English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ L ] / Lütfu

Lütfu Çeviri Fransızca

259 parallel translation
Tanrı lütfu bir sesi tekrardan dinletmek bir ayrıcalık değil midir?
Pourrais-je avoir le privilège d'entendre votre voix magnifique de nouveau?
Kısa sürede, hem ikimizin güvenilir bir dostu hem de... ev halkının bir lütfu haline geldi.
Très vite, elle devint notre amie... et une bénédiction pour la maison.
Onu tanrının bir lütfu olarak görüyorum.
- Disons que le Seigneur me l'a donné.
"Tanrının lütfu, İsa Mesih, Tanrının sevgisi ve Kutsal Ruh, ebediyen bizimle ol."
"Que Ia grâce de Jésus-Christ, l'amour de Dieu... et Ia bienveillance du Saint-Esprit soient avec nous à jamais."
Fransızlar onu rehin almaya gelmişler. Allah'ın bir lütfu olarak kaçabilmiş.
Le Français l'ont capture grâce à Dieu il s'est échappé.
Lütfu sevindirdi.
Son estime me réchauffe le cœur.
- Tanrı'nın bir lütfu olur.
- Ça serait une bénédiction divine.
Bana gelen paketleri görüyorsunuz. Bence avcılık bana tanrının bir lütfu.
Alors, j'ai 300 collets de posés, et avec ce temps-là,... ce serait du gâteau.
Çok yaşa Süleyman,... tanrının lütfu İsrail'in Kralı.
Salut à Salomon, roi d " Israël par la grâce de Dieu!
Çok yaşa Süleyman, tanrının lütfu İsrail'in Kralı.
Salut à Salomon, roi d " Israël par la grâce de Dieu!
Bu sana Tanrı'nın bir lütfu, evlat.
C'est une bénédiction.
Sen de buraya Tanrı'nın lütfu için mi geldin?
Vous êtes venue pour une grâce?
Yüce Meryem, bana bu lütfu bağışla.
Madonnina, accordez-moi cette grâce!
Tanrı'nın lütfu üzerinize olsun.
Que le Seigneur vous bénisse tous.
Çünkü Tanrı'nın lütfu satılık değildir.
La part de Dieu n'est pas à vendre.
Tanrı'nın lütfu... - satılık değildir.
La part de Dieu n'est pas à vendre.
Endişelenme evlat. Tanrı'nın lütfu satılık olmayabilir ama Şeytan'ınki öyle, eğer bedelini ödeyebiliyorsan.
La part de Dieu n'est pas à vendre, mais celle du Diable l'est... si tu peux payer son prix.
Tanrının bir lütfu diye görün.
Est-ce tout, vos bénédictions, MesSires.
İsa Peygamberimizin lütfu, ve Tanrı aşkı ve Kutsal Ruh'un komünyonu bizimle olsun.
Que la grâce de notre Seigneur Jésus-Christ, l'amour de Dieu, et la communion du Saint-Esprit soient avec nous. Amen.
Burada olmamız Tanrı'nın bir lütfu.
On est bénis d'être ici.
Yaşlılığında Tanrı'nın bir lütfu.
Quelle bénédiction, quand on est vieux...
Sezar Kralı, Tanrı'nın lütfu, Meryem Anamız ile Roma Kilisesi, II.Philip, Castile. Biz, aşağıda imzası bulunanlar, düne, 1561 yılının yedinci gününe kadar kendimizi sizin kulunuz ve hizmetçiniz olarak gördük.
Roi césarien, par la grâce de Dieu et par notre sainte mère l'Eglise romaine, nommé roi Philippe II de Castille, nous, soussignés, jusqu'à hier, 7è jour de l'an 1561 après la naissance de notre sauveur Jésus-Christ,
" Allah'ın lütfu sadece ona iman eden ve sabırla çalışanların üzerinedir. Gerçek imanla ve bağlılıkla gayret gösterenler,... sonsuza dek, nehirlerin ayaklarının altından aktığı cennette ikamet edecektir.
" Béni soit la récompense de ceux qui travaillent patiemment et mettent leur confiance dans Allah ceux qui embrassent la vraie foi et effectuent le bon travail seront logés pour toujours dans les manoirs du paradis où les fleuves rouleront à leurs pieds
- Tanrının bir lütfu. - Tanrıya şükürler olsun!
- C'est une bénédiction du Seigneur.
Bu kara kıtanın bir lütfu.
Ça me vient du continent noir.
Ülkemde dilediğiniz kadar kalabilirsiniz barış içinde yaşayacaksınız, Allah lütfu üzerinizden eksik olmasın.
Vous pouvez vivre en Abyssinie en paix aussi longtemps que vous le voulez. Que Dieu vous protége quand vous rentrerez.
Bu onun için de çocuk için de Tanrı'nın bir lütfu.
Ce serait une grâce pour elle et pour l'enfant.
İsa tüm günahlarımızı bağışla bilmeden işlediklerimizi ve bilerek işlediklerimizi ve senin beş yaranın aşkı için Bakire Meryem'in acısı için ve tüm azizlerin ruhları için bana bu lütfu ihsan eyle, Efendimiz!
Jésus, pardonnez nos péchés, même ceux que nous commettons sans le savoir... et pour l'amour de Vos cinq plaies, pour la souffrance de la Vierge Marie et de tous les saints et âmes, donnez-moi cette bénédiction, Seigneur,
- Şu Logan kızı tanrı lütfu.
- Cette fille est notre providence!
Onun lütfu, Klarens ve Avondale dükü...
n'était autre que le duc de Clarence et Avondale,
Eğer Gertie, Harry Beecham'la evlenirse, bu Tanrının lütfu olur.
Si Gertie épouse Harry Beecham, ce sera une bénédiction.
Tanrının lütfu olan bu kadar harika bir gecede görülmeye değer olduğunu düşünmüyor musun?
Ne mérite-t-elle pas d'être contemplée dans la splendeur divine d'une nuit comme celle-ci?
Görünen ve görünmeyen manevi ve ruhani bir lütfu sembolize eden alyans bu adamla bu kadının kutsal birlikteliğinin tamamıyla birleşimini simgeliyor. - Yüzükleriniz var mı?
L'alliance du mariage est le symbole de la grâce spirituelle et de l'union de cet homme et de cette femme par les liens sacrés du mariage.
Brad, kendini Tanrının lütfu sanıyor.
Brad se croit le chéri de ces dames.
İmparator'un lütfu ve benim kararımla... Yarbay Kubinyi'yi Avusturya-Macaristan ordusunun bir Albay'ı ilan ediyorum.
Au nom de l'Empereur et en vertu de mes pouvoirs, je vous promeus, baron von Kubinyi, colonel de l'armée austro-hongroise.
İtalya'nın karanlık kuzeyinde, ücra bir manastırda meydana gelen olayların sadık bir anlatıcısı olacak aklı ve lütfu esirgemesin Tanrı benden.
Que Dieu m'accorde la sagesse et la grâce... d'être le témoin transparent des événements qui survinrent... dans une abbaye isolée, au plus sombre du nord de l'ltalie.
Şu an Tanrı'nın tek lütfu beni boğazımı kesmekten alıkoyması. Çünkü öyle yapacak gibi hissediyorum.
Dieu n'est bon qu'à m'empêcher de me trancher la gorge!
Tanrı'nın bir lütfu olarak yaratıldığını düşünüyor, anlıyor musun?
Il se croyait irrésistible auprès des femmes.
Tanrının lütfu tükendi.
La grâce de Dieu est épuisée.
Sanırım bunun Tanrı'nın bir lütfu olduğunu düşünüyorsun.
Tu dois penser que c'est la divine providence. Vous savez quoi?
Hayatın lütfu ve sonsuz gençlik.
Le don de la vie et de la jeunesse éternelle.
Ben de bu kadar yakışıklı olmak istemiyorum, ama bu Allahın lütfu.
Dis-moi tout de suite : "Je suis trop beau, mais j'y peux rien."
Bu bana Tanrı'nın bir lütfu aslında.
Je suis en état de grâce.
Kadınlar için Tanrı'nın bir lütfu olmadığını söylerdi annem.
Mamy a raison. T'es pas un cadeau.
Bir kar fırtınası insana Tanrının lütfu gibi gelir.
Une tempête de neige est un présent de Dieu.
Gemiler, Kahinlerin lütfu ile geçit içinden güvenle yönlendiriliyorlar.
Les vaisseaux sont guidés dans le passage par la main des Prophètes.
Ne lütfu!
Qu'est-ce que tu dis?
Tanrı'nın lütfu.
Divine beauté.
Tanrı'nın lütfu.
La beauté est divine.
Tesadüfen burada bulunmam, kaderin bir lütfu olmalı.
Puisque le destin m'a placée sur sa route...
Marcie'nin ailesi Tanrı'nın bize bir lütfu.
La famille de Marcy est adorable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]