Malın Çeviri Fransızca
35,296 parallel translation
- Çalınmış malın ticareti.
- Recel de biens volés.
"canını acıttı mı?"
Tu pourrais la fermer et finir ça? Il t'a fait du mal?
Kadınlarla ilgili tecrübelerime göre, ya söylediğin ya yaptığın, veya hem yaptığın hem de söylediğin bir şeyi yanlış anladı.
D'après mon expérience avec les femmes, c'est soit quelque chose que tu as dit ou fait, ou bien les deux, qu'elle a mal pris.
Ve para... Sana doğru ve yanlışın ne olduğunu sorgulatacak türde paradan bahsediyorum.
Et l'argent, c'est le genre de montant qui te fait relativiser le bien et le mal.
Bu protestoculara rağmen sabah rahatça gelebildin mi?
Tu n'as pas eu de mal à entrer, avec les excités qui manifestent?
Sorun değil, yanlış bir şey yapmadın.
C'est bon, vous n'avez fait rien de mal.
Babanın, olduğun kişi yüzünden seni kötü hissettirmeye hakkı yok.
Ton père a tort de te faire sentir mal à propos de ce que tu es.
Bazı günler sırf onların malı olduğumuz hatırlatmak için dövüyorlardı.
Parfois, nous étions battus juste pour nous rappeler que nous leur appartenions.
Malı nereden aldığını bilmiyorum.
Je ne sais pas où il obtient ces marchandises.
Hayatımda böyle bir acı çekmedim ben.
Je n'ai jamais eu aussi mal de toute ma vie.
Yanında taşıması da gıcıktır ama attığın zaman da vicdan azabı çekersin.
Ils sont énervants à trouver et te font sentir mal quand tu les rejettes
Gitmeyi düşündüm ama Jay'in canını sıkmak istemedim.
J'ai pensé à partir, Mais je voulais pas que Jay se sente mal.
Evet, adam fena değildi ama bunu Gloria bilmemeliydi. Yoksa denemek istemediğim bir sürü yeni şeye kapı açılmış olacaktı.
Ok, ce gars n'était pas si mal, mais je ne pouvais pas le dire à Gloria sinon ça aurait ouvert la porte à pleins de nouvelles choses que je n'ai pas envie de faire - -
Ufak, beyaz bir yalanın ne zararı var?
Il n'y a rien de mal avec un petit mensonge.
Kızının canı acıyor.
Le mal fait à votre fille...
Çok kötü yaralamış olmalı, ama asla yavaşlamamış.
Il a dû pas mal s'écorcher, mais n'a jamais ralenti.
Aslında Eugene, bugün belirgin biçimde ortalamanın altındaydın.
En fait, Eugene, vous avez vraiment mal joué, aujourd'hui.
Çırpınıyordum.
J'ai du mal en ce moment.
Toby ve Walter'dan duyduğuma göre ikiniz biraz macera yaşamışsınız biraz tehlikelisinden hatta.
J'ai entendu de Toby et Walter que vous avez vécu pas mal de choses, et des évènements plutôt dangereux.
Zengin birisiyle arkadaş olmakta yanlış bir şey yok.
Il n'y a rien de mal à avoir des amis riches.
Cindy aradı, boğazının ağrıdığını ve büyük teyzesinin öldüğünü söyledi.
Cindy a appellé, et elle a dit qu'elle a mal à la gorge et que sa grande-tante est morte.
Eğer çıplak ayakla rahatsız olursan o zaman Vivier ayakkabılarını deneriz.
Si tu es mal à l'aise pieds-nus, on peut toujours essayer avec tes ballerines.
Yok, kusura bakmayın. Eski hastamla rahatça çalışamam ben.
Je suis désolé, ça me met mal à l'aise de travailler avec une ancienne patiente.
Bu tabletin çalınmış mal olarak kabul edilmemesi için bir neden var mı?
Pourquoi cette tablette n'est pas considérée comme volée?
Hata ettim ama ne denli acil bir durum olduğuna inanamazsın yine de hataydı...
C'était... mal, Et je peux pas te dire à quel point c'était une grosse urgence, mais c'était mal, et...
Bir şey olmaz. Hadi.
Ça n'a jamais fait de mal à quelqu'un.
Evet, öyle görünüyor. O divanı balkonuna taşımak bir yana buzdolabının kapağını bile açmakta zorlandığını sanıyorum.
- Elle devait avoir du mal à ouvrir le frigo, alors déplacer un pouf ottoman sur son balcon...
Ulaşılması zor birisi olduğunu da kanıtladı.
On a du mal à le joindre. Il n'est pas chez lui ou à son cabinet.
Göğsünde bıçak yaraları varmış ve beş bin dolarlık bilgisayarı alınmış bu yüzden dedektifler soygunun kötü sonuçlandığını düşünmüşler.
Il manquait quelques ordinateurs, la police a pensé à un cambriolage ayant mal tourné.
Dalton yoldan çıkmış ve kendi planlarını uygulamak istemiştir.
Il se pourrait que Dalton est mal tourné et qu'il avait des plans de son coté.
Gayet güzel. Gayet güzel.
Ce n'est pas mal.
Bu gece kendinizi hırpalamayın tamam mı?
Ne vous faites pas de mal ce soir.
Peki, Morgan'ın araştırması ve suçlu ağacı sayesinde kötülük masasının tüm bacaklarını kesmiş olduk.
Ok, avec la recherche de Morgan, plus mauvais gars / filles arbre ici, nous avons coupé tous les pieds de la table mal.
Aklın seni ele geçirmeye çalışıyor.
Ton esprit te veut du mal.
Baş ağrın var mı? - Evet.
- Mal à la tête?
Kız kardeşimin de canını yaktı, öyle kötü yaktı ki, komaya girdi.
Il a aussi fait du mal à ma sœur, tellement, qu'elle est tombée dans le coma.
Son zamanlarda uyku problemim var o yüzden geride yapmak zorunda olduğum bir şeyler kaldığından şüpheleniyorum, aramızda bitmeyen bir şeyler. Ve bu kesin olarak son vermenin ikimize de yolumuza devam etmek için faydalı olacağını düşünüyorum.
J'ai du mal à dormir en ce moment, je pense que ça a peut-être à voir avec le fait d'avoir laissé les choses en suspend, entre nous et je crois qu'une vraie séparation serait bénéfique pour qu'on avance chacun de notre côté.
Erkek, 36 yaşında, hayatında bir kez seks yapmış ve papazlığı düşündüğü için çok kötü gitmiş.
Homme, 36 ans, n'a couché qu'une seule fois et ça s'est tellement mal passé qu'il pensait devenir prêtre.
Kocanızın canınızı acıtmasını istemeniz de mümkün olamaz mı?
Est-il aussi possible que vous vouliez que votre mari... vous fasse mal?
Gary'nin seni incitmesini istiyor olsan bile bunun yanlış olduğunu söylemiyoruz.
Si vous voulez que Gary vous fasse mal, ce n'est pas anormal.
- Evet ama biz yanlış bir şey yapmadık.
Mais on n'a rien fait de mal.
Evet ama ne kadar kabul etmek istemesem de sen haklıydın.
Ça me fait mal de l'admettre, mais t'avais raison.
Canını yakıyor.
Il lui fait du mal.
- Bill'in canını yakacağını düşünüyor musun?
Penses-tu que Bill pourrait te faire du mal? Je ne sais pas.
- Ters mi yattın?
Mal dormi? Oui.
Babam sineğin bile canını yakmaz.
Mon père ne pourrait pas faire de mal à une mouche.
Haklısın, onu incittim.
Tu as raison, je lui ai fais mal.
Niye canını yakan birini korumaya çalışıyorsun?
Pourquoi le protéger? Cet homme vous a fait du mal.
Gerçekten - Hiçbir şey ters gitmedi çünkü kimse bir sorun yaşamadı. Glen'in çocukları ve ben hiçbir sorun yaşamadık.
Vraiment... il ne s'est rien passé de mal, parce que personne n'avait de problème, moi et les enfants de Glen, on - - on ne s'est jamais disputés ou...
Sanırım bu politikaların yarardan çok zarar getirdiğini söylemek doğru olur, efendim.
Il est juste de dire que ces mesures font plus de mal que de bien, monsieur.
Babamın duvara sığmayacak kadar büyük bir portresini istediğine inanmıyorum.
J'ai du mal à croire que tu voulais un portrait trop grand - pour être accroché au mur.