English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Nagoya

Nagoya Çeviri Fransızca

49 parallel translation
Nagoya, Suehiroza'da.
Au Suehiro-za, à Nagoya.
Herkes eğer Nagoya'da işi becerirsen bir sonraki adımının Tokyo olacağını söylüyor.
Si ça marche, tu pourras retourner à Tokyo. Et si tu as un grand succès, quelle satisfaction!
Tokyo, Yokohama, Kobe, Osaka ve Nagoya'yı bombalayacağız.
Nous allons bombarder Tokyo, Yokohama, Kobe, Osaka et Nagoya.
Nagoya'dan Maibara'ya kadar yol boyunca uyudum.
Moi, j'ai dormi profondément.
Tren sabaha karşı Nagoya veya Gifu'ya varmış olur.
Le train devrait être à Nagoya où à Gifu au matin.
- Mariko-san? - Mariko Nagoya.
Mariko Nagoya.
Mariko Nagoya burada mı?
Mariko Nagoya est-elle ici?
Mariko Nagoya-Webber'i arıyorum.
Je cherche Mariko Nagoya Webber.
Demek Nagoya'lısın.
Tu viens donc de Nagoya?
- Nagoya'nın neresinden?
- Mais d'où?
Mama gelmek istedi ama Nagoya'dan akrabaları geldi.
Mama voulait venir, mais des parents qu'elle n'avait pas vus depuis longtemps sont arrivés.
Evet, Nagoya'dan yengesi ve amcası geldi.
Oui, c'est ça. Son oncle et sa tante de Nagoya sont arrivés ce matin.
Tren sadece... Tokyo, Osaka, ve Nagoya'dan aranabiliyor.
Les communications des trains, sont limitées à Tokyo, Osaka et Nagoya.
Adam belediye meclis üyesi. Bir okulda müdür aynı zamanda.
C'est un homme politique de Nagoya, un directeur d'école.
Shinshu, Osaka, Nagoya, Kobe, Tanba-Sasayama'yı, bütün Japonya'yı dolaştım.
Shinshu, Osaka, Nagoya, à Tamba, Sasayama,
Osaka'daydım veya Nagoya...
C'était à Osaka ou à... Nagoya, ou à...
Bazı uçaklar Kobe, Yokohama ve Nagoya'ya ufak saldırılar düzenledi.
Des attaques moins importantes ont ete lancees sur Yokohama et Nagoya.
Kendimi geliştirmek için tekrar yola koyulacağım.
Qui es-tu? Sanza Nagoya.
NAGOYA KALESİ.
J'ai fait quelques recherches plus tard.
Tokyo, Yokohama, Nagoya, Osaka...
Tokyo, Yokohama, Nagoya, Osaka...
- Olimpiyat Oyunları Nagoya'da yapıldı.
Jeux Olympiques de Nagoya.
Nagoya'ya gidip müşterileri görmemi istedi.
De ce voyage à Nagoya pour aller voir des clients.
Nagoya yakınlarında.
Prés de Nagoya.
Acele et ve onu Nagoya'daki araziye götürüp yok et.
Dépêche-toi de l'emmener à la décharge de Nagoya.
Nagoya'ya 1 km
Nagoya : 1km.
Nagoya'lı değilsin, değil mi?
Vous n'êtes pas de Nagoya, hein?
Nagoya'lı değilsin, değil mi?
Pas de Nagoya, hein?
Nagoya'lı değilsin.
Pas de Nagoya?
Nagoya'lı değilsin, değil mi?
Vous n'êtes pas de Nagoya?
Nagoya'ya yaklaştın mı?
Tu es près de Nagoya maintenant?
Nagoya'lı değilsin değil mi?
Vous n'êtes pas de Nagoya, n'est-ce pas?
Savaştan sonra, Nagoya'ya döndüğünde 15 yılda 11 çocuğu evlatlık almış ve o çocukları yetiştirmiş.
Après la guerre, il est rentré à Nagoya. Il s'est occupé d'orphelins. Et il a adopté onze enfants.
İlerleyen günlerde Nagoya ve Osaka'da bombardımandan nasibini aldı.
D'autres bombardements à bombes incendiaires suivirent sur les villes d'Osaka et de Nagoya.
Kuroda ve Kumada da hakkın rahmetine kavuştu! Nagoya ne yapıyor? Toudou...
Nous établir dans un bastion terroriste devait nous éviter des enquêtes...
Nagoya'ya dağıtım tamam mı?
- Pour Nagoya, c'est prêt?
Öğlen, Niigata ve Nagoya'dan destek gelecek, bu yüzden biraz daha dayanın. Tamam, sorun olmaz.
Les renforts de Niigata et Nagoya n'arriveront qu'à midi...
Nagoya'dan gelecek.
Il vient de Nagoya.
Sence Nagoya'dan gelir mi?
Il viendrait de Nagoya pour ça?
Nagoya'da da mı işler karışık?
aussi?
O çocuk eskiden çelimsizdi. Niigata'daki büyük babası Mansuke'den OZ aracılığıyla Shaolin Kung-fu'su öğrendi. Bu yüzden Usta diyor demek.
Ce garçon était plutôt chétif avant. tout en restant à Nagoya.
Nagoya, Osaka, Kyoto? Hangi şehre gidiyoruz...?
Donc, Nagoya, Osaka ou Kyoto?
Sen gelene kadar ben çoktan Nagoya'ya gitmiş olurum.
En fait, quand tu viendras, je serai sans doute à Nagoya.
Kayınpederin, Takeda babam ve Nagoya'dan gelen Isamel adında sert bir çocuk.
Ton beau-père, Takeda, mon père et un caïd de Nagoya dénommé Isamu.
Ayrıca Ken Nagoya, Stacy Ford var. İkisi de iki ayrı cinayet davasında iki Yakuza aleyhine tanıkmış.
Alors il y avait aussi Ken Nagoya, Stacy Ford, chacun étant un témoin oculaire dans une affaire d'homicide séparés contre deux membres des Yakuza.
O yüzden atladım bir taksiye, hemen geldim.
J'ai sautée dans un taxi à Nagoya pour venir ici.
Nagoyalı Kont Fujiwara.
Le comte Fujiwara de Nagoya.
Sizi Nagoya Kontu karşısında öyle gergin kusursuz bir Japonca'yla konuşmaya çalışırken hatta bir soylu gibi sesinizi titretirken görmek beni hep üzmüştü.
"j'ai toujours été peinée de vous voir vous forcer " à parler un japonais impeccable devant le comte de Nagoya, " et même avec des tremblements dans la voix, comme un noble.
Bak, Mariko Nagoya. - Nagoya.
Mariko Nagoya!
Zafer kazanmalarına ve tüm arzularının yakında gerçekleşecek olmasına rağmen liderleri Sagenta'nın ölümü onları yasa bürümüştü.
CHÂTEAU NAGOYA

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]