English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ M ] / Marines

Marines Çeviri Fransızca

2,270 parallel translation
Piyade birlikleri ve zırhlı birliklerin hazır olma durumuyla alakalı istihbarat aldığımızda sizi de bilgilendireceğiz. Bugün ki brifing 1. Denizci Bölüğüyle ilgili.
Une fois qu'on sera cantonnés, on vous fera un récapitulatif de prépa au niveau du bataillon et de l'escadron, le briefing d'aujourd'hui concernera la premiêre division de Marines.
Slaytlarda da görüldüğü gibi durum rapor edildiği kadar da kötü değil.
La diapo indique que la premiêre division de Marines est mieux préparée qu'ils ne disent.
Felluce'deki askerler, bugün bir çok yönden kaotik şehrin içine girdi.
Aujourd'hui, les Marines à Fallujah ont pénétré une ville chaotique de plusieurs directions.
Ben topçu birliğinde teğmendim, 1. müfrezede.
J'étais lieutenant, bataillon d'artillerie, première division de Marines.
Eski bir, 1. müfreze denizcisiyle tanışmak benim için bir ayrıcalık.
C'est un privilège de rencontrer un ancien guerrier de la premiêre division de Marines.
Böyle adamlar Chance gibi adamlar asker olan onlar.
Ces gars... Des gars comme Chance... Ce sont des Marines.
Bir çok asker cesaret gösterisi yapmaya çalışırken Chance sadece işini yapar ve insanların onu küçüksemesini sağlardı.
La plupart des Marines se font mousser en se montrant faussement braves, mais Chance faisait calmement son travail, et il préférait que les gens le sous-estiment.
İronik, ama eminim ki dünyada Chance Phelps gibi başka adamlar olsaydı askerlere gerek kalmazdı.
C'est ironique, mais je suis certain que si le monde avait davantage d'hommes comme Chance Phelps... on n'aurait pas besoin d'un corps de Marines ".
Amerika Birleşik Devletleri başkanı ve deniz kuvvetleri komutanı adına oğlunuzun, ulusun birliği adına verdiği hizmetler karşılığında, lütfen bu bayrağı kabul edin.
De la part du président des Etats-Unis, du commandant du corps de Marines et de la nation reconnaissante, acceptez ce drapeau en gage des loyaux services rendus à ce pays par votre fils. Semper Fidelis.
Amerika Birleşik Devletleri başkanı ve deniz kuvvetleri komutanı adına oğlunuzun, ulusun birliği adına verdiği hizmetler karşılığında, lütfen bu bayrağı kabul edin.
De la part du président des Etats-Unis, du commandant du corps de Marines et de la nation reconnaissante, acceptez ce drapeau en gage des loyaux services rendus à ce pays par votre fils.
Burada volkanik gazlar deniz altı kaynakları oluşturur ve deniz, kaleydoskopik bir yaşam püskürtür.
Ici, les gaz volcaniques forment des fontaines sous-marines... et la vie sous-marine jaillit tel un kaléidoscope.
Mercan üzerinde mercan gelişti ve kireçtaşı veya kalsiyum karbonattan oluşan deniz altı dağları oluştu.
Le corail s'est développé au-dessus du corail, formant des montagnes sous-marines faites de calcaire et de carbonate de calcium.
Deniz piyadelerini yolla.
Envoyez tout le monde. - Envoyez les Marines sur le terrain.
Hadi millet, su kızakları hazır!
Hé! Les motos marines sont prêtes!
Hodges'in yanındaki askerlerden biri onun bir şeyler yutmaya çalıştığını farketmiş.
Un des marines qui gardaient Hodges l'a vu tenter d'avaler quelque chose.
Donanmadaki askerlerimiz Hawai'nin parlayan güneşinin tadını çıkartırlarken ansızın Japon uçakları alçaktan ve hızlı bir şekilde onlara doğru yaklaşıyordu.
Nos marines profitaient du beau soleil hawaiien quand tout à coup, les Jaunes ont débarqué.
Donanmadaymışsınız.
Vous étiez dans les Marines.
Lacivert deniz, ve kaygısız Hanbei Kamui'nin yüreğine yerleşti.
Les eaux aigue-marines et l'esprit insouciant de Hanbei adoucirent le cœur de Kamui.
Denizciler arasında "her zaman sadık" anlamına gelir.
"Toujours fidèle". C'est la devise des marines.
Deniz varlıkları ağlayabilseydi onların gözyaşları, dünyanın bütün okyanuslarındaki su seviyesinin ürkütücü şekilde, 6.35 santimetre yükselmesine sebep olurdu.
Si les créatures marines pouvaient pleurer, leurs larmes feraient monter le niveau de tous les océans du monde de 7 cm, ce qui serait alarmant.
Melvin Panton- - onbaşı, Amerikan Deniz Kuvvetleri.
Melvin Panton, caporal des marines.
Deniz Kuvvetleri.
Les marines...
Deniz kuvvetlerine katıldığımda 24 yaşımdaydım.
L'âge où j'ai rejoint les marines.
Yeğenim üniversite masraflarını ödemek için daha yeni bahriyelilere katılmıştı, ama bu da komik.
Mon neveu a intégré les Marines pour financer la fac, mais... c'est sympa.
Deniz Piyade Özel Harekat, sertlerin en serti.
Forces Spéciales des Marines, les durs des durs.
Deniz Piyade, bu adamın gerçek yerini söyledi mi?
Les Marines ont-ils dit où ce mec allait?
Denizciler peşine düşüp, onu izlemeye çalışmış kartını, hesaplarını kontrol etmişler ama bulamamışlar.
Pour voir s'il voulait rempiler, Les Marines ont tenté de le pister en vérifiant cartes de crédit et compte bancaire, - il s'est volatilisé.
Onlarla daha fazla piyade göndermeliydim.
J'aurais dû envoyer plus de Marines avec eux.
Yolcu uçağı pilotluğundan önce Deniz Kuvvetleri'ndeymiş.
Chez les Marines avant les vols commerciaux.
Öyle bir çocuk iki denizciyi alt edemez.
Impossible qu'un gosse comme ça ait descendu deux marines.
Ben de Deniz Kuvvetleri'ne girdim.
Donc, j'ai rejoint le corps des Marines.
Çatıda kelepçelenmiş iki denizci var.
On a deux marines enchaînés à un toit.
Ama Deniz Kuvvetleri'nden istifa etmek zorunda kaldı.
{ \ pos ( 192,210 ) } Mais qu'il a dû refuser sa nomination chez les marines?
O zaman Deniz Kuvvetleri Askeri Polis'te yüzbaşıydın.
Tu aurais été lieutenant dans la police militaire des marines,
Veri giriş operatörü mü olsam yoksa deniz kuvvetlerine mi katılsam karar veremiyorum da.
J'hésite entre devenir opérateur de saisie ou rejoindre les marines.
ABD Deniz Piyade Üssü Güneydoğu Asya
Base du Corps des Marines U.S. Asie du Sud-est
Size yön bulmayı öğrettiler, değil mi?
Ils vous enseignent ça dans les marines, pas vrai...
- Öncü birlik.
- Reconnaissance des marines.
Peşine 2 asker takmıştım.
Deux Marines la suivaient.
Sanki bilerek çuvalladı, askerlerin orada hemencecik kafasını uçuracağını bilerek ve tek çıkış yolu olduğunu bilerek çuvalladı.
C'est comme si elle avait foiré exprès, en sachant que les Marines l'attaqueraient sur-le-champ, en sachant que c'était le seul moyen qu'elle avait de s'en sortir.
Deniz Kuvvetleri'nde beraberdik.
Il a servi dans les Marines, avec moi.
Hiç donanmadaki zamanlarından bahsetmezdin.
Tu me m'as jamais vraiment parlé de ta vie dans les Marines.
Donanmada mıydınız?
Étiez-vous dans les Marines?
Kuzey İrlanda'da Kraliyet Donanması'nda görev yapmış.
Il était dans les Marines stationnés en Irlande du Nord.
Eski zamanlarda okyanustaki bitkilerin güneş enerjisini emmesiyle petrol oluşmuştur.
Le pétrole a commencé à se former quand des plantes sous-marines ont absorbé l'énergie des rayons du soleil.
Bu bitkiler öldüğünde, tonlarca okyanus canlısının cesediyle birlikte okyanus tabanına çöktüler.
Ces plantes sont ensuite tombées au fond de l'océan au milieu de toutes les dépouilles des créatures sous-marines.
Tüm kayaları, hidrofonları ve su altı kameralarını yerleştirecektik.
On poserait les pierres, les hydrophones, les caméras sous-marines...
Amiral Morrison, oğlunun en meşhur olduğu dönemde Vietnam açıklarındaki bir uçak gemisinin kumandanıydı.
À l'apogée de la gloire de son fils, l'Amiral Morrison commande une unité de Marines sur la côte vietnamienne.
- Günaydın, efendim.
Quartier général des Marines - Commandement du développement
Askerlerin dikiş dikebildiğini bilmediğinize bahse girerim.
Vous ne saviez pas que les Marines savaient coudre, hein?
Terbiye edilmiş yumurta sarısı, bezelye kreması ve yeşil kabak çiçekleri karidesli Fransız sebze türlüsü, tatlı ve ekşi sos ve gevrek sebzeli karışık balık.
Jaunes d'œufs marinés, crème de petits pois et fleurs de courgette. Écrevisses, galettes de légumes et sauce aigre-douce. Marinière de poissons et légumes croquants.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]