English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ M ] / Massacre

Massacre Çeviri Fransızca

2,853 parallel translation
Dün geceki katliamda ölenlerden bir tanesi DEA'nın gizli muhbirlerinden biriymiş.
Dans le massacre de la nuit dernière, l'un des morts de l'embuscade était un informateur infiltré de la DEA.
"Teksas Katliamı".
"Massacre à la tronçonneuse."
Yaralı Diz!
Massacre de Wounded Knee.
O aileye yaptığından sonra haketmediğin bir şey değil bu.
Vous ne méritez pas mieux après votre massacre.
Her ne olduysa, bilin ki, göz göre göre rezaletti.
Ce qui s'est passé, c'est qu'ils ont permis un massacre.
İnsanları böyle zehirli ve anlamsız bir katliamda ortada bırakıyorsunuz.
Exposer des gens innocents à un massacre inutile et malveillant.
Katliamı o yönetti.
Le massacre dans la province de Sarifan, par exemple.
ha?
Il massacre à tout-va...
Anlaşılan, bu katliam kapıdaki 2 adamla başlamış.
Le massacre a dû commencer avec les deux gars à la porte.
Bizim için daha çok öldürmek üzerine.
Pour nous, c'était surtout un massacre.
Yürüttüğümüz program bir katliam ile sonuçlandı.
Le programme qu'on dirigeait, il y a eu un massacre.
Cesetler, toplu imhalar, ya da katil arı istilası olmadan hallettik. Gerçi aklımdan geçmedi değil.
Pas de cadavre, pas de massacre, pas d'essaim d'abeilles tueuses, bien que ça m'ait traversé l'esprit.
Vampir kurt adam katliam kargaşa vesaire, vesaire.
On a les vampires, les loups-garous, un massacre, le chaos...
Suç yanında bir sürü evrak iyi getirir.
Un massacre implique de la paperasse.
Oradaki bir lokantaya uğramışlar. Connor'ın Lokantası mı?
Un massacre à la Pulp Fiction.
Bu sabah Synalock A.Ş.'de işyeri katliamı gerçekleşti.
Massacre ce matin chez Synalock.
Sonuç olarak toplu katliam klasik bir güç göstergesidir.
Un tel massacre relève de la démonstration de force.
Anma North Valley Lisesi katliamı anısına mum ışığı seremonisiyle son bulacak.
L'événement se terminera par une veillée à la bougie en mémoire du massacre du lycée.
Slade'in patolojisi yüksek kurban sayısı üzerine kuruluydu.
La pathologie de Slade tournait autour du massacre.
Kızılderili katliamından.
Le massacre indien.
Katliamdan güç bela kurtuldun.
Tu as échappé à un massacre.
Sand Creek Katliamı'nı duymuş muydunuz?
- Un massacre a eu lieu à Sand Creek.
Adamlarımın mahvedilmesine izin vermeyeceğim.
Je n'envoie pas mes hommes au massacre.
Golan Tepeleri katliamı görüşmeleri durdurmuştu.
Le massacre du Golan avait arrêté les négociations.
Bay Yogorov, daha fazla katliam istemiyoruz.
Mr Yogorov, on ne veut plus de massacre.
"Gel bakalım, domuzcuk," katliam için geri dönermiş.
"Viens cochonnet, cochon-cochon"... il recommencera le massacre.
Ama bu kadar ağır bir cinayet bitkinliğe, açlığa ve akıl karışıklığına yol açar.
Un tel massacre entraîne épuisement, faim et égarement.
Bir dövüşçü bu kadar kişiyi boruyla ya da elleriyle öldürebilecek dirence sahiptir.
Un boxeur a l'endurance nécessaire à un tel massacre sur autant de gens avec un tuyau ou ses mains.
Ona zorla bişey yaptırmadan yetiştiğimiz için mutluyum!
On est arrivés avant le massacre!
Robotunun dağılma sesinden dolayı duyamıyorum seni.
J'entends rien avec le massacre de ton robot!
Zeus'un önüne fırlattıkları robotları pataklaması mı?
Du massacre d'acier?
Seyirciler bu gece katliam görmeye gelmişlerdi fakat bir savaşa tanık oluyorlar.
La foule était venue assister à un massacre, mais elle assiste à une guerre.
Bu cinayet artık.
C'est un massacre.
Olamaz! Bebeği için döndüğünde gözünü kan bürümüş olacak!
Elle fera un massacre, quand elle reviendra chercher son bébé.
- Katliam olacak.
- Ca va être un massacre.
Süper ve süper süper zenginleri koruyan, geri kalanları ve gezegeni siktireden bir sistem.
- Qu'est-ce que tu racontes? Le système qui protège les super riches et les super super super riches et qui massacre tous les autres.
Evleri yandı, aileleri katledildi.
On brûle les maisons, on massacre les gens.
İngiliz ve Fransız diplomatların Qing Hanedanlığı tarafından öldürülmesi savaşa bahane oldu.
Le massacre des diplomates britannique et français par la dynastie corrompue des Qing fut une excuse pour entrer en guerre.
Hiç merhamet göstermeyin.
Je veux que vous fassiez un massacre!
Vücudu doğramış resmen.
Il l'a massacré.
Klişe karakterler ve eşcinselliği homojenleştiriyor. Artı "Rocky Horror" un içine ettiler.
C'est bourré de clichés sur les homosexuels et ils ont massacré le Rocky Horror.
Turell Baylor'ı kendi ellerinle öldürmemiş olman onu öldürmediğin anlamına gelmez.
Vous n'avez pas massacré Turell Baylor vous-même, mais ça veut pas dire que vous l'avez pas tué.
Al sana Kanayan Kansas.
Voila le massacre du Kansas.
Katliamın sorumluları burada.
Les auteurs du massacre.
Halkınızı boğazlayacaklar.
Votre peuple sera massacré.
Çocuk bu hâle gelene kadar sen ne yapıyordun, bayım?
Cet enfant a été massacré. Que faisiez-vous?
- Onu öldürmeye çalışan her savaşçıyı katletti.
Il a massacré tous les guerriers qui l'ont affronté.
Çim biçme makinamı mahvetmişsin.
Vous avez massacré ma tondeuse!
Olaydan sonra 6 ay hapis yattım, kardeşim de öldürüldü.
J'ai passé six mois en prison et mon frère s'est fait massacré.
HALKIMI KATLEDEN ADAM BIR HAYDUTTU, KRAL DEGIL.
Mon peuple a été massacré par un vulgaire bandit, pas un roi!
Bu bölgede katliam yapılmış, erkek, kadın, çocuk dememişler. Bizim yüzümüzden hepsini öldürmüşler.
Ils ont massacré des hommes, des femmes et des enfants pour éliminer 2 Juges.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]