfekçilerinden iyi bir fıkra duymuştum.
J'en ai une bonne de leur latéral.
- Sağ makineli, rapor ver.
Latéral au rapport!
Sol makineli, sağ makineli?
Latéral gauche, droit...?
Buna göre, zaman makinesi yan tünellerden birine saklanmış.
La carte montre le véhicule à remonter le temps dans un tunnel latéral fermé.
Yana yatır!
Lateral!
Daha kesin bir okuma almak için yan algılayıcı dizilişini kullan.
Précisez la lecture avec un détecteur latéral.
Sadece "yansal".
C'est du... nu latéral.
Yan tarayıcılar Alawanir Nebula'sında üç ayrı frekansta üç ayrı tarama gerçekleştirdiler.
Le détecteur latéral a fait trois analyses spectrales de la nébuleuse Alawanir sur trois fréquences.
İkincil algılayıcı diziliminden bilim laboratuarı bir, dört ve 16'dan veya köprüdeki bilim konsolundan.
De la batterie du détecteur latéral, dans les labos un, quatre et 16 ou sur les passerelles scientifiques.
Komuta odasının dış yüzey mekanizması kontrol edildi.
Panneau latéral fermé et stérilisation terminée.
Yan kanatları kaldırıyoruz. Otomatik kontrolden çıkıyoruz.
Panneau latéral fermé et stérilisation terminée.
Bak şimdi. Ağırlığını buraya vereceksin.
Les Japonais ont un coup de pied latéral...
Tamam.
AST, un decubitus latéral et un thorax.
Ülser röntgenleri düştü. Şu dosyaları verir misin?
J'ai fait tomber le décubitus latéral.
Çarpışmanın şiddetinden birkaç incinmesi var.
Elle a plusieurs blessures dues à un choc latéral.
Plazma akışını yanal düzenlemek istedi. Ona aşırı yükleme yaptığını söyledim
Elle voulait réaligner le conduit latéral, mais il y aurait eu surchauffe.
Bay Tuvok, banim için koordinatları 81 işaret 40 olan yanal EM taraması başlatın.
Balayage électromagnétique latéral, position 81, marque 40, M. Tuvok.
Radar hiçbir şey göstermiyor.
Le radar latéral ne capte rien.
- Ciğerlerinde bir lekedir.
Trop latéral. Des poumons encrassés.
Ara sıra kadının yaptığı yan vücut temasına...
Vous remarquerez qu'ils ont un contact latéral.
Tünelde yan yola sapıyorsunuz, ve yer altında yaşayanlarla karşılaşıyorsunuz.
Vous vous engagez dans un tunnel latéral et vous courez dans les galeries souterraines du métro.
Alt uzayı tarayabilmek için yanal sensörleri yeniden ayarladım.
J'ai reconfiguré l'antenne du détecteur latéral pour balayer le subespace.
Yanal sinüslerin içinde bir çeşit şişme olmuş gibi görünüyor.
Je vois une tuméfaction à l'intérieur du sinus latéral.
— Defans, oyun kurucu.
Arrière latéral.
Yanlış, damaktan konuşuyordu.
Non, c'était un chuintement latéral.
Damaktan konuşan, Dr. Rifkin'di.
Le chuintement latéral, c'était le Dr Rifkin.
Sağda çapraz rüzgar. Hızı 14 deniz mili.
Vent latéral à droite, 14 noeuds.
Yandan çekim için tehlikeli bir çıkıntı bulmuştu.
Il s'est perché précairement dans un arbre pour filmer ce plan latéral.
- Boynun yan tarafı iyi görünüyor.
- Le cou latéral est bien.