English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ M ] / Muhakkak

Muhakkak Çeviri Fransızca

869 parallel translation
Evet, muhakkak hamam böceği var.
Oui, vous avez des cafards.
Muhakkak bir yerde takılmıştır.
Il a dû être retenu.
Ülkene ihanet ettiğin için muhakkak pişmanlık duyuyorsundur.
Ne regrettez-vous pas votre trahison?
Bu bir tuzak muhakkak ki.
C'est un piège, bien sûr.
- Muhakkak biz ayrıldıktan sonra gelmişlerdir.
- Il a dû arriver après notre départ.
Her halükarda, bu işi kendin yapma konusunda bu kadar kılı kırk yarıyorsan muhakkak ki sana yardımcı olabilecek arkadaşların vardır?
Si votre délicatesse vous arrête, vous avez sûrement des amis pour vous aider.
Upjohn'un önerdigi doktoru unutuyorsun. O olunca Bay Morgan'a borcumu muhakkak öderiz.
Quand le docteur de Mme Upjohn sera là, nous aurons des rentrées.
Muhakkak ki esirgenecektir.
Il s'en sortira sûrement.
Muhakkak, Bayan Belle.
Je vous crois.
Muhakkak öyledir Bayan Julie.
Ça c'est bien vrai.
Şunu söylemeliyim ki : Onun için bir sözleşme imzalarsanız, o muhakkak parayı yanlış kişilere götürecektir.
Mais attention... lui trouver des contrats, c'est de l'escroquerie.
- Çorba muhakkak sıcak olsun.
- Assurez-vous que sa soupe est chaude.
- Muhakkak... - Gemiye binen şu adam beni bir an önce öldürmek amacında.
Il y a un homme à bord dont le seul but est de m'assassiner.
- "Muhakkak" dedi.
II a dit "bien sûr".
- Muhakkak ki.
- Bien sûr.
- Muhakkak ki.
- II a dit "bien sûr".
- Muhakkak ki.
- Bien sûr. Oui.
- Muhakkak. ... Ve sonuçlar.
Et des résultats.
Beni muhakkak temsil etmelisin!
Tu étais censé protéger mes intérêts!
Muhakkak.
- Bien entendu!
- Muhakkak.
- C'est certain.
Ama şimdi muhakkak katilin kim olduğunu bildiğini polis...
- Vous le connaissez, la police...
Tamam... muhakkak uğrayacağım.
Oui, je passerai. Comptez sur moi.
Junior o fare deliğinden kurtulabilirse onu muhakkak duyarız.
Si Junior s'en sort, au pays, ils en entendront parler!
- Muhakkak. Siz rahatsız edilemezsiniz.
Plus d'ennuis.
Muhakkak buraya uğra, tamam mı?
D'accord? Sans faute, hein?
- Muhakkak bi'şeyler hatırlıyorsundur.
Tu dois bien te rappeler un peu.
Karınız da sizinleydi muhakkak?
Madame était là aussi?
Muhakkak burada Kenya'dakinden daha çok hayvan vardır.
Il y a plus d'animaux ici.
Annesi bebek beklediğine göre muhakkak bir şey hazırlamıştır. Güzel elbiseler dikmiştir.
Quand une mère attend un enfant, elle coud pour lui.
Peyniri muhakkak ısıracaktır.
Il ne résistera pas, c'est sûr.
Bir gün muhakkak rastlarsın.
Tu le rattraperas un de ces jours.
Muhakkak koğuşta olmalı.
Mais si voyons!
Söylediğin şekilde muhakkak daha rahat ederdim.
Ta présence m'est précieuse, mais...
Bankasında bir şeyler ayarlar muhakkak.
S'il te prenait dans sa banque! La banque?
Ama muhbirlerimizden biri muhakkak haber getirecektir.
Non, patron, mais j'attends un "indic".
Pahalı yemekler muhakkak iyi olmuyor.
Les plats chers ne sont pas forcément bons.
Muhakkak...
Vous...
Muhakkak ki yumuşak yanaklı, genç dansçı bir sevgilin olacak hayalini kurduğun ve kavga ettiğin, belki de gelecek planları yaptığın?
Tu as bien un galant, un danseur, jeune, imberbe? Avec qui tu rêves, tu te disputes, et envisages de vivre ta vie?
Bunca zamandan sonra bir desteği hak ettiği muhakkak.
Il mérite un avancement.
Birileri muhakkak kulak kabartmıştır.
On ne sait jamais. - Quelqu'un a pu entendre.
Ama şüphelendiğiniz birileri vardır muhakkak. Bu civarda çalıntı malları kim okutur?
Vous devez les connaître, les mecs qui chanstiquent les tires?
Ama hava saldırısı onları muhakkak ikna edecektir.
Le raid aérien les convaincra.
Muhakkak ki, biraz sonra söyleyeceklerim size olan sevgimin... ve Müttefiklere duyduğum sadakatin en büyük delilidir. Sizi haberdar etmek isterim ki o pek güvendiğiniz Diello bir Alman casusudur.
Je ne peux vous offrir plus grande preuve d'affection et de dévotion à la cause des Alliés qu'en vous informant que vous faisiez confiance à Diello alors que c'est un espion Allemand.
- Suçlamıyorum seni, Georgia Jonathan muhakkak seni mahvetti
Je peux le comprendre. Jonathan t'a détruite.
- Muhakkak Hutcheson.
- Hutcheson bien sûr.
Kocam her zaman kayda değer mücadeleyse kimin kazandığı önemli değil derdi. Sonunda muhakkak iyi bir şey çıkar.
Mon mari disait "Si le combat valait d'être livré, peu importe le vainqueur, l'issue est toujours positive."
Şurası muhakkak :
Une chose est sûre.
Ben, muhakkak.
- Lequel est le plus drôle?
Yarın muhakkak burada olur.
Je le trouve cruel!
- Muhakkak, fabrikadan vazgeçmez.
- Tu parles!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]