English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Longer

Longer Çeviri Fransızca

73 parallel translation
Şu ayı onları meşelikleri geçerken yakalamıştı göl boyunca, çalılıklara kadar Juniper Creek'in sağ tarafında kalıp, ondan kaçarak kurtuldular.
L'ours leur a fait passer les buissons, puis longer les étangs et traverser les fourrés jusqu'à Juniper Creek, où ils l'ont rattrapé.
O zaman tek yapmanız gereken nehri sağınızda tutup onu takip etmek.
Vous n'aurez plus qu'à longer la rivière sur la droite.
Böylece Kazalinsk'e, yani cephe karargahına giden bir sapak bulabilirleriz.
Une fois là-bas, il faudra longer la côte jusqu'à Kazalinsk où se trouve l'état-major du front.
Kaleye ulaşmak için, İngiliz sahiline girmeliyiz.
Nous devrons longer la côte anglaise.
Yüzeye çıkmak için hâlâ çok sıcaktı ve biz de Avustralya sahiline doğru aşağı indik. Sonra da buraya geldik.
Alors, on s'est mis à longer la côte australienne... et on est arrivés ici.
- Şimdi... - Anlattığınıza göre, kardeşiniz evin bu kısmını bu şekilde dolaşmak zorunda kalmış. - Doğru mu?
Vous pensez que votre frère a dû longer la maison par ici?
Billy Longer ve C.T. Jones'un süresi... 16,4 saniye.
Le temps de Billy Longer et C.T. Jones : 16 secondes et 4 / 10. 16,4.
Duvara yaslanarak gideyim.
Je vais longer le mur.
Erken geldiniz. Önce aşağı sokağa gitmeli, sonra buraya gelmeliydiniz.
Vous arrivez trop tôt, vous devez longer d'abord l'autre rue.
Hemen yanı sıra gidelim.
Il faudrait le longer.
Resifi geçelim, sen hemen fırla.
On va longer le récif, te déposer sur la plage.
Burası ölmek için iyi bir yer, nehri geçmek için değil.
- On va longer le fleuve, on pourra le traverser plus bas. - Pourquoi pas ici?
Nehir yolunu kullanacak ve bizimle Folkstone'da buluşacak.
Il va longer la rivière et nous rejoindra à Folkestone.
Dağlardan geçip Bixby'e gidebiliriz...
On pourrait les longer, jusqu'à Bixby, si...
Boğazı aşıp La Guardia tarafına geçeceğiz.
On va longer la côte du côté La Guardia.
Verad no longer exists.
Verad n'existe plus.
I don't want you staying here any longer than you have to.
Je ne veux pas que tu restes ici plus de temps qu'il ne faudra.
Kurulu saat gibi durmadan çalışan uzay maymunları beni kapana sıkıştırmıştı.
J'ai dû longer les murs, piégé dans ce mécanisme de singes de l'espace.
Muhtemelen ölene dek, kıyı boyunca uygun sıcaklığı ararlar.
Ils continuent de longer la côte jusqu'à ce que...
Güneyden başlarız.
Longer la rive sud...
Duvara mı yapışayım?
On doit longer le mur?
No longer will our penises remain flaccid and unused.
A bas nos pénis flasques et inexploités!
No longer steal Grandfather's porn.
A bas les livres pornos de papy!
No longer will we use blindfolds when we jerk each other off.
A bas les yeux bandés quand on se branle mutuellement!
I can't hold them off much longer!
Je pourrai pas les contenir longtemps!
Bilirsiniz, this is no longer about what the law allows or doesn't allow
Il faut réaliser qu'il ne s'agit plus de ce que la loi permet ou ne permet pas.
Duvarlara yakın yürüyelim.
On va longer les murs.
Give me down to there hair Shoulder length or longer
Les avoir jusque-là Jusqu'aux épaules ou plus longs
Yağmur suyu borusundan tırmanmış, duvarı aşmış, parmaklıkların arasından geçmiş.
Il a dû escalader ce tuyau d'évacuation, longer la façade, et se glisser entre les barreaux.
" Öldüğümde benim için artık yas tutmayın,
No longer mourn for me now when I am dead
when my legs no longer carry and the warm wind chills my bones
when my legs no longer carry and the warm wind chills my bones
Evet, kampüsün etrafında dolaşmayı tercih ettik.
Oui, nous avons décidé de longer le campus seulement.
Shawn, koridordayız duvarlara yakın durmak bizi görünmez yapmaz.
Shawn, on est dans le couloir... longer les murs ne nous rend pas invisibles.
Sonunda, otoyoldaki birkaç saatten ve dağı tırmandıktan sonra,
Et finalement, après des heures passées sur l'autoroute, à longer les montagnes, nous voilà ici.
Kamyonun yan tarafını...
Si on avait longer le camion...
Evet, büyük ambarın arkasındaki siloyu geçtikten sonra.
Il faut longer la grange et le silo.
# Seninim güneşin artık ışık saçmayana kadar
... And l'll be yours Until the sun no longer shines
# I'm bringing back ghosts that are no longer there
# l'm bringing back ghosts that are no longer there
- Buyurun. - Sonra ikinci etapta sahanın çizgilerini küçük evler belirleyecek. Onları daha büyük ısmarlama evler takip edecek.
Puis, dans la phase deux... des maisons unifamiliales viendront longer le parcours... suivies de maisons plus imposantes.
Uzun süre beraber olmayacağız
And we won t be together much longer
Beni korkutuyorsun.
- # Say, Penny's no longer in a cement jet # - Là tu me fais peur.
Bütün gün takılıp sahilden gideriz.
On pourrait partir pour la journée, longer la côte.
Birbirimize iple bağlanıp ormanın kenarını takip edelim.
On va s'encorder et on va longer la forêt.
Narada'nın Vulcan'dan ayrılırkenki rotasını göz önüne alarak Nero'nun Satürn'ün yakınından geçeceğini belirledim.
D'après la trajectoire du Narada, Nero va longer Saturne.
203 girdiğinde, hepimiz soldaki alt yoldan gideceğiz.
Au lancement de la 203, on va longer le côté gauche.
Twitter'a yazdıklarına göre güneş kremleri bitmiş yani ağaç sınırında kalmak zorundalar yoksa melanom olabilirler.
Si j'en crois leurs derniers Tweet, ils sont à court de crème solaire, ce qui veux dire qu'ils devront longer la ligne d'arbres, ou risquer d'attraper un mélanome.
En güvenli yol kıyı boyu.
Le plus sûr, c'est de longer la côte.
* Tanrım, deliye dönmüştüm, dayanamadım daha fazla *
♪ ♪ Couldn't take it any longer Lord, I was crazed ♪
♪ çok daha uzun ♪
♪ Much longer ♪
Duvara yapışıp kameranın geçmesini bekleyeceğiz, tamam mı?
On doit longer le mur et attendre que la caméra tourne.
Çeviri : mjöllnir ferio
For a longer look at the next episode of AMC's The Killing

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]