English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Licence

Licence Çeviri Fransızca

1,629 parallel translation
Lisansım iptal oldu.
Ma licence a expiré.
Pennsylvania Atletik Komisyonu toplanmış bulunuyor, Rocky Balboa'nın profesyonel boks lisansı talebinin, kurallara uygun olup olmadığını, bunun kendisine bir hak olarak tanınıp tanınmayacağını görüşeceğiz.
La Commission Athlétique de Pennsylvanie a examiné la candidature de M. Balboa à la délivrance discrétionnaire d'une licence professionnelle de boxe pour cause d'inéligibilité à l'obtention de droit de ladite licence.
- Öyleyse lisans almam gerekir. Değil mi?
Donc je mérite ma licence.
Şu an için kararımızın arkasında durup, lisans talebinizi reddetmek zorundayız.
Nous maintenons notre décision de rejeter votre demande de licence.
Rocky Balboa'nın lisans talebinin onaylandığını duydun mu?
Regarde-moi. Tu sais que Balboa a obtenu une licence?
Ona lisans verdiği için eleştirilen boks komisyonu, Rocky'ye bir şey olursa linç edilir.
La Commission de Boxe, déjà critiquée pour lui avoir donné sa licence, irait au massacre s'il arrivait quelque chose à Rocky.
- Size söyledim, ruhsatımı alırlar elimden.
- Je vous l'ai dit, j'en perdrais ma licence.
İki yıl önce izin belgesini kaybetmiş özel bir dedektif.
Ce détective privé avait perdu sa licence.
Memur Cartwright psikoloji eğitimi aldı.
La WPC Cartwright a une licence de psychologie.
Ruhsat ismi dikkat çekti
Le nom de la licence quand ils l'ont retirée de la pharmacie.
California'da lisanssız avukatlık yapmak yasa dışıdır. Sen ne dersin?
C'est illégal de pratiquer la profession d'avocat en Californie sans licence, maître.
Yani, 5 yıl sonra bir üniversite... diplomasıyla dışarı çıkacaktım
Au pire, je sortirai dans 5 ans avec un niveau licence.
Baban emlakçılık ruhsatı başvurusunda bulunmuş, öyle mi?
Votre père ne vient-il pas de demander une licence d'agent immobilier?
Yakalanma sınırı 250 dolar olmasına ve Joy'un 200 dolar cezası olmasına karşın Jessie bunu kafasına koymuştu.
Même si la récompense pour Joy était de 200 balles, et qu'une licence de chasseur de primes en coûtait 250, Jessie assuma la perte. C'était pas une question d'argent pour elle.
İkimiz de mezara, Bentalou'nun sonunun hangi sokakta olduğunu kimlerin ehliyetini yer altından aldığını ya da Tater'ın 88'de Müzik Evi'nden çıktığında hangi köşede vurulduğunu bilerek gideceğiz.
On ira au cimetière en sachant toujours sur quel pâté de maison finit la voie sans issue de Bentalou, qui a obtenu sa licence IV à l'Underground ou sur quel coin de rue Tater s'est fait tirer dessus quand il est sorti du Musical Lounge en 1988.
Bay Hooper, Bu öğrenci az önce mezun bir öğrencinin çözebileceği seviyedeki bir problemi çözdü ve bana nasıl çözdüğünü söyleyemiyor.
Mr Hooper, cet élève vient de résoudre Un problème de maths de niveau licence et il ne sait pas comment il a fait.
Lisans konusunda.
On parlait de la licence.
Evet özel turizm lisansı.
C'est ça, la licence touristique.
Turizm ruhsatının olması her şeyi çözmüyor.
Obtenir la licence n'est pas tout.
Ehliyetinizi buyurun Bayan LaPlante.
Voilà votre licence, Mme LaPlante.
Bir şey yapmaya kalkışırsan lisansını kaybedersin.
Si vous me roulée, Je ferai sauté votre licence.
Bu bana lisans öğrenciniz olmadan önce, sizinle yaptığım görüşmeyi anımsattı.
Ça me rappelle quand vous m'avez interrogé pour l'admission à la licence.
Rottweiler'ımın lisans parasını ödemedim.
Je n'ai pas payé ma licence pour mon Rottweiler.
Lisansa göre, web yayını bu endüstriyel tesisten yapılıyor.
Selon la licence, le webcast est diffusé de ce complexe industriel.
Biraz para kazanmalıydım, yani... emlakçılık lisansımı aldım.
J'ai dû m'en sortir et gagner de l'argent, donc... - j'ai obtenu ma licence d'agent immobilier.
Plakası AE9268.
Licence : Ae9268.
Ayrıca New Jersey'de evlilik izni almak üç gün sürer.
Ça prend aussi trois jours pour obtenir une licence de mariage dans le New Jersey.
Bugün lisans almamızın imkanı yok mu?
Y a t'il un moyen qu'on puisse avoir une licence aujourd'hui?
Bizim bir evlilik lisansına ihtiyacımız var ama bekleme sürecini geçmeliyiz, çünkü biz aşığız.
Salut. Bonjour. Il nous faut une licence de mariage, mais la période d'attente doit être supprimée, parce que... on est amoureux.
Bebeğim, nereye gidersek gidelim evlilik iznine ihtiyacımız olacak.
Bébé, partout où on ira, il nous faudra une licence de mariage.
Lisansımı kaybeder miyim?
Est ce que je vais perdre ma licence?
Üzülme. Onlara lisansını kaybetmek üzere olduğunu söyledim.
Ne t'en fais pas, je leur ai dit que tu allais perdre ta licence.
Metalik gri renk bir minibüs aranıyor, lisans 16-otel-üniforma-0-8.
On recherche un van gris métal, licence 16-hotel-uniforme-0-8.
Lisansını mı kaybetmek istiyorsun?
- J'ignore de quoi tu parles. - Tu veux perdre ta licence?
Hayır, lisansın olmadığı için tutuklanabilirsin.
Non, vous pourriez vous faire arrêter. Vous n'avez pas de licence.
Lisanssız olmaz, üzgünüm.
Pas sans licence, désolé.
İçki ruhsatınızın süresi dolmuş.
Votre licence de vente d'alcool a expiré.
Ama Adam ruhsatını kaybetmekten korktu.
Mais Adam avait peur de perdre sa licence.
Lordlarım! Ortaçağ'da kavgalar kütüğün üzerinde olur, yoksa alkol ruhsatımızı kaybederiz.
Les querelles au Moyen Âge se réglaient d'une façon, sur la bûche ou on perd notre licence d'alcool.
Likör ruhsatımız.
Ma licence d'alcool!
Kapınızda da belediyeden alınmış kâr amacı gütmeyen...
Et sur la porte vous avez une licence à but non lucratif.
22 yıldır başkentte taksici.
Il a une licence de taxi dans le district de Washington depuis 22 ans.
Tüm vaktini uçuş okulunda, lisansını alabilmek için geçirdin.
Tu as fait une école de pilotage pour avoir une licence.
Belediyeden lisansı olan yasal bir kuruluşuz. Gösterebilirim.
On est une entreprise réglo avec une licence de la ville.
Muhtemelen içki lisansı yüzünden.
Sûrement pour la licence d'alcool.
Bundan dolayı pilot lisansımı aldım.
Je déteste. C'est pourquoi j'ai passé ma licence de pilote.
Bu lisansın alınması zor ve kaybedilmesi kolay olmalıdır.
Cette licence serait dûre à obtenir mais facile à perdre.
Ona futbol öğretti ve bu Derek'in hayatını değiştirdi.
Il a obtenu une bourse pour le collège, et il a eu sa licence.
Sence dalga geçerler mi?
J'ai donc eu ma licence de pilote et c'est le cancer qui me tient. Quelqu'un pour l'ironie?
İçinde sen ve ortağının sahip olduğu bar için, içki satma ruhsatı var.
C'est la licence IV pour le bar que tu possédais avec ton équipier.
İçki ruhsatı alması zordur.
C'est dur d'obtenir une licence IV.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]