Macmillan Çeviri Fransızca
123 parallel translation
- "MacMillan Oyuncaklar...".
- "Jouets MacMillan"...
Nasıl yardımcı olabilirim?
Jouets MacMillan, vous désirez?
MacMillan'ın yüzündeki bakışı gördün mü?
Tu as vu l'expression de MacMillan?
MacMillan her sene ısmarlar.
Il y en a tous les ans.
MacMillan için bir takım kurabilirdik.
On pourrait faire une équipe MacMillan. - Non.
Anlaşıldığı gibi başbakan Harold Macmillan...
Le Premier ministre Harold Macmillan est bien évidemment...
Macmillan'ı hatırlıyor musun, "Night of the Long Knives"?
Vous vous rappelez Macmillan, la Nuit des Longs Couteaux?
McMillan.Adenauer.
Macmillan. Adenauer.
- Pekala, neden siz çocuklar tabaklarınızı içeri koyup, biraz "Mc Millan ve Eşini" izlemiyorsunuz.
Les garçons, prenez vos assiettes et allez regarder "Les MacMillan".
Tabii MacMillan'ı okumalısınız.
Bien sûr vous devez lire MacMillan.
MacMillan.
MacMillan.
Dün gece MacMillan Hotel'e giriş yapmış.
Il est entré à l'hôtel MacMillan hier soir.
Tamam, işte bu, uh, Tricia McMillan için.
Bon, voilà. C'est pour Tricia MacMillan.
Harold Macmillan bunu aile gümüşlerini elden çıkartmak olarak adlandırdı.
Harold Mac Millan appelle ça vendre les bijoux de familles. On y va?
Ben Finlay McMillan ve hepinize Unicorn ve Gallagher'in "HAYAT ÖLÜMDÜR" sergisine hoş geldiniz demek istiyorum.
Je suis Finlay MacMillan. Je vous souhaite la bienvenue à l'expo de Unicorn Gallagher, "La vie, c'est la mort."
MacMillan Geçidinde dağ bisikletine binmemiz kesinlikle yasaklanıyor.
"Interdiction de faire du VTT en direction du col Macmillan".
MacMillan geçidi.
Col de Macmillan...
Bu Macmillan Müzesi. Bir okul gezisinde oraya gitmiştim.
C'est le musée Macmillan, je l'ai visité avec l'école.
Yarım gün Macmillan Müzesinde bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyormuş.
Elle travaillait à mi-temps au musée à la boutique. Fichez-moi la paix!
- Macmillan Müzesi!
- le musée Macmillan!
Ben Brandy Barber Macmillan Müzesindeyim.
Ici Brandy Barber depuis le musée Macmillan.
Bir de, sen çıktıktan sonra MacMillan Eczacılık'tan birkaç lobiciyle konuştum.
De rien. Oh, et quand vous êtes parti, j'ai parlé à ces deux associés de MacMillan Pharmaceuticals.
Şunu söyleyeyim, eğer şu MacMillan farmakinetik modelleme projesini alabilirsek kim bilir başka ne... MacMillan Eczacılık mı? Evet.
Je vais te dire, si ça marche avec ce MacMillan et son projet de pharmacocinétique, qui sait ce que ça pourrait donner...
MacMillan Eczacılık'la ilgili ne biliyorsun? MacMillan.
Que savez-vous de MacMillan Pharmaceuticals?
Tamam, peki MacMillan Eczacılıkla ilgili fikrin ne?
Tu es un sujet intéressant Charlie. Ouais, et toi, tu penses quoi de MacMillan Pharmaceuticals?
Millie ile konuştum ve MacMillan'ın parasını almayı kafasına koymuş.
J'ai parlé à Millie elle est décidée à prendre l'argent qu'offre MacMillan.
- Memnun oldum. - MacMillan Eczacılık'ta sizi de aramızda görmek mutluluk verici.
MacMillan Pharmaceuticals est ravie de vous voir impliqué.
MacMillan kendi içinde de deneyler yapacak.
MacMillan fera ses propres essais internes.
Ingersoll'lar, Macmillan'lar.
Comme qui? Les Ingersoll, les McMillan.
Ve ben ne seni ne de Macmillan'ları duydum.
Vous êtes une inconnue.
Memur Carl MacMillan, Chicago Emniyetinden.
- Salut, Victoria. Agent de police Carl MacMillan, police de Chicago.
- YANİ JOEL MACMILLAN
- alias JOEL MACMlLLAN
İkinci hikâye, MacMillan ve kredi sınırlaması, tabii ki.
2e sujet, MacMillan et le resserrement du crédit, c'est évident.
- Macmillan.
- Macmillan!
Umarım çıkarın için Macmillan'la yakınlaşırsın.
J'espère que vous avez bien réchauffé Macmillan.
Özür dilerim. Dr. Macmillan Kadınlar Hastanesi'nden telefon ettiler. Acilen size ihtiyaçları varmış.
Dr MacMillan, on vous demande d'urgence à l'hôpital des femmes.
Dr. Macmillan'ın ona en iyi tedaviyi uygulayacağından eminim.
- Le Dr MacMillan va faire de son mieux.
Macmillan öyküsüyle ilgili bir noktayı kaçırdınız.
Vous avez raté qqchose avec l'affaire Macmillan.
Söylentiye bakıIırsa Macmillan hükümetin tekliflerini gördü ve bakanları yapabildikleri kadar kesinti yapmaları için zorluyor.
La rumeur dit que Macmillan a vu l'estimation des civils et qu'il pousse ses ministres à trancher où ils peuvent.
Doğal olarak Macmillan kaygılı.
Macmillan est bien entendu nerveux.
Macmillan'ın ne yapması gerekiyor yani?
Je veux dire, qu'est supposé faire Macmillan?
Sonraki hafta Macmillan'ın çıkmasını umut ediyoruz.
On espère Macmillan dans 2 semaines.
Sinizmimi mazur görün Bayan MacMillan ama güneydeki kooperatiften evi olsun isteyen Libyalı bir sekretere bakıcılık yapmak sizin için neredeyse ateşle oynamak gibi.
veuillez pardonner mon cynisme Mlle MacMillan mais garder un officié libyen qui veut un logement social sur la côte sud c'est à peine un baptême du feu pour vous.
Rachel MacMilan, elçilikteki yeni ateşe.
Rachel MacMillan, attachée à la haute commission.
Böyle bir şeye denk geldiğiniz için üzgünüm Bayan MacMillan.
Je suis désolé que vous ayez pris part à ça, miss MacMillan.
Doherty ile MacMillan şu anda oraya gidiyorlar.
Doherty et MacMillan y vont maintenant.
MacMillan Oyuncakları.
Super-extra-génial.
Harold Macmillan için üç kez şerefe.
un ban pour le parti conservateur! Un ban pour Harold Macmillan!
Sue Macmillan!
Sue Macmillan.
Ne?
MacMillan Pharmaceuticals? Oui.
Evet, tamam.
MacMillan-