Neticede Çeviri Fransızca
799 parallel translation
O hiç değişmedi neticede. Hala solgun ve aptal bir yüzü var.
Rien n'a changé sur son stupide visage.
Sizler ruhlarınızın değişmiş formlarını taşıyor olsanız dahi, neticede Bilginin Meyvesi'ni tatmış yaratıklarsınız.
vous restez des créatures qui ont goûté le fruit de la connaissance.
Neticede onu yoldan çıkartıp bir katile dönüştüren de senden başkası değil.
"puisque vous, et vous seul, en avez fait un assassin."
Diane, o büyük düşüncelerim neticede tanrının ta kendisiydi.
" Diane, mes grandes idées, c'était vraiment le Bon Dieu.
Neticede, tamamen yabancı biri dahi, mümkün.
Ça peut tout à fait être quelqu'un d'extérieur.
Öte yandan, onsuz devam edemeyeceğini düşünüyorsan bu senin için yaptığım ilk fedakarlık olmayacak neticede.
D'un autre côté, si tu penses ne pas pouvoir vivre sans elle, ce ne serait pas mon premier sacrifice pour toi.
O defterleri kapattın neticede.
- Ce chapitre de ta vie est clos.
- Seni affettim neticede.
Je t'ai pardonnée. Pardonnée!
Bay Strump önce geliyor neticede.
M. Strump vient le premier.
Neticede her şeyi benim arkadaşlarım yaptı, suçlanması gereken biri varsa o da benim.
Ce sont mes amis les fautifs, je suis responsable.
Neticede kafam çalışıyor ve çok şükür görünüşüm de iyi durumda.
Après tout, j'ai une tête. Et Dieu merci, je ne suis pas laide.
Neticede senin gibi yumuşak bir Amerikalıyım.
Je suis qu'une simple Américaine comme toi après tout.
- Neticede içim aynı.
- J'ai toujours le même estomac.
Neticede Emily benim de kızım.
Après tout, Emily est aussi ma fille.
Belki neticede tüm sorun o birbirleriyle barışık çiftlerdedir.
C'est peut-être ce qui trouble tous les couples qui se réconcilient.
Neticede hepsinde haydut tipi olsa polisler onları kısa zamanda yakalardı, değil mi?
Si les gangsters avaient l'air de gangsters, ils se feraient prendre.
Neticede, son savaş bazılarının düşündüğü gibi o kadar da kötü değildi.
Quelque chose nous dépassant semblait nous guider.
Neticede, çocuklarım oldukça iyi ve onlarla gurur duyuyorum.
Finalement, mes enfants sont très bien. Je suis fier d'eux.
Neticede, kendi kendisini cezalandırıyor.
Il se punit lui-même.
Neticede, sevgili dostum, farkındaysan...
Mon cher, réfléchissez, tout de même.
Neticede iyi bir sebebi var.
C'est pour la bonne cause.
Neticede bir politikacıyım.
Après tout, je ne suis qu'un homme politique.
Opera binasından daha önemli bir şeydi neticede.
Et il était plus grand qu'un opéra.
Neticede, ne bayan ne de başkası zarar görmedi.
Ni elle, ni moi, ni personne n'a souffert.
Neticede o senin kız kardeşin.
Après tout, c'est ta sœur.
- Adam fabrika sahibi neticede.
Ce loup! II est tout de même président d'une fonderie.
- Neticede ben, şey... Sonuçta bir şeyler hak ediyor.
Il a droit à quelque chose.
Neticede bir tenis raketi.
Une raquette de tennis?
Neticede büyükbabam petrol işinden tiksinirdi. Onun gözlerini sulandırıyordu ama bu onun milyonlar kazanmasına mani olmadı.
Après tout, grand-père haissait le pétrole... cela faisait couler ses yeux... mais ça ne l'a pas empêché d'y gagner des millions.
Neticede bir kaç hafta sonra evleneceksiniz... ama sanırım savaş zamanı hayat daha hızlı akıyor.
Mais en temps de guerre, chaque minute compte! Il y a une limite aux insultes!
- Devam et Jack. - Neticede bana ne yapabilirdi ki? Ona hiçbir vaatte bulunmamıştım.
Après tout, je ne lui ai rien promis.
Neticede bunu bilmeye hakkı var.
Tôt ou tard, il faudra qu'elle l'apprenne.
Neticede acil bir operasyondu.
C'était une opération d'urgence.
Neticede, görüyorsun işte, parası ilgimi çekiyor.
Après tout, voyez-vous, c'est un pécule intéressant.
Ama neticede o bir kötürüm.
Mais c'est toujours un invalide.
Neticede bizim için yaratıldı.
Il a été créé pour nous.
- Düşünecek bir hastanemiz var şimdi. - Bunu anlıyorum ama neticede...
Nous devons penser à l'hôpital.
Neticede, dövüşmesini söylediğim için, onu o yapan benim.
Je l'ai fait. Je lui ai dit de boxer.
Neticede burası onun odası.
Après tout, c'est chez elle.
Neticede işin ucunda öz kardeşim var.
C'est mon frère qui est là-dedans.
Yani neticede ben kazanmış oldum.
Ainsi j'étais donc en tête.
Neticede gül güldür. İyi söz.
Mais une rose est une rose...
Neticede komedi çok önemli değil.
Après tout, son rôle n'est pas important.
Neticede bu... bu sadece bugüne mahsus değil mi?
Ce ne serait que pour aujourd'hui, n'est-ce pas?
Neticede iş istiyorsun.
Vous voulez du travail.
Bu yüzden, neticede haykırırım, " Çok yaşa Fransa ve onun müttefikleri!
C'est pourquoi je conclus en criant : vive la France! Vive ses alliés!
Neticede tek çözüm buydu.
Après tout, c'était la seule solution.
Neticede, oksijen atomlarını sıvıya çeviren bir alet bu.
En gros, cet appareil change les atomes d'oxygènes en fluides.
Neticede anlık bir barış sağlanmış görünüyor.
En tout état de cause, la paix semble momentanément rétablie.
Neticede yasalar adam öldürmeye karşı.
La loi punit le meurtre.
Neticede, geçmişim...
Après tout ce qui s'est passé?