Minute Çeviri Fransızca
31,060 parallel translation
Tamam, bana bir dakika ver.
Ok, donne moi une minute.
21. dakika dışarıda olsanız iyi edersiniz... harcayacak bir saniyemiz bile yok.
Et vous devriez être sortis à la vingt et unième... il n'y aura pas une minute à perdre.
Eğer olsaydı, baştan başa yüzlerce kez okurdum çünkü seni doğduğun andan beri çok sevdim.
Si il y en avait eu un, Je l'aurais lu cent fois, de la première à la dernière ligne, parce que je t'ai aimé à la minute où tu es né. Je ne savais pas...
Bir dakika içinde geri döneceğine eminim.
Il sera là dans une minute
Bana bir dakika ver, oldu mu?
Donne-moi juste une minute.
Birkaç dakika içinde etkisini gösterir.
Le travail sera fait dans une minute a peu près.
Bir dakika ver sadece.
Donne-moi juste une minute.
Hey, bir saniyen var mı?
Tu as une minute?
Seninle bir saniyeliğine yalnız konuşabilir miyim?
Est-ce qu'on peut parler une minute, seul à seule?
Bir anlık ciddileşiyorum ve kaçıyor musun?
Je suis là depuis une minute, et tu pars?
Bir dakika dur.
Une minute.
Hayır. Bir dakika otur.
Une minute.
Hemen geliyorum Alice!
J'arrive dans une minute.
15 adamdan oluşan dalgalar bir dakika arayla hücum edecekler.
Des vagues de 15 hommes seront envoyées à 1 minute d'intervalle.
Durun.
- Minute.
Diz çökeli bir dakika oldu ama hala bir şey söylemedin.
Pourtant, tu t'es agenouillé il y a une minute et tu n'as toujours rien dit.
Bir dakika içinde geleceğimi söyle.
Dis-lui que je serai là dans une minute.
Mahkumlar bir dakika içinde serbest bırakılacak.
Alerte. Prisonnier libéré dans une minute.
Superman'e bile etki ediyorsa, güvende miyiz?
Attend une minute, si ça affecte Superman, alors est-ce que l'un d'entre nous est à l'abri?
Yaşadığı her dakikayı bize komplo kurarak geçiriyor.
Chaque minute qu'elle vit est une minute où elle complote contre nous.
Dur biraz.
Attendez une minute.
Bize biraz izin verin.
Donnez-moi une minute.
Bekle bir dakika. Hayır.
Attends une minute...
Bir dakikalığına izin verir misin?
Tu m'excuses une minute?
Var mı... acaba bir dakikan?
Vous avez... vous avez une minute?
Hazırlamam kısa sürer.
Ça me prendra une minute pour tout installer.
Az önce beni kollarında tutuyordu.
Il y a une minute, il me tenait dans ses bras.
- Bir dakika içinde başka bir damat bulabilir.
Elle va aller draguer un autre candidat dans une minute.
Cenaze için bazı son dakika ayarlamaları yapıldı.
Quelques ajustements de dernière minute pour les funérailles.
Biraz gerçek dünyada yaşa, olur mu?
Redescendez sur terre une minute.
Peki, Elaine birazdan gelir. Siz de bu arada en harika tavrınızı takının.
Elaine va sortir dans une minute, donc pendant ce temps, donnez juste le meilleur de vous même.
Sadece bir dakikalığına mutsuz olabilir miyim?
Je peux juste être vexée une minute?
Başka bir otobüs bizi almaya gelecek hemen.
Un autre bus va venir dans une minute.
Bebeğim, seninle bir dakika konuşmam lazım.
Chérie, il faut que je te parle une minute.
Tam dediğiniz zamanı kare kare inceledim.
Je l'ai repassé images par images à la minute exacte où tu as dit.
Tamam. Ona biraz zaman verelim.
Laissons-lui une minute.
- Bir dakika bekle.
- Attends une minute.
- Bir dakika.
- Attends une minute.
Bir dakika izin ver.
Donne-moi juste une minute.
Çok yakındı, ama son saniyede Elçi'yi durdurmayı başardık.
C'était limite. Mais à la dernière minute, on a arrêté le Messager. Enfin, Cole.
Bekleyin!
Attendez une minute!
Pekala, Jennifer Lawrence her an gelebilir ve Max şunu da söylemeliyim saçım bugün bir harika.
Jennifer Lawrence sera là dans une minute, et, Max, je dois dire, c'est la meilleure journée de mes cheveux.
Toby birazdan gelir.
Toby sera de retour dans une minute. On va se mettre au travail.
Ama bize birazcık müsaade edebilir misiniz lütfen?
Pourriez-vous nous donner une minute, s'il vous plait?
Bir saniye.
Attends une minute.
Durun, bu adamı tanıyorum.
Attends une minute, je connais ce type.
Buraya eğleniriz, iletişim kurarız umuduyla geldik. İşten uzaklaşırız falan dedim ama sen... sen sadece...
Je nous ai juste amené ici pour essayer de s'amuser, se reconnecter un petit peu, s'éloigner du boulot pendant une minute, et-et tu es juste...
Dur biraz, silah bunca zaman sığınaktaymış sonra çocuk içeri girmiş ve saldırgan tarafından vurulmuş mu?
Attends une minute, ce truc était dans le bunker toutes ces années puis le gosse rentre et le suspect attrape ça et lui tire dessus avec?
Dur biraz, her şey onun lehineyken minibüsü bırakıp kaçtı mı yani?
Attends une minute, notre criminel s'est enfui sans problème, il est sorti de la camionnette et s'en est allé?
Dur.
Oh, non, attend une minute.
Bir dakika.
Attends une minute.