English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Lezzet

Lezzet Çeviri Fransızca

324 parallel translation
Lezzet katar.
Ce sera mieux.
Lezzet istiyorsan Kaliforniya portakalını denemelisin. Ama kokuya gelirsek evet, Florida portakalının kokusu daha iyi.
Les oranges de Californie ont meilleur goût, mais celles de Floride sentent aussi bon.
- Bu sadece bir lezzet.
C'est juste pour ouvrir l'appétit.
Nadide bir lezzet kabul ediliyor. Gurme yemeği.
C'est un mets de gourmets.
Evet, bu şaşırtıcı değil mi? bu iğrenç şeylerden nasıl lezzet alabilirsin?
Comment se fait-il que tu aimes ces choses infectes?
Ama sonra, tabii ki, kişisel lezzet meselesi.
Mais bien sûr, ce n'est qu'une question de goût.
Cennetten bir lezzet.
Un courant d'air du paradis.
Saflık ve masumiyet. Arzuma lezzet katıyorlar.
Pureté, innocence : quelles délices pour un pervers de mon espèce!
Çok alışılmadık bir lezzet değil mi?
C'est un goût plutôt inhabituel, n'est-ce pas?
Sadece bir Rahip, diğer bir Rahibe bu sırrı aktarabilir, size tüm söyleyebileceğim şu kadar ki... içinde ökseotu ve istakoz var, istakoz gerekli değil... ama iyi lezzet veriyor.
Elle ne se transmet que de bouche de Druide à oreille de Druide. Tout ce que je peux te dire, c'est qu'il y a du gui et du homard. Le homard n'est pas nécessaire, mais ça donne du goût..
Dünyayı Lezzet Dondurmaları ve Wimpy Burgerlerle kaplayacağım.
Je vais couvrir le monde de Wimpy et autres snacks.
Gerçek lezzet.
Truly Scrumptious.
Zevkine göre lezzet katılmış bir aşk
L'amour parfumé à votre goût
Gurmeler bunu olağanüstü lezzet olarak tanımlar.
C'est un mets très prisé des gourmets.
Tütünün acılığıyla heyecan verici lezzet deneyimini mahvedeceksin.
L'amertume du tabac gâcherait cette dégustation.
Alışılmadık bir lezzet, öyle değil mi?
C'est un goût particulier, hein?
Bu cehennem iyi bir lezzet.
Un bon avant-goût de l'enfer.
Domuz pastırması lezzet katıyor.
Les tripes de truie donnent tout le goût.
Beş lezzet ağız tadını kaçırır.
Ni sons ni odeurs ni objets à appréhender.
Baştan çıkarıcı bir lezzet ısmarlayın... ve sinemanın entelektüel anlamını düşünün.
Goûtez à ces douceurs et songez au signifiant du cinéma intellectuel.
İşin aslı, sen lezzet karışımı bir istiridyesin.
En fait, vous êtes tout un cachottier.
Özenle elde edilmiş bir lezzet. Biraz dene.
Il faut s'y accoutumer, mais goûtez-y.
"Özenle elde edilmiş bir lezzet. Biraz dene."
Il faut s'y accoutumer, mais goûtez-y.
Biraz lezzet vericilerden al.
Pars en tournée, un mois et demi.
Kirsty, karmaşanda olgunluk, acılarında lezzet var.
Oh, Kirsty tu es encore en pleine confusion Tu devrais essayer de me comprendre.
"Ben Vincent Thompson, dünyanın çedar peyniri şampiyonuyum Uluslar arası alanda 42 ülkeyle yarıştım ve çedar ödülümü lezzet, yapı, görünüm ve renge bağlı olarak kazandım."
"Moi, Vincent Thompson, suis le champion du monde du cheddar." "Dans une compétition internationale, mon cheddar a eu le premier prix, sur des critères de goût, de texture et de couleur."
Pek davetkar olmayan bu lezzet, pişirilmeden önce 1 saat buharda bırakılıyordu.
Voyez-vous, ces délices indigestes sont cuits à l'étuvée avant d'être mis au four.
Sana beni hatırlatacak bir lezzet.
Du chocolat, en souvenir de moi.
Onlara bu yaban ısırganlı pudingi hazırladım. Lezzet katması ve bağırsaklarını temizlemesi için de organik katkı maddeleri ilâve ettim.
Je viens juste de préparer ce dessert à base d'orties sauvages avec quelques ajouts organiques pour le rendre délicieux... et pour purifier... leurs intestins.
Büyük bir Burger King, alışveriş merkezleri, binbir lezzet...
Un Burger King, des centres commerciaux, des marchands de glaces...
Dünya'daki Hazar denizine ait bir lezzet.
Un mets raffiné de la mer Caspienne sur Terre. Un de mes plats préférés.
Senin aldığın lezzetten farklı bir lezzet alıyorum ben.
Le goût n'est pas le même pour nous deux.
Dediklerine göre siz, son derece iyi bir lezzet sahibiymişsiniz.
Ils disent que vous êtes un homme de bon... goût.
Onur konuğum, Herr General Franze Otto Dietrich Düsseldorf'tan size özel bir lezzet.
Pour mon hôte d'honneur, Herr General Franze-Otto Dietrich, une spécialité de Düsseldorf :
Biraz lezzet versin.
Pour parfumer.
Şuna bir bak, bir parça lezzet bak şuna, gerçek İngiliz koyunu.
Vise ça : du vrai mouton anglais.
'Büyülü lezzet.'
"Délice enchanteur..."
O müthiş Billy Crystal lezzet katmazsa tabi ki.
Sauf si ce charmant Billy Crystal en fait partie.
Çocuklar, 29.yıl şovumu kaçırmayın Figuran Mel`in klipleri şova harika bir lezzet katacak.
N'oubliez pas mon Show du 29ème Anniversaire avec des clips comme : Les enfants! Mel défoncé à la crème chantilly!
Lanet haftanın her günü lezzet testi yapar gibi kullanırım o Amsterdam malını.
Le test à l'aveugle avec la came d'Amsterdam, je le fais quand tu veux.
Evet, lezzet.
Ah, oui. Le goût.
Mantarlar tedavi değildir. Hamburgerlere lezzet verirler ama ölüleri canlandırmazlar.
Mulder, les champignons ne réveillent pas les morts.
Genç olan, Anson, hayattan daha yeni lezzet almaya başlamıştı,
Le plus jeune, Anson, commençait à profiter de la vie.
Sizi temin ederim ki, bir kaç yeni lezzet tatmaktan beni daha fazla mutlu edebilecek hiçbir şey yoktur.
Je prendrais grand plaisir à vous préparer nos spécialités.
Uluslararası Gurme topluğunun başkanı ; Lezzet Prensesi...
La présidente du Club International des Gourmets, la "Princesse du Goût"...
Trunç kabuğu portakal suyu bir parça da papalla tohumu ekstraktı deneysel bir lezzet.
De l'écorce d'agrume, du jus d'orange et de l'extrait de graine de papalla. Un mélange expérimental.
Lezzet ülkesine hoşgeldin.
Bienvenue au royaume du goût.
Beyler, lezzet ülkesine hoş geldiniz.
- Bienvenue en Californie.
Bu çok az bulunur bir lezzet.
C'est une spécialité locale.
Hazır başlamışken lezzet testi de yapalım.
Goûtons-y tant qu'on y est!
aslında, yaşamı işkence yaratıcı bir lezzet paranı vermelisin monica!
Monica ne dépensera plus ton argent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]