English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Leve

Leve Çeviri Fransızca

3,125 parallel translation
Kalk ayağa.
Leve toi.
Pekala, kalk ayağa.
Allez. Leve toi.
- D, kalk ve onunla dans et!
- D, leve-toi et danse avec elle!
Bir gün kalkıp satmaya karar vermiş.
Et un jour elle se leve et le vends.
Sabah erken kalkmam lazım Erik. Bazılarının aksine benim bir işim var.
Je me leve tôt demain, yen a qui bossent!
O duruma gelince bir daha kalkamazsın. Ben kalkardım. Şöyle kalkardım ve o küçük Fransız'ı arkadan kavrayıp yatak odasına sürüklerdim.
tu ne peux pas te lever quand tu te trouves dans cette situation je l'aurais fait Je me serais levé et attrapé son petit derrière français et l'a poussée à travers ces quatre murs bon marché
Neden elini kaldırmadın?
Pourquoi tu n'as pas levé la main?
Ama bir anda gözümüzdeki perde kaldırıldı.
mais, le voile a été levé.
Küçük bir ordu toplamış.
Il a levé une petite armée.
Şehri canlandırmak için çok fazla para topladı.
Il a levé un fonds de millions de $ pour relancer la ville.
ve birgün herkesi kendine başkanlık için oy vermesi için ikna etti.
Et un jour il c'est juste levé et a obtenu de tout le monde Qu'il vote pour lui en tant que Maire.
Sabahları mızmızlanmanı duymak için kalkmaya bayılıyorum.
Ce que je suis content de m'être levé tôt pour t'entendre geindre et râler?
Bugün heyheyleri üstünde.
Il s'est levé du pied gauche.
Onlarla birlikte Enternasyonel söylerken...
Je me suis levé avec eux pour chanter l'Internationale
Ne o daldın.
Tu t'es levé tôt.
Bu gece şurada kamp kuracağız gün doğarken de yola koyulacağız.
Nous établirons notre camp ici cette nuit nous reprendrons la route au levé du jour.
Kalk!
Léve toi.
Silahını çıkardı. Sen ona ateş ettin.
Il a levé la main, vous avez fait feu?
Silahını çıkardı. O ateş etti. Sonra sen ateş ettin.
Il a levé la main, il a fait feu, vous avez fait feu?
Varro onu omuzlarına alırdı o da ellerini dışa açar ayı cennetten çekip almaya çalışırdı.
Varro l'aurait hissé sur ses épaules et il aurait levé les mains, tentant de l'arracher au ciel.
Bir gün kafamda Jubal Mclaws yarı gülen bir ifadeyle belirene kadar bu lafını umursamamıştım.
Je n'y ai pas cru jusqu'au jour où j'ai levé les yeux et Jubal McLaws était là, un demi sourire sur le visage, regardant fixement derrière moi.
Bir araya toplanip, Savasa hazirlaniyor.
J'ai entendu dire que les Kazakhs avaient levé une armée pour faire la guerre.
Neyse, ben de elimi kaldırdım.
J'ai levé la main.
Kollarını kuş gibi aç bakalım.
- Léve tes mains comme si t'allais voler.
Onları kederleriyle yüzleştirirsiniz.
On les a levé pour affronter leurs traumatismes.
Henüz hiç para toplayamadın, yani...
Tu n'as pas levé de fonds, encore, donc...
Ben uyandığımda... o orada değildi.
Je me suis levé, il était pas là.
Uyanalı çok oldu mu?
T'es levé depuis longtemps?
Hayır, sabahın köründen beri ayaktayım.
Non, je me suis levé... à l'aube.
Olmasam yataktan çıkar mıydım sence?
Tu crois que je me serais levé si je ne l'étais pas?
Gün doğduğunda pazaryerine git ve ihtiyacın olan şeyleri topla.
Veuillez vous rendre au marché. Vous trouverez ce qu'il vous faut, dès que le soleil sera levé.
Daha sonra gidip ona el kaldiran hangi sanssiz orospu çocuguysa bulup ona bir daha asla el kaldirmayacagini bilene kadar çok kötü döverdi.
Il allait trouver le pauvre crétin qu'avait levé la main sur elle et lui faisait passer l'envie de recommencer.
Devam edin. Daha gözlerimi devirmedim.
Continuez, je n'ai pas encore levé les yeux au ciel.
Victor, güneş doğduğunda eve götürebildi.
Victor l'a faite rentrer à la maison quand le soleil s'est levé.
Yukarı baktım sen oradaydın, gözlerin tıpkı...
J'ai levé la tête, et tu étais la, tes yeux comme...
Gecenin bir yarısı da kalkıp gitti diyorsun?
Et peu de temps après minuit, il s'est levé et il ets parti?
Yatağı kaldırayım mı indireyim mi?
Tu veux le lit levé ou baissé?
Ayağa fırladı, bir kaç adım attı, ve düştü.
Il s'est levé, a fait quelques pas, puis s'est effondré.
Tamam, hadi yatağına dön. Hava aydınlanınca seni ararım.
Je t'appellerai quand le soleil sera levé.
Babanın sana asla... el kaldırmadığını söyle.
Dis-lui que ton père n'a jamais levé la main sur toi.
- Rina, gün doğumunu çoktan geçti.
Rina, le soleil est levé.
Yalnızca baş dönmesi.
Je me suis levé trop vite.
Klaus'a öyle karşı geldiğin için sağ ol.
Merci de vous être levé devant Klaus comme ça.
Evet, ayağa kalkıp, herkese ne kadar çok hak ettiğini, mezuniyet kraliçesi...
Yeah, je vais le faire... dès que tu te seras levé et montre à tout le monde à quel point tu le mérites,
Onu hesaba katıyorum. Adamın pençelerinde başı sıkışmış gibi elinde bir şey parladı belki de parmağında bir yüzük veya başka bir şey olabilir mi?
Il y a eu comme une étincelle quand il a levé la paluche.
Güç kaynağı onarıldı, elektro manyetik kalkan devrede ve halkla ilişkiler füze patlamasının bir savunma sistemi testi olduğunu yayıyorlar.
l'énergie à été rétablie, le bouclier E.M est levé, et PR fait passer la détonation du missile pour un test du système de défense.
Bugün kalkıp dostça bir futbol maçı yapayım dedim sonra belimi incitip senin jinekolog arkadaşına gittim şimdi de kanser olabilirim!
Bon, je me suis levé ce matin et je voulais jouer au foot avec mes potes, puis je me suis pété le dos et je suis allé à ta gynéco, et maintenant j'ai peut-être un cancer!
İyi seyirler. Niye uyandığımızı tekrar söylesene.
Rappelle-moi pourquoi on s'est levé.
Buraya geldiğinden beri kimse kılına bile dokunmadı.
Personne n'a levé la main sur toi depuis que tu es là.
Ve sonra başımı kaldırdığımda sen gelmiştin.
Et puis lorsque j'ai levé les yeux, tu étais là.
Silahımı yukarı kaldırdım.
J'avais levé mon canon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]