Maker Çeviri Fransızca
106 parallel translation
Olaf Stapledon'un "Star Maker" ını da okudunuz mu?
Avez-vous lu "Créateur d'étoiles" d'Olaf Stapledon?
Ben, Ben Maker.
Ici Ben Meeker.
- Jimmy, bir şişe viski ver buraya.
- Jimmy, une bouteille de Maker's.
Melody Maker ve NME [3], 2 buçuk pound.
Melody Maker, NME, ça fait 2,50, s'il vous plait.
Piller cızırdayıp duruyor.
Les piles bourdonnant dans les pace-maker.
Resepsiyondaki süslü sepetlerden hemen anlaşılıyor.
Ils sont tous ces paniers de bienvenue remplis de Maker's Mark.
Üstlerinde Maker's Mark yazıyor. Düğündekilere burbon dağıtılmış.
- Bon, les invités ont du bourbon.
Yanındaki adamda Maker's Mark yazan bir şişe var.
A coté de lui, un type avec une bouteille de Maker's Mark.
Selam. Bir Cosmo ve bir de buzlu Maker's Mark alabilir miyim?
Je pourrais avoir un Cosmo et un Maker's Mark?
- Maker's Mark, buzlu.
- Maker's Mark, avec glaçons.
Claire, yarın saat 10.00 da... Maker's Mark'ın turunda seni görmek istiyorum.
Claire, je veux te voir... sur le circuit de Maker's Mark demain à 10 heures précises.
Pekala, sağol. Arayan bahisçimdi.
- C'était mon book maker
Krist,'Melody Maker'dergisinde görmüş, yanlışlıkla onun şiir okuyacağını yazmışlar İngiltere'de hem de.
The other day he Krist bed in'Melody Maker'that would be involved a reading of poems in England.
Mesela bu daireden çıktıktan iki dakika sonra Tommy mutfağa gidecek ve dolabı açtığında yepyeni bir şişe Maker's Mark bulacak.
Même si, deux minutes après être sortis d'ici, Tommy va dans la cuisine et y trouve une nouvelle bouteille de Maker's Mark.
Bu dolapların birinde Maker's Mark mı var?
- Quoi? Y a une bouteille de Maker's Mark dans la cuisine?
"Maker's Mark" marka olsun.
- Un Maker's Mark.
Uzun mesafeli, widow maker var.
De quoi faire des veuves.
- Haydi düşün King Maker...
- Allez, King Maker...
Evet, yağ çukurundaki alıcıyı tanıyorum. beraber çalıştık.
Je connais le market maker, il collabora.
Brandy Alexander ve ve buzlu bir Maker's Mark, lütfen.
Un Brandy Alexander et un... un whisky avec de la glace.
Çiftliktekiler buna kadın-yapan diyorlar.
Dans les abattoirs, ils appellent ça un Elsie-maker.
Maker's Mark viskiyle stüdyoya geldi. Ben de onunla içmeye başladım.
Il s'est amené avec une bouteille de whisky Maker's Mark.
Grave Maker aktarım parçalarını kaybetti.
Grave Maker a perdu sa transmission.
Maker's. Üç buzlu!
Un Maker's, trois glaçons!
Maker's Mark var, Bushmills var.
J'ai du Maker's Mark, du Bushmills.
Maker's Mark.
Un Maker's Mark.
Gerçekten de yeni bir stil-maker'dan yardım almaya başlamam lazım.
Vraiment besoin de commencer à avoir des conseils de style de quelqu'un d'autre.
Bir buzlu Maker'dan alabilir miyim? Teşekkürler.
Un Maker's Mark, avec glaçons, s'il vous plaît.
- Money Maker
- Le faiseur d'argent.
Görünüşe göre, kalp pili arızalanmış.
Apparemment, un dysfonctionnement de son pace-maker.
İki shot alalım.
Deux verres de Maker's. ( bourbon )
Bay flörtcü krep yapıcıyla bir restorant açmayacaktım.
Je n'allais pas ouvrir un restaurant avec Mr Flirty Crepe Maker.
Benim adım Wind Maker. Ve artık maymunları vuruyorum.
Je suis la Tempête et je tue des singes.
Maker's Mark'la 12 kalibre pompalı tüfeğini temizlerken "Tavşanı öldüreceğim." diye söyleniyordu.
Il nettoyait son calibre 12 au bourbon en grommelant des menaces.
# İşte bu yüzden takılacağım iyi bir kızla #
You don t need no papers That man is not your maker
Morrell... Doll Maker...
Morrel apos ; bizarre....
Maker's.
Un whisky.
- Maker var mı?
Vous avez des produits?
Hayatta kalan tek saldırgan, Dustin Maker,... durumu stabil bir halde, St. Ignatius Hastanesi'ne götürüldü.
Dustin Maker, le tireur survivant, a été emporté à l'hôpital St. Ignatius dans un état stable.
Kafasından çıkardıkları 40 kalibrelik mermi Dustin Maker veya Alfie Rentman'ın silahlarıyla eşleşmedi.
Le calibre 40 qu'ils ont retiré de sa tête ne correspondaient pas aux armes de Dustin Maker ou d'Alfie Rentman.
Maker's Manhattan, iki kirazlı.
Un Maker Manhattan, deux cerises.
Seninle Sam Halton hakkında konuşmak istiyorum. Maker's buzlu.
Je voulais vous parler de Sam Halton.
Viski kokteyli mi? Öğlen 2'de? Yargılamıyorum.
Un Maker's Manhattan, à 14 h. Je vous juge pas.
Şurada dolapta biraz Maker var.
Il y a du Maker dans mon cabinet.
Maker ha?
Maker, hein?
Dediğin gibi pek bir farklılık yaratmamış galiba.
MUST NOT BE THE DIFFERENCE MAKER THAT YOU CLAIMED.
İçki dolabında açılmamış beşlik bir Maker's Mark var, kendinize hakim olun.
Il y a des bouteilles non entamées dans la cave, soyez sages.
Maker duruşmasını kazanabilir şimdi de polis yozlaşmasını ortaya çıkarabilir. Hem de birkaç gün arayla. - İşin farkında.
Il peut gagner le procès Maker et puis finissent par craquer un anneau de police contre la corruption, comme, dans les jours les uns des autres.
- Maker's Mark, sek.
- Un bourbon sec.
Gözaltındaki şüphelinin ismi Dustin Maker.
Le tireur en détention est Dustin Maker.
" K-19 :
"K-19, The Widow Maker" ( K-19 :