Mahküm Çeviri Fransızca
37 parallel translation
Sonra seni mahküm ederler.
Puis ils délivreront leur sentence.
O mahküm edilen adamlara sıcak bir akşam yememeği yedirecek gibi görünüyor.
Un dîner cordial attend les condamnés à mort.
- Onu mahküm olarak mı götürdüler?
Tu crois qu'ils l'ont remis en tant que prisonnier?
Ortaya çıkan durumda sanığı bütün suçlamalardan suçlu buluyorum ve idama mahküm ediyorum.
Dans ces circonstances, je déclare l'accusée coupable des charges retenues et la condamne à la peine de mort.
- O zaman ölüme mahküm olacaksın.
- Alors ils vous condamneront à mort.
Tek yaptıkları, beni sıradan bir hayata mahküm etmek..
Tout ce qu'ils ont fait, c'est me condamner à une vie de... médiocrité. Je refuse d'accepter ça.
Bu kişiler on yıldır mahküm.
Ces gens sont prisonniers depuis 10 ans.
Kardasya IV'de hala Kardasyalı mahküm olduğunu bilmiyorduk.
Nous ignorions qu'il restait des prisonniers bajorans sur Cardassia IV.
Yoksa mükemmellik ve damak zevki arasında seçim yapmaya mı mahküm edildim?
Ou suis-je condamné à choisir entre vos charmes et cette bière?
Anlaşma şöyle : Kardasya mahkemesinde yargılanacak ve mahküm edileceksin. Sonra, ömrünün geri kalanını Lazon II çalışma kampında geçirmeye mahküm edileceksin.
Vous serez jugé et reconnu coupable devant une cour cardassienne et condamné à passer le reste de votre vie en camp de travail sur Lazon II.
Ve seninle öğle yemeği yemeyi iple çekmekten başka bir şeyi olmayan bir hayatı yaşamaya beni mahküm ettiler.
Et ils m'ont laissé vivre une vie dont le seul but est de déjeuner avec vous.
Eve gelirken, yolda mahküm edilmiştir.
A son retour, il avait été séquestré.
Onu korursanız, Mahküm olacak.
Si vous ne la sauvez Elle sera condamnée
Çingene Ölüme mahküm edildi.
La bohémienne est condamnée a mort
Binlerce mahküm arasında... nasıl oluyor da hapisteki tek Hintli Allahın kutsal sayısını taşıyor?
De tous les prisonniers ici... pourquoi lui seul porte le numéro sacré d'Allah?
Mahküm... numara,
Prisonnier... numéro
İlk davanızı kaybetmeye hazır olun... çünkü 786 numaralı mahküm Hindistan'a gidecek... bunu ne siz, ne de Pakistan devleti engelleyebilir.
Préparez vous à perdre votre premier cas... Parce que le prisonnier 786 va rentrer en Inde, et ni vous, ni l'Etat du Pakistan ne pourront s'y opposer.
Ama ne zaman bir mahküm hastalansa ya da fenalaşsa... o gidip onu iyileştiriyor ve sakinleştiriyordu.
Il ne parlait jamais à personne. Mais dès qu'un autre prisonnier était malade ou déprimé, il était là pour le soigner et le réconforter.
Veer Patap Sing mi yoksa Radjeş Rathore mi bilemem, ama... O benim için sadece 786 numaralı mahküm. Allahın iyi bir kulu.
Je ne sais s'il est Veer PrataP Singh ou Rajesh Rathore...
786 numaralı mahküm... parmaklıklar arasından bakıyor.
Si vous souhaitez prendre la parole, vous le pouvez. "Moi prisonnier numéro 786,"
Ben 786 numaralı mahküm, hapishanenin parmaklıkları arasından bakıyorum.
"Il dit que je ne suis pas comme lui. Alors pourquoi me ressemble-t-il?"
786 numaralı mahküm, hapishanenin parmaklıkları arasından bakıyor.
"Il dit que je ne suis pas comme elle, alors pourquoi me ressemble-t-elle?"
Diyor ki, ben onun gibi değilim, öyleyse o neden bana benziyor... 786 numaralı mahküm, hapishanenin parmaklıkları arasından bakıyor.
"Ils disent que mon pays n'est pas le sien, alors pourquoi est-elle restée chez moi?" "Il dit que je ne suis pas comme elle, alors pourquoi me ressemble-t'elle?"
3 katil mahküm hapishaneden kaçmış ve 20 insanı Kızıl Haç binasında rehin tutuyor.
3 condamnés pour meurtre se sont échappés de prison, et ils détiennent 12 personnes en otages à la Croix Rouge.
oo, siz mahküm değilsiniz.
Vous n'êtes pas mon prisonnier.
Ama, O mahküm, Flash'a demiş ki....
Mais ce prisonnier, Krebb, a dit à Flash...
ama bu, beni ölüme mahküm etmeye yetti.
Malgré cela, j'avais été condamné à mort.
Mahküm 24484 Brodie, hücrene!
Prisonnier 24484 Brodie, absent de sa cellule.
O zaman bu halde kalmaya mahküm olur.
Alors son blocage va continuer.
Ve bu mahkeme onu 7 yıl hapse mahküm ediyor!
Et la sentence sera de 7 ans!
Üniversitede gösteri korosuna girersen tüm hayatın boyunca Disneyland'de dans eden çaydanlık rolüne mahküm olursun.
Si tu choisis la chorale, t'es voué à jouer une tasse dansante à Disneyland.
O zaman kalsak da gitsek de onu buna mahküm ettik.
Peu importe notre choix, elle sera condamnée.
Çocuklarınını değiştirdi, masumiyetimizi bizden alarak bizi vampir vaparak sonsuz bir kana susamışlığa mahküm etti.
Elle a changé ses enfants, nous a volé notre innocence, a fait de nous des vampires, nous a condamné à une éternité de soif de sang.
Mahküm kaçtı.
Le prisonnier s'est échappé.
- Evet, efendim, çok iyi hatırlıyorum. Bu adam bir Hintli mahküm. Hindistan İstihbarat ajanı.
Mr Anwar Ali, dites-moi, si vous avez trouvé dans son sac... un passeport le désignant comme Rajesh Rathore... comment est-il possible que la réservation... était faite au nom de Veer PrataP Singh?
Hangi jüri onu bunun için mahküm edebilir?
Qui le condamnerait pour ça?
Kısaca kendi kafasında bir mahküm.
Ça paraît bien cruel.