Msg Çeviri Fransızca
40 parallel translation
Dün MSG'de ki konsere gittim.
Je suis allé à un concert rock au Madison.
MSG'nin kafanı bulandırmana izin verme Mikey.
Ne laisse pas les MSG te pourrir encore plus la tête, Mikey.
Hee'nin kullandığı MSG-90 yarı otomatik beş mermi alan bir silahtır.
Le MSG-90 dont se sert Hee est un semi-automatique à cinq coups.
- MSG? - Hayır.
Au glutamate?
Bana msg bırakmış, Bu çok önemli.
Elle m'a laissé un message, c'est important.
Evet, eğer MSG bulurlarsa bir daha onlardan asla sipariş vermeyeceğim. ( Ç.N : tadı güzelleştirmek için kullanılan toz, monosodyumglutamat )
S'ils trouvent du MSG, je ne leur en commanderai plus jamais.
Bu, dostum, mısır unundan sihirli bir karışım. Kurutulmuş peynir kalıbı, BHA, BHT ve enfes MSG.
Un mélange magique de farine de maïs, fromage déshydraté, deux antioxydants et du bon vieux glutamate.
Burada yapacak tonlarca işim var ve MSG alerjim, fıstık alerjim var.
J'ai un tas de boulot à faire et j'ai des allergies alimentaires.
Izgara sosu acıydı, çok fena yakmıştı.
Au barbecue et au MSG. Ça brûle, merde, ça fait mal.
Demek bu mali işler müdürü bu da MSG?
Donc lui, c'est le DF et lui, le MDE? Le MD quoi?
Ama şu MSG şeyi...
D'accord, à propos de ce MDE... C'est rien.
- Evet, MSG falan değil.
- Il n'est pas un MDE. - Non.
Bakın, nedir bu MSG?
Putain, c'est quoi un MDE?
Demek buralarda bir yerde devasa bir kalpleri kırık MSG mezarlığı var?
Il y a un cimetière d'ex-MDE dans le coin?
Onlara MSG, şeker ve kafein veriyoruz ve ilginçtir, onlar da bu kimyasallara tepki gösteriyor.
On leur donne du sel, du sucre et de la caféine et bizarrement, ils réagissent à ce mélange.
Krieger : Çoğunlukla MSG *.
- Surtout du glutamate monosodique.
- Çin yemeklerindeki katkılar ne olacak?
- Et le MSG?
MSG bu gün çok lezzetliymiş.
Le GMS est délicieux.
Konu : Yok.
Msg de :
Annem 70'lerde rock gruplarının peşine takılırken yağda yumurtaları onu Madison Square Garden'ın yükleme bölümünün gözdesi yapmış.
Quand maman était une groupie dans les années 70, ses œufs brouillés ont fait d'elle la dame du quai de chargement du MSG.
İki MSG'li kaçık, iki tane!
Deux cuillères de glutamate!
Evet, özellikle MSG olmasın dedim, tamam mı?
J'avais bien précisé sans glutamate.
Evet, bu yüzden öyle söyledim. Bu yüzden MSG olmasın dedim.
Voilà pourquoi j'ai demandé sans glutamate.
Yemeğin tadı MSG'den geliyor.
Le glutamate de sodium apporte tout le goût.
Ama aramızdan bazıları İncil isimli bir kitap okudu. O kitabın konusunun Çinliler ve MSG olduğunu herkes bilir.
Certains ont lu un livre appelée la Bible, qui est plutôt clair sur les Chinois et le glutamate de sodium.
MSG Katliamı Savunması.
Une défense de massacre.
Onlara sodyum ve MSG ile ödeme yapıyorsun. Onlar gerçek para istiyor.
Tu les paies en sodium et en glutamate, elles veulent du fric.
Akrep Kasesi ve MSG ile güçlendirip ona söyleyeceğim.
Je vais le rendre accro et je le laisserai l'avoir.
- MSG konuşturuyor.
- C'est le MSG qui parle.
Tok tutsun diye yemeğe attıkları şey başımı ağrıtıyor.
les MSG me donne les maux de tête.
MSG tuzunun fiyatı düşüyor, bir servet kazanacağız.
Et comme le prix du riz s'effondre, on va faire fortune.
Fazla MSG içtim falan herhalde.
J'ai probablement pris trop de vitamines.
BPA yasak, MSG yasak, BHA yasak, BHT yasak.
Bisphénol, glutamate monosodique, B.H.A., B.H.T.
Mesajın ödümü patlattı.
Ton msg m'a fait peur.
Amcan yıl dönümümüz için MSG'deki Timberwolves ve Knicks maçına bilet aldı.
On a des places pour le match des Timberwolves et des Knicks au MSG pour notre anniversaire de mariage.
Hayır. MSG'ye alerjisi var.
- Il est allergique au glutamate.
Çok benziyorlar.
MICHAEL SCHENKER UFO, SCORPIONS, MSG J'en ai un presque identique.
MSG nedir? Medikal Süper Guru.
Médecin et Dieu de l'Eau.
Bekle bekle. Elbette MSG'yim.
Je suis un MDE.
Kimden :
Yukari MSG :