English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Narin

Narin Çeviri Fransızca

816 parallel translation
Senin o şirin, narin tenini incitebilir.
Elle va abîmer ta jolie chair tendre.
Pekala, Noah... Şu salı idare işi benim narin cildimi ziyadesiyle tahriş ediyor... Bu itibarla eğer sakıncası yoksa, ben kulubede kalacağım.
Eh bien, Noah, conduire ce bateau est un peu trop dífficile pour moi, alors si tu veux bien, monsieur, je vais me retirer.
O çok narin ve narin şeylerin korunduğu bir yerde yaşayabilir.
Elle est fragile et ne peut vivre qu'où on chérit ces choses.
... çok narin, yavru bir ceylan gibi.
T'es fragile. On dirait un petit animal.
Zavallı, narin gonca gülüm benim.
Pauvre petit chou.
Daima kırıIgan ve narin oluşu benim için bir ayıp.
Il a toujours été frêle et sa fragilité est un reproche envers moi.
Bir bahçıvan gibisiniz... içinden narin filizler fışkıracak bir gübre yığını.
Vous êtes le jardinier cultivant les plantes, .. le tas de crottin réchauffant les pousses.
Narin bir beden, yumuşak ten.
Ce petit corps frêle, cette peau douce...
Bana narin olmamamı söylediğin zaman nasıl hissettiğimi sanıyorsun?
Qu'est-ce que j'ai ressenti quand tu m'as dit de ne pas m'attendrir?
Jerry, narin olmanı istiyorum.
Je veux que tu sois tendre.
İçin narin senin, önemli olan da bu.
Tu l'es, au-dedans, là où ça compte.
Torunlarım sağlıklı çocuklar olacak... bu yüzden sakın o narin bayağı malzemelerinizden kullanmayın.
Ils seront pleins de santé, alors pas de tissus délicats ni miteux.
Ciddi bir şey değil doktor narin olduğunu söyledi.
Rien de sérieux, mais le docteur dit qu'elle est fragile.
O kadar narin dokunuşları var ki içi dolu cüzdanlardan görkemli piyano senfonilerine kadar her şeyi verdiler.
Mes doigts tiraient des riches de brillantes symphonies comme sur un piano.
Küçük, esmer, oldukça narin. Ne tuhaf.
Petite, brune, un peu fragile.
Orta boylu, kahverengi saçlı, kibar, duygusuz ve hiç narin değil.
De taille moyenne, châtain, placide et pas fragile du tout.
"Küçük, esmer, ve oldukça narin."
Petite, brune, un peu fragile.
Taze, narin bir gül, bir zambak kadar saf.
- Une petite si gentille, pure comme le lys...
Ve öylece güzel narin dokumalı ceketini çıkarıp kaba hamal giyisini örtündü.
"Il quitta son déguisement d'ascète des montagnes" "Pour le vêtement rapiécé du porteur"
"Bu narin yaratıklara bizim diyebiliyoruz," Ama arzularına değil.
" Que nous appelions nôtres ces créatures délicates et non leurs appétits.
Narin baş aktrisimi, doktorunu çağırmadan öpemeyecek miyiz?
Un accident. Cette petite nature ne se remet pas d'un baiser.
- Küçük hanım çok narin oldular.
- Tu deviens délicate.
Bir zambak kadar uzun, narin ve güzeldi.
Elle était svelte comme un lys... et aussi belle.
Sen serçe gibisin, öylesine narin...
Tu es douce comme un moineau...
Ve narin birşey.
Très peu de fanfreluches.
Nihayet ona kavuştuğum yüz idi. Ellerim ve ceplerim küpeler, kolyeler ve onun narin kolları için bileziklerle doluydu. Onu cezp edip mutlu etme adına yabancı topraklardan getirdiğim yadigârlar.
J'étais enfin revenu vers elle, chargé de colliers, de bracelets pour ses bras délicats, de souvenirs de pays lointains, pour l'enchanter.
Ne kadar da narin küçük bir parmak. Sigara içerken ağızlık kullanmalısın.
Tu as les doigts tachés, il te faudrait un fume-cigarettes.
Evet, narin olmamakla beraber iri kemikli bir yapın ve heybetli bir görünüşün var.
Vous n'êtes pas du genre fIuet. Vous êtes charpenté. Vous avez un physique imposant.
Şimdiki kızlar daha narin, çok kolay kırılıyorlar.
De nos jours, elles ont du cran, mais elles sont fragiles.
Asıl mesleğinde olursa evet, ince ve narin.
Dans quelque chose de léger.
İşte böyle olmalı... yumuşak ve narin.
Molle, avec délicatesse.
Günün birinde farklı biriyle tanışacak. Ona barınma ve korunma arzusu yaşatabilecek kırılgan, narin bir yaratıkla.
Un jour, il trouvera fille différente, fragile et délicate, et il choisira gîte et couvert.
Bu adam narin bir sanat buldu, coşkulu ve yüceliği bir arada tutabilen.
Cet homme a trouvé un art aussi délicat, aussi enivrant et sublime que tous ceux-ci combinés.
- Bu kadar narin biri nasil basarabildi?
Et cet être fragile y est parvenu?
Narin olduğum için çok parayla desteklenmek isterim.
Frêle comme je suis, je préférerais de loin être pleine aux as.
Çok narin, bir sıkımlık canı var.
Trop fragile! Je le casserais!
Siz çok müşfik ve narin bir sevgiliyi canlandırdınız.
Vous avez joué une ravissante scène d'amour.
# Aşk narin vücutlara güç getirir #
L'amour rend fort Les coeurs les plus faibles
Narin kullan. Kutuda 8 santimlik çatlak var.
Faudra y aller mollo, le tambour est fissuré.
Ne küçük parmaklar, kelebekler kadar narin.
Elles sont jolies, vos mains, on dirait deux tourterelles. - Qu'est-ce que vous faites dans l'civil?
Bana o narin ellerini öptüren kız nasıllar?
Elle se laissait baiser la main, la Comtesse, tu parles! Et moi j'étais l'couillon!
"Güzel kızların balosu." - Narin çiçekler!
Grand bal des Mimosas ça doit être chouette!
Bu sahne komedi şeklinde oynanması gerekiyordu, narin reaksiyonlarla yüksek sesle ve patlak gözlerle değil.
- Cette scène doit être jouée... comme une scène de comédie aux réactions subtiles... en évitant d'être exubérante et de faire les yeux ronds.
Hem çelik kadar kuvvetli, hem de Şantung ipeği kadar narin.
Solide comme l'acier et plus souple que la soie shantung.
Doluya tutulmuş narin bir çiçek gibiydi.
L'expression "la fleur fraîche sous la pluie" est faite pour elle.
Oh, Davy... o... Çok küçüktü. Minicik, çok narin.
Elle était si petite... si délicate, si fragile.
Eşi narin bir kadın.
Sa femme est fragile.
Narin, çiçek gibi bir yaratık.
Elle est fragile comme une fleur.
Narin bir kelebek gibiydi.
Elle était légère... une plume.
İnce ve narin mi?
Léger?
Caracas'tan geldiğinde belki şimdiyse bir virane. Narin mi?
Il rit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]